Amirallerin suçlandığı maddelerle asıl iktidarın yargılanması gerekebilir

Emekli amirallere açılan soruşturma belli ki AKP'nin yeni hamleleri için 'demokrasi' yakıtı olacak ama küçük bir sorun var: Bu maddelerle pekala iktidar da yargılanabilir.

Haber Merkezi

Yapılan açıklamaya göre iktidarın hedefinde olan açıklamaya imza atan emekli amiraller Türk Ceza Kanunu'nun 316. maddesi kapsamında soruşturuluyor. Hukukçuların genel görüşü emekli amirallerin bu maddeye dayanılarak ceza almalarının mevcut koşularda mümkün olmadığı yönünde.

Öte yandan asıl bomba şu: Eğer gerçekten işleyen bir yargı sisteminden söz edebiliyor olsaydık amirallere soruşturma açılan kanunun ilgili bölümlerinden AKP iktidarındaki yöneticilerin yargılanması söz konusu olabilirdi.

Nasıl mı?

"Suç için anlaşma" başlığını taşıyan 316. madde TCK'nın 4. bölümünde yer alan "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" ve 5. bölümünde yer alan "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" maddelerine atıf yapıyor. Şöyle diyor:

Madde 316- 

(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Amaçlanan suç işlenmeden veya anlaşma dolayısıyla soruşturmaya başlanmadan önce bu ittifaktan çekilenlere ceza verilmez.

Peki 4. ve 5. bölümlerde yer alan suçlara bakalım:

  • Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
  • Düşmanla işbirliği yapmak
  • Devlete karşı savaşa tahrik
  • Yabancı devlet aleyhine asker toplama
  • Düşman devlete maddi ve mali yardım
  • Anayasayı ihlal
  • Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı
  • Yasama organına karşı suç
  • Hükûmete karşı suç
  • Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyan
  • Silâhlı örgüt
  • Silâh sağlama
  • Suç için anlaşma

Bu yasa maddeleri görüldüğü üzere büyük oranda siyasi suçlarla alakalı. Yani döneme ve iktidara göre son derece kullanışlı. AKP dönemini ele alacak bir savcı isterse AKP için buradan çok sayıda suç üretebilir. Özellikle son anayasa değişikliğiyle birlikte anayasal düzenin adeta ortadan kaldırıldığı iddia edilebilir örneğin. Zaten Erdoğan'ın yeni sistemi bir an önce yeni anayasa ile sağlama alma çabasının bir nedeni de buradaki tehlikenin farkında olması. 

Ama dediğimiz gibi, bu tür soruşturmalar hukuki olmaktan çok siyasi olacağından buradaki maddeler de konjonktüre göre yorumlanacaktır. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Yani bu ilk ağızda saydığımız suçlamaları "fazla siyasi" bularak vaz geçebiliriz.

Ama burada güncel olan, AKP iktidarındaki sorumluların yargılanmasını gerektirebilecek son derece somut iki başlık var. Bunlar amirallerle ilgili tartışmanın büyütülmesinin amacıyla, Montrö sözleşmesinin gündeme getirilmesiyle ve önümüzdeki dönem Karadeniz'de yaşanması muhtemel gelişmelerle doğrudan ilgili. Onlar şu suçlar:

  • Devlete karşı savaşa tahrik
  • Yabancı devlet aleyhine asker toplama

Nitekim, "yabancı devlet aleyhine asker toplama" suçlaması esas itibariyle Erdoğan iktidarı ve AKP dönemindeki devlet yöneticileri hakkında uluslararası platformlarda dile getirilmiş bir suçlama. Hatta bir dönem, Helsinki'de uluslararası savaş suçları bağlamında yargılanmak Erdoğan'ın rüyalarına giren bir tehdit haline gelmişti dersek yalan söylemiş olmayız.

Güncel olarak da bu suçlama için zemin var. Biden yönetiminin işe başlamasıyla kendine yeni bir hareket alanı bulduğunu düşünen Erdoğan, amirallerin bildirisini de iç ve dış gündemi birleştirmek, içeride zorlandığı siyasi konsolidasyonu buradan sağlamak için kullanmaya hazırlanıyor. Bunu da büyük bir savaş ve çatışma tehlikesini göze alarak yapıyor.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan'ın dün çeşitli basın kuruluşlarına olayın sıcaklığı henüz sürerken yaptığı açıklamalar konuya doyurucu bir çerçeve çizmişti. Konuyu takip edenlerin bu açıklamaları okumaları faydalı olacaktır:

Kemal Okuyan: Karadeniz'de çok tehlikeli bir süreç başladı
Kemal Okuyan: AKP emperyalizme 'beni rahat bırakın size hizmet edeyim' diyor

Okuyan AKP iktidarının bu gündemle ilgili amacını şöyle özetliyor:

"Mesele sadece Montrö'den ibaret değil, Türkiye oldukça kritik bir noktadaki gerilime dahil olmuş durumda. Türkiye'de bu mesele konuşulurken şu anda NATO'nun, ABD'nin ve Türkiye'nin Ukrayna'daki faaliyetlerine kimse dikkat çekmiyor ya da pas geçiliyor genelde. Konunun dar anlamıyla Montrö boyutu ve darbe boyutu tartışılıyor. Şunu bilmemiz gerekiyor, çok hızlı tırmanan bir gerilim var ve şu an tam teyit edemesek de Ukrayna'nın doğusuna NATO birliklerinin sevk edildiği duyumları var, ve onların arasında Türkiye'nin de olduğu bilgileri geliyor. Şimdi bu çerçevede AKP iktidarının ABD ve belli ölçülerde AB'yle ilişkilerini hızla düzeltmeye dönük, pazarlık masasında çok önemli bir koz ileri sürülüyor, Türkiye olmaksızın ABD'nin Rusya'yı Karadeniz'de sıkıştırma şansı yok. O yüzden de Boğazlar, Kanal İstanbul, Karadeniz'deki gelişmeler ABD için son derece büyük önem taşıyor."

Amirallerin soruşturmasında da atıf yapılan ve AKP'nin bugünkü fiillerinin de burada belirtilen tanıma göre suç sayılması gereken yasa maddelerine bakacak olursak:

Devlete karşı savaşa tahrik

Madde 304-

(1) Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Bu madde uygulamasında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine karşı suç işlemek üzere oluşturulmuş örgütlerin doğrudan veya dolaylı olarak desteklenmesi, hasmane hareket olarak kabul edilir.

(3) Bu maddede tanımlanan suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Yabancı devlet aleyhine asker toplama

Madde 306- 

(1) Türkiye Devletini savaş tehlikesi ile karşı karşıya bırakacak şekilde, yetkisiz olarak, yabancı bir devlete karşı asker toplayan veya diğer hasmane hareketlerde bulunan kimseye beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.

Görüldüğü üzere AKP'nin ABD'yle girmeye hazırlandığı ve bugünkü tartışmaların da temelini oluşturan Rusya-Karadeniz macerası yargılama konusu olmaya elverişli.

Bir süredir Ukrayna'daki gerilime hevesle ortak olmaya çalışan AKP'nin iktidarda kalmak için ikinci bir "Suriye" macerasına girip girmeyeceğini göreceğiz. Konuyu takip etmiş olanların bildiği gibi AKP iktidarı Suriye savaşında da ABD'nin gönüllü taşeronluğunu üstlenmiş, bir süre sonra ABD'yi buradaki politikayı devam ettirmesi yönünde ısrar eden bir duruma düşmüştü. Ancak 'Arap Baharı' denilen sürecin en azından AKP'nin istediği şekilde devam etmemiş olması AKP iktidarının ABD açısından bölgedeki değerini tartışmaya açmıştı. Şimdi Karadeniz'de benzer bir girişim için planlar yapıldığı anlaşılıyor. Ama bu sefer çok ciddi bir Rusya faktörü ve bununla bağlantılı büyük riskler var.

AKP iktidarının Suriye savaşında bu ülkenin içişlerine karışması, buradaki silahlı dinci gruplarla kurduğu ilişki, Libya'da iç savaşın parçası haline gelmesi gibi çok sayıda başlık açıkça suç ve sorumluları yargılamaya yetecek kadar malzeme bulmak hiç de zor görünmüyor.

'Hedef seçilenler tesadüf değil'

Amirallerin bildirisine imza atan isimlerin tek bir başlık altında toplanması zor görünüyor. Daha az olmak üzere Batıcı isimler de, son zamanlarda iktidarın 'Mavi vatan' söylemine destek verenler de var. Bu sabah operasyonda hedefe alınanlarınsa genel olarak Balyoz davalarında yaralanmış isimler olması dikkat çekti: Gözaltına alınan emekli amiraller kimlerdir? Bu isimlerin, AKP'nin dış politikada manevra yapmaya hazırlandığı düşünüldüğünde tesadüfen seçilmediği ve içeriye ve dışarıya bir mesajının olduğu anlaşılıyor.

Sait Munzur çizdi: Mağdurlar