YKS, LGS gibi değil, YKS’de öğrencilerin önemli bir bölümü yaşadıkları yöreden çok uzak yerlerdeki okullarda sınava girecek. Özel arabası olmayanlar, kamusal araçları kullanacak, kimileri geceyi otellerde geçirecek, yemeğini dışarıda yiyecek. Temas olasılığı katlanacak.

YKS mi, insan sağlığı mı? 

Koronavirüs salgını, kimilerini hasta edip öldürürken, kimilerinin de aklıyla ve/vicdanıyla oynuyor. 

Virüs testi pozitif çıkanların sayısı azalma eğilimine girdiğinde bile, önce Temmuz’da yapılacağı açıklanan Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) Haziran’da yapılacağının açıklanması, büyük tepki çekmişti. Sağlıkçılar virüs tehlikesi nedeniyle karşı çıkarken, sınava girecek öğrenciler hem sağlıkları açısından hem de hazırlıklarını Temmuz’a göre yapmış oldukları için karşı çıkmışlardı. İnattan, akılsızlıktan ya da vicdansızlıktan dinleyen olmadı. 

Sağlıkçılar, virüsten korunmanın en etkin yolunun maske kullanmak, sosyal mesafeyi korumak ve insanlara temas etmemek olduğunu vurguluyor. İnsanlar birbirinden ne denli mesafeli olursa, virüsten korunma olasılığı o derece artıyor. Bu vurgu hemen her gün defalarca yineleniyor. Üstelik ülkeyi yönetenler de aynı vurguyu yapıyor. 

Gelin görün ki yetkililer, inattan mı, akılsızlıktan mı, vicdansızlıktan mı nedir, sınav-sağlık ikileminden sağlığa boş verip sınava öncelik verdiler. Sınavların yapılmasına karar verilince, Milli Savunma Üniversitesi sınavı için 451 bin öğrencinin ve birkaç yüz bin öğrenci velisinin sınava girilen okullar bazında bir araya gelmesine yol açtılar. Ardından geçen hafta da Liseye Giriş Sınavı (LGS) için 1 milyon 670 bin öğrenci ile yaklaşık bir milyon velinin birbirine yaklaşmasından çekinmediler. 

Üstelik Eğitim Sen İstanbul 7 No’lu Şube yönetiminin LGS’de görev alan üyeleriyle yaptığı anketin sonuçlarına göre: Okullarda sağlık görevlisi bulundurulmamış. Maske sayısı yetersiz kalmış. Salgın öncesi koşullar geçerliymişçesine sınıflara 20’şer öğrenci alınmış. Bazı okullarda binanın gerekli her yerine dezenfektan konmamış. Fiziki mesafe kuralı defalarca ihlal edilmiş. Maskeler, bazı okullarda açık bir şekilde elden dağıtılmış. Bazı sınıflar pencereleri arızalı olduğundan yeterince havalandırılamamış. 

Yarınki Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS), 1,6 milyon değil 2 milyon 433 bin öğrenci ile belki de yine bir milyona yakın veli bir araya gelecek. Üstelik bu sınav iki gün üst üste yapılacak ve risk iki katına çıkacak. Üstelik toplumda virüs taşıyan insan sayısı azalmıyor, tam tersine son haftada hızla artıyor.

Üstelik YKS, LGS gibi değil, YKS’de öğrencilerin önemli bir bölümü yaşadıkları yöreden çok uzak yerlerdeki okullarda sınava girecek. Özel arabası olmayanlar, kamusal araçları kullanacak, kimileri geceyi otellerde geçirecek, yemeğini dışarıda yiyecek. Temas olasılığı katlanacak.

İnattan, akılsızlıktan ya da vicdansızlıktan mı nedir, sınav bir türlü ertelenmiyor.  

Umarız hiçbir sağlık sorunu yaşanmayacak. 

Bir aksilik olur böylesine bir tatsızlık yaşanırsa, sorumlusu kim olacak? 

Bereket YKS’de, Trabzon Düzköy’de ve Van Muradiye’de olduğu gibi, okul yöneticileri, YKS’ye girmek üzere gelen öğrencilere, “Siz başarısızsınız, bu sınavda okulun puanını düşürürsünüz” demeyecek, herkes sınava alınacak. 

Bereket yarınki sınav LGS değil, YKS. Sınava girecekler ortaokul mezunu değil, lise mezunu; 8 yıl okula gitmişler değil 12 yıl okumuşlar. LGS’deki gibi hepsi mezun oldukları yıl sınava girmiyor. YKS’ye girenlerin yaklaşık yarısını ikinci kez ya da daha fazla sınava girenler oluşturuyor.  

Bereket LGS’ye girenlerdense YKS’ye girenler genelde daha olgun, daha bilgili, pek çok şeyin daha çok farkındalar, daha bilinçliler. 

Bereket YKS’ye girecekler, “Maske takmam” diye tutturmayacak, sosyal mesafe ve temas konusunda akıllı davranacak, vicdanlı olacak ve kendi sağlığı kadar diğerlerinin sağlığına da özen gösterecek.

Bereket bizi yönetenlere güvenmesek de, başta YKS’ye girecek olanlar olmak üzere tüm gençlere güveniyoruz. 

Bugün için virüs tehlikesinin önemi nedeniyle LGS ve YKS ikinci planda kalıyor. Oysa bu virüs konusu gün gelecek bitecek. Ancak işin özünde LGS ve YKS sorun olmaya devam edecek. Çünkü seçme/eleme sınavları, öğrenme alışkanlığı değil ezberleme alışkanlığı kazandırıyor. Çünkü seçme/eleme sınavları, öğrenilenleri-bilgiyi tüketim süresi sınırlı bir meta haline getiriyor. Sınav bitince öğrencinin öğrendiklerinin çoğu uçup gidiyor. 

Ayrıca LGS’de sınava giren 1,6 milyon öğrenciden ancak birkaç yüz bini bakanlığın ‘nitelikli’ dediği okullara seçiliyorsa (bakanlık okullarının yüzde 80’inin niteliksiz olduğunu kabul ediyorsa) ve bu nitelikli denen okulların çoğu imam hatip liseleri ile meslek liselerinden oluşuyorsa, burada temel bir sorun var demektir.  

YKS sonucunda, örneğin A lisans programına, devlet üniversitesinde en son 80 bininci sıradaki öğrenci girebilirken, vakıf üniversitesine en son 800 bininci sıradaki öğrenci girebiliyorsa, burada çok hem de çok temel bir sorun var demektir. Bu gerçekleri bile bile, pıtrak gibi vakıf üniversitesi açılıyorsa, burada temelin ötesinde çok vahim bir sorun var demektir.  Düşük puan almak, yoksulun tüm hayallerini söndürürken varsılın işini kolaylaştırıyor demektir. 

Bu tür sorunlardan kurtulmanın yolunun, kamusal, parasız, laik ve demokratik eğitimden geçtiğini unutmamak gerekiyor.  

[email protected]