Rüstem Ekmekçi, şirketi yeğenleri ve çocuklarıyla birlikte yönetiyor. Rüstem Ağa’nın ailesi sadece şirketi değil, Çorum’da CHP’yi de yönetiyor. İl başkanı aileden. İlçe başkanı desen öyle.

Rüstem Ağa’nın CHP’si…

Fabrikada uzun yıllar birlikte çalışanlar da var, yeni işçiler de. Sorunlar ortak. Asgari ücretin az üzeri maaş, zorunlu fazla mesai, insan yerine konmama…

En önemlisi de ortamdaki kurşun. Ölçüm sonuçlarının kendileriyle paylaşılmadığı, vücutlarında biriken yüksek düzeyde kurşunla yaşıyorlar.

Çorum-Ankara yolunun beşinci kilometresindeki bu işletme Ekmekçioğulları Metal fabrikası. Şu sıralar fabrikanın önünden geçenler bacasından tüten dumanı değil, hemen karşısında Birleşik Metal-İş Sendikası'nın kurduğu direniş çadırını ve işçilerin ısınmak için yaktığı varillerden yükselen dumanı görüyor.

Çorum küçük yer. Herkes birbirini tanır. Fabrikada da öyle. Bir şey oldu mu içeride hemen patronun kulağına gider. Bu kez öyle olmadı. Hepsi sendikaya kaydolup işi bitirene kadar ne patronun ne patronun adamlarının ruhu duydu.

Fabrikanın sahibi Rüstem Ağa'yı da en çok bu kızdırdı. Ondan habersiz kuş uçmayan yerde olacak iş değildi! Kendisiyle görüşmek için İstanbul’daki ofisine gelen sendikacılara “Önümüzdeki hafta Çorum’a gideceğim, hepsini atacağım” dedi.

Birkaç gün sonra fabrikaya geldi. 25 işçiyi “performans düşüklüğü” nedeniyle, geri kalanını meşhur kod-29’dan, yani tazminatsız işten attı. Şimdi bir yandan sağdan soldan topladığı işçilerle fabrikayı çalıştırmaya çalışıyor, diğer yandan fabrikanın önünde iki aydır direnişini sürdüren 90 işçiye karşı savaşmayı sürdürüyor. Arada bizzat arayıp “Gel işbaşı yap” dediği işçiler de oldu. Yüz bulamadı. “Arkadaşlarım da işbaşı yapmadan olmaz” dışında yanıt alamadı.

Rüstem Ekmekçi, şirketi yeğenleri ve çocuklarıyla birlikte yönetiyor. Kardeşi hayatını kaybedince ailenin en büyüğü olarak “esas patron” olmuş. Sülfat ve alüminyum imalatı yapan bu iki fabrikanın dışında Ankara ve İstanbul’un en işlek noktalarında otoparkları var. Ve başka bir dizi şirketin de sahibi.

Rüstem Ağa’nın ailesi sadece şirketi değil, Çorum’da CHP’yi de yönetiyor. İl başkanı aileden. İlçe başkanı desen öyle. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aile dostu. Partinin Çorum milletvekiliyle yakın ilişkide.

İşçiler ve sendika gerek yerel gerek merkezi düzeyde defalarca CHP yöneticileriyle temas kurmaya çalıştılar. Bekledikleri, sorunun çözümü için destek olunmasıydı. Oyalanıp durdular. Aldıkları son yanıt dün partinin Çorum İl Başkanlığı resmi sosyal medya hesabından yayınlanan “İşçi de bizim işveren de…” başlıklı açıklama oldu. Bir dönemin “sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış milletiz” sloganının 2021 yılı Çorum versiyonu diyelim.

Açıklamada il başkanı işçilere “CHP halkın partisidir. Sizler de halk olarak bu partiden yararlanabilirsiniz” dedikten sonra, Rüstem Ağa’nın işçi kıyımını şu sözlerle değerlendiriyor: “Bizler hakim, savcı, yargıç değiliz. Bu konuda karar verme yetkimiz yok. Olay yargıya intikal etmiştir. Adalete güveniyoruz, en sağlıklı kararı vereceğine, adaletin tecelli edeceğine inanıyoruz”

Zaten Rüstem Ağa’nın istediği de tam olarak bu. Adaletin tecelli etmesini beklemek! Çünkü sendikal davalarda adaletin tecelli etmesi şu sıralar en az dört yıl sürüyor. Tüm davalar sona erdiğinde Ağa’nın atı Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacak.

İşçiler 79 gündür fabrikanın önündeler. Çorum’da defalarca basın açıklaması, İstanbul’da eylem, Ankara’da yürüyüş yaptılar. Rüstem Ağa’nın işlediği suçları teşhir ediyor, hakları için mücadele ediyorlar. Pazartesi gününden bu yana ise CHP Çorum il binasından çıkmıyorlar.

Bir de… Kadıköy ve Maltepe belediyelerinde grev yapan işçilere söylendiği gibi “AKP’nin ekmeğine yağ sürüyorsunuz” diyenlerin kalbini kötü kıracaklar.