Cemaat içi kavga, AKP'lileri harekete geçirdi: Seçimle gündem olan Süleymancılar'ı nereden tanıyoruz?

Seçimlerde AKP'ye destek çağrısı yapmamasıyla yeniden gündeme gelen Süleymancılar tarikatındaki iç gerilim AKP'lilerin radarına girdi. AKP'li Külünk, yapıyı "ikinci bir 'FETÖ'" olarak adlandırdı.

Haber Merkezi

Sermayenin yanısıra tarikatların da desteğini arakasına alarak iktidarını koruyan AKP ve Erdoğan, şeyhleri ve çevresindekileri zenginleştirip güçlendirdi. Cemaatler de her seçim AKP'ye oy isteyerek minnettarlığını gösterdi. Ancak bu ilişkiler her zaman göründüğü kadar sorunsuz ilerlemiyor.

31 Mart yerel seçimleri de, bu açıdan bir tartışmayı yeniden su yüzüne çıkardı. AKP'yle ilişkisi başından beri gerilimli bir tarikat olan Süleymancılar içindeki gerginlik AKP cephesine de bulaştı. 

Süleyman Hilmi Tunahan'ın kuruduğu tarikatın şu anda başında olan isim Alihan Kuriş, 2018, 2019 ve 2023’te muhalefeti destekledi. Tarikatın özellikle 2019 seçimlerinde açıktan tavır alarak Milet İttifakı’nı desteklemesi sonrası AKP'li Kağıthane Belediyesi, Süleymancılar'a ait "öğrenci yurdu"nu depreme karşı güvenli olmadığı gerekçesiyle yıkmıştı. Gece saatlerinde binaya polisle birlikte giden belediye yetkilileri binayı tahliye ettirerek yıkım yaparken, Süleymancılar duruma tepki göstermişti.

Süleyman Hilmi Tunahan'ın torunu AKP’nin o dönem İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun yıkıma tepki göstermiş, yaptığı açıklamada kendi cemaatini de sert bir dille eleştirmişti.

Böylelikle iki grup arasındaki gerginlik giderek yükseldi.

AKP'li belediyenin yıktığı Sadabat Öğrenci Yurdu

Savcının Kuriş'in arkasındaki fotoğrafı sonrası soruşturma başlatıldı

2024 yerel seçimler sonrası ise Mersin'in Silifke ilçesinde Cumhuriyet Başsavcısı Seman Eskiler'in Süleymancıların lideri Alihan Kuriş'in arkasında diğer cemaat mensuplarıyla birlikte ellerini önünde tutuşturmuş vaziyette fotoğrafı ortaya çıktı.

Cemaat ve tarikatların yargıdaki ağırlığına karşı daha önce laikliği hatırlamayan Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), AKP’nin oy kaybında ve bazı yerlerde belediyeleri kaybetmesinde etkili olduğu iddia edilen Süleymancılar’la fotoğraf veren başsavcıya soruşturma açtı.

Kim bu Süleymancılar?

Kurumsal yapılanmasıyla bilinen ve Avrupa'da da güçlü olduğu söylenen Süleymancılar, Türkiye'de Kuran kursları üzerinden örgütleniyor. Binlerce "öğrenci yurdu"yla gençleri ve çocukları çevreleyen tarikat, diğer yapılarda olduğu gibi kurslarındaki yangın, istismar haberleriyle gündeme geliyor.

Süleyman Hilmi Tunahan’ın ardından başa geçen damadı Kemal Kacar döneminde tarikat maddi olarak gelişerek çeşitli sektörlere giriyor. Sağlık, eğitim gibi sektörlere giren tarikat dernekleşme yoluna da gidiyor. 1989 yılında Nazlı Ilıcak'ın röportaj yaptığı Kacar, Cumhuriyet düşmanı olduklarını "felaket" kelimesini kullanarak şöyle anlatıyor:

"Tabii. Çünkü Meşrutiyet demokratik bir hareketten ibaret değildi. Bunu anlamak lâzım. 1908'de Abdülhamid'i tahttan indirdiler. 1910'da Trablusgarp gitti. 1912' de Edirne'den yukarıya doğru bütün Rumeli gitti. 1914'te Birinci Cihan Harbi'ne girildi. 1918' de Misak-ı Milli hudutları içinde memleketi kurtarmak için harekete geçildi. Meşrutiyet, Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmaya yönelik bir hareket. Süleyman Efendi Meşrutiyet'in arkasından felaket geleceğine inanırdı. Nitekim bu, fiilen tahakkuk etti"

İsabet Okulları, Süleymancılar tarikatıyla ilişkili

Kacar 3 dönem (65/69 MP,69/73 AP, 77/80 AP) milletvekilliği ve Avrupa Konseyi üyeliği yapıyor. Kacar’ın ölümünden sonra liderlik tahtına oturan Arif Ahmet Denizolgun (Tunahan’ın torunu) 20. dönem Refah Partisi Antalya milletvekili ve Ulaştırma Bakanı oluyor. Eş zamanlı NATO Komisyon Başkanlığını da yapıyor. 1999 DYP’den, 2002 ANAP’tan ve 2007 DYP’den aday. 2014 seçimlerinde CHP ile masaya oturuluyor fakat oradan da bir anlaşma çıkmıyor.

2002 yılında TSK’nin ANAP-DSP-MHP hükümetine sunduğu rapor şu şekilde: “Süleymancıların 1966 yılından beri dernekler aracılığıyla örgütlendiğini şu ifadelerle saptıyor: 1966 yılı Ocak ayında, İstanbul’da üç kurucu derneğin bir araya gelmesiyle Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Dernekleri Federasyonu hayata geçirilmiştir. Kuran kursu açma yetkisinin Diyanet’te olduğundan bahisle devamlı takibata uğrayan teşkilat mensupları, 1971 yılına kadar tartışmalı bir şekilde faaliyetlerine devam etmişlerse de bu tarihten itibaren faaliyetlerini ‘Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği’ adı altındaki dernekler vasıtasıyla sürdürmüşlerdir.”

Kuruluşun 1966 yılına denk gelmesi şaşırtıcı değil. Çünkü Kemal Kacar 1965 yılında Millet Parti’sinden Kütahya milletvekili seçiliyor ve derneğin ilk kurulduğu yerlerden birisi de Kütahya oluyor. Benzer bir rapor 1980 darbesinden sonra hazırlanıyor fakat dönemin Başbakan’ı tarafından sümen altı ediliyor. TSK’nin 2002 yılı raporuna göre Süleymancılar Holdingin gücü şöyle: 1200 yurt, 800 dernek, 100 bin üye.

Yurtlarına giden 'talebe' anlatmıştı: Gericilik ve baskıyla gelen uykusuzluk, yorgunluk, korku...

Tarikat diğer gerici yapılarda olduğu gibi baskıcı ve içe kapanık bir yapıya sahip. Süleymancılar’ın yurtlarında kalan bir yurttaş soL'a o dönem yaşadıklarıyla ilgili şunları söylüyor:

"Süleymancılar çok sıkı kurallara sahip. Disiplin hayatlarının önemli parçası fakat disiplinden anlaşılan şey düzenli bir hayat olmamalı burada. Baskıyla, döverek bir mümin haline getirmek öğrencileri. Bu yüzden o yurtlarda yapılması gereken ne varsa öğrenciler yapıyor. Koca koca tencereleri yıkamak, geceleri patates-soğan soymak ya da bunları yaparken yavaş olduğu için aşçıdan dayak yemek. Çalı süpürgesiyle koca odaları süpürmek, tuvaletleri temizlemek de öğrencilerin işi. Bunlardan dolayı hastalanırsan, örneğin ben astımım, onunla uğraşmak da senin işin. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de bitmek tükenmek bilmeyen dini eğitimler, sohbetler, namazlar silsilesi. Ezanı okumak da namazı kıldırmak da yine öğrenciye ait. Aynı anda 4 saat dini eğitim alırken, dünyevi (böyle derlerdi) derslerinde de başarılı olmak zorundasın. Yoksa hafta sonu izinlerin iptal olur. Evine gidemezsin. Ve bütün bu saydıklarımı uykuya en çok ihtiyaç duyduğun gelişme döneminde 5 saatlik uykuyla yapmak zorundasın. Gönüllü geldin (!) katlanacaksın. Kolunu kıyma makinesine kaptıran çocuk bütün o zorlu günün sonucu. Uykusuzluğun, korkunun, yorgunluğun sonucu."

Adana'nın Aladağ ilçesinde, Süleymancılar cemaatine ait kız öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016'da 11'i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirmişti, yurt müdürü tahliye edildi

Cemaat içi tartışma

Tarikat lideri Kemal Kacar hayatını kaybettikten sonra Ahmet Arif Denizolgun cemaatin başına geçiyor ve AKP'yle ittifak yapıyor. İttifak 2019 seçimlerine kadar devam ediyor. 

Öte yandan Süleymancılar cemaatinin kurucusu olarak kabul edilen Süleyman Hilmi Tunahan'ın oğlu Mehmet Beyazıt Denizolgun AKP'nin kurucularından, aynı zamanda 2002 ve 2007 yıllarında AKP'den İstanbul milletvekili seçiliyor. 2018 yılında ise oğlu Fatih Süleyman Denizolgun AKP'den milletvekili oluyor.

Süleymancıların AKP'ye tam boy destek vermemesinde Mehmet Beyazıt Denizolgun ile kardeşi eski ANAP'lı Ahmet Denizolgun arasındaki miras kavgasıyla başlayan sürecin olduğu belirtiliyor. 

2016 yılında Arif Ahmet Denizolgun öldükten sonra yerine geçen isimse Alihan Kuriş oluyor. Aktif siyasete girmeyen Kuriş, 2018'de Akşener'e destek vermesiyle gündeme geliyor. Mehmet Beyazıt Denizolgun ve Fatih Süleyman Denizolgun'sa Erdoğan'a ve AKP'ye destek verilmesi gerektiğini savunuyor.

Erdoğan, AKP'nin cemaat ve tarikatlara açtığı yolda yürüyen, Gülen-AKP krizi sonrası AKP'nin ittifak halkasının dışında kalan Furkancılar'la yaptığı gibi Süleymancılar'a doğrudan savaş açmıyor. Üstelik cemaat AKP iktidarının cemaat ve tarikatlara verdiği ayrıcalıklardan da her zaman yararlanmayı sürdürüyor.

Kuriş'e dolandırıcılıktan suç duyurusu

Süleymancılar cemaati yöneticilerine yönelik "dini istismar, tehdit, şantaj ve nitelikli dolandırıcılık" suçlamasıyla iki adet suç duyurusu yapıldığını soL ortaya çıkarmıştı. “Fazilet Yapı ve Fazilet Emlak” firması ve birçok isme yönelik; dini duyguları istismar ederek nitelikli dolandırıcılık, tehdit, şantaj ve adil yargılamayı etkilemeye yönelik suçlardan haklarında iki ayrı suç duyurusunda bulunulmuştu.

Suç duyurusu dilekçesinde cemaatin lideri Alihan Kuriş'in ismi de yer alıyordu.

Alihan Kuriş

AKP'li isimler fotoğraf sonrası alevlenen gerilimi fırsat bildi

Savcının Alihan Kuriş'le fotoğrafının ortaya çıkması sonrası Süleyman Hilmi Tunahan'ın torunu, eski AKP'li vekil Fatih Süleyman Denizolgun, Kuriş'e yönelik iddialarını sürdürerek, cemaatin yargı üzerinde rüşvet, tehdit gibi yöntemleri kullanarak güçlendiğine işaret ediyor. Alihan Kuriş'in arkasında fotoğrafı ortaya çıkan savcı içinse "Devletimiz için tam bir utanç vesikası! Çok acı bir durum" yorumunu yapıyor.

Fatih Süleyman Denizolgun, savcı için "Devletimiz için tam bir utanç vesikası! Çok acı bir durum" yorumu yapıyor.

Fotoğraf üzerine sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan eski AKP milletvekili Mehmet Metiner de ilgili kişinin Başsavcı Selman Eskiler olduğunu teyit ettiğini belirterek "gereği yapılır elbet" diye yazıyor.

AKP'li Metin Külünk de konuya dahil oluyor ve cemaatçileri "FETÖ"ye benzeterek, "samimi dini inancı üzerinden, insan kaynağı devşirip ekonomik kaynak temin edip ardından oluşturdukları güçle paralel bir yapı kurduklarını" söylüyor. Külünk, sosyal medya paylaşımında şu yorumu yapıyor:

"Bugün kendilerinde gördükleri güç üzerinden ve de açıkça CHP’yi araç haline getirip millete ve devlete parmak sallamaktadırlar. Sayın Fatih Denizolgun bu süreçleri bizzat bilen birisi olarak devletin ilgili birimlerinin harekete geçmesini sağlayacak kadar güçlü bilgileri paylaşmakta. Ve şimdi CHP’nin vatansever, devletine sahip çıkan tabanı, CHP’yi Süleymancılar isimli bu yapıyla girdiği ilişki üzerinden inanıyoruz ki sorgulayacaktır. İkinci bir FETÖ süreci ile karşı karşıyayız.

Son günlerde ortaya çıkan haberlerde de gözüküyor ki bu yapı da devletin içerisinde paralel bir yapı oluşturmak için hareket halinde. O halde durup düşünmeliyiz.

Dahası, siyasete ve devlete parmak sallama peşinde! Kendilerine insan kaynağı sağlama adına açtıkları 'yurtlar' ve yurt modellemelerine dikkat!

Devlet bu tehlike karşısında yurtlar konusunu gözden geçirmelidir, bile bile bu milletin evlatları devlete ve millete parmak sallayan ve de çok açık bulundukları ülkelerde Türkiye aleyhine servis sağlayıcılığı yapan bu yapılara teslim edilmez. Gençlerimiz bu yapıların elinden kurtarılmalıdır. Bu yurtlar milletin bu devletin çatısı altında kazandığı ve hayır olarak verdiği paralarla yapılmıştır. Milletin parası ile devlet düşmanlığına izin verilemez. Tavsiyemiz, tarihe baksınlar…"