Romanya sermayesi kendi hırsları ve açmazları ile Romanya halkını bir saldırının hedefi haline getiriyor.

NATO’nun kışkırtıcısı olarak Romanya

Son bir ay boyunca Türkiye sermaye sınıfı ve onun siyasi aktörlerinin tehlikeli bir şekilde çubuğu ABD ve NATO’ya doğru büktüğünü takip etmeye çalıştık. Türkiye emekçi halkının nasıl bir risk ile karşı karşıya olduğunu anlamak için bugün Romanya’nın süreçte oynadığı role bakalım.

Romanya’da iktidara gelen burjuvazi çok çabuk kirlendi. İkinci Dünya Savaşı öncesi kurulan faşist rejim Nazileri takip ederek Sovyetler Birliği’nin işgaline katıldı. Muhtemelen doğuya doğru genişleme sevdası da Romanya sermaye sınıfını motive etmişti.

Ancak 1945’te Avrupa’nın tüm faşistleriyle birlikte Kızıl Ordu önünde bozguna uğradılar ve Romanya Kızıl Ordu tarafından kurtarıldı. 1947’de Romanya Halk Cumhuriyeti kuruldu, sonra Çavuşesku zamanında cumhuriyetin adı Romanya Sosyalist Cumhuriyeti olarak değiştirildi.

Romanya’da sosyalizmin inşasında sorunlar yaşandığı, yer yer milliyetçi bir tutumun yüzeye çıktığı ve emperyalizmle mesafenin korunamadığı biliniyor. Örneğin, emperyalist kurumlarından alınan dış borcun büyük bir sorun oluşturduğu hatırlanıyor. Ne yazık ki halen Romanya’da bu dönemde neler yaşandığının doyurucu bir analizine sahip değiliz. Bu analizin yapılması önümüzdeki uzun iş listesinin içinde.

Ancak her ne olursa olsun bildiğimiz şu, 1989’da emperyalizmin “devrim”, bizim karşı-devrim diye tanımladığımız olaylar esnasında Çavuşesku ve eşi tutuklanır tutuklanmaz 2 saat süren uyduruk bir mahkemeden sonra aceleyle kurşuna dizildiler. Kategorileri tam uymasa da başlarına gelenin Kaddafi’nin linç edilmesinden pek farkı yoktu.

İktidara ABD ve NATO’nun uzun süredir işbirlikçisi durumundaki sermaye sınıfı geldi. O kadar ABD yanlısıydılar ki Avrupa Birliği’nin bile bundan ürktüğü söyleniyor. Zaten 2004’te NATO’ya, bundan 3 sene sonra AB’ye kabul edildiler.
Romanya ABD’nin Rusya’yı kuşatması ve kışkırtmasında başından itibaren önemli bir rol oynadı. Karadeniz kıyısındaki Köstence yakınlarında kurulan NATO üssünde halen çoğu ABD’den olmak üzere 5 bin asker bulunuyor. Rusya’yı ve Karadeniz’i gözleyen casus uçakları buradaki havalimanlarından kalkıyor.

Bu üs kaçırılan Afgan ve Iraklı esirlere yapılan işkencelerin ortaya çıkması ile kötü bir şekilde ünlendi. Irak ve Afganistan operasyonlarına hizmet verdi.

2011’de ABD Romanya’ya anti-balistik füze yerleştirdi ve bu sistemi Türkiye’deki Kürecik NATO üssü radarlarından gelen verileri de kullanan bir haber alma ağına bağladı. 

Ayrıca Romanya burjuvazisi emperyalist hegemonya krizinden yararlanarak yayılmak isteyen tehlikeli bir eğilime sahip. Moldova’yı yutmak için fırsat kolluyorlar ve muhtemelen Romanya halkını bir kez daha savaşa sürüklemeyi bu nedenle de göze alıyorlar. 

Aşağıdaki haritadan Romanya’nın Moldova ve Ukrayna ile komşuluğunu ve Karadeniz kıyısında işgal ettiği stratejik yeri hatırlayabilirsiniz.

Haritada Romanya ve Avrupa’nın en büyük NATO üssünün inşa edildiği Köstence izleniyor. Ayrıca Romanya’nın birleşerek yutmak istediği Moldova görülüyor. Büyük NATO kara birliklerine sahip Romanya’nın Ukrayna savaşına müdahale etmek için de olanaklar içerdiği fark ediliyor.

Romanya 2019’da inşası 10 yıl sürecek ve Avrupa’nın en büyük NATO üssü olacak Köstence’deki üssü 2,5 milyar dolar ayırarak genişletmeye karar verdi. Bu muhtemelen Karadeniz’de yaşanan en büyük kışkırtmaydı. Üs tamamlandığında 10 bin NATO askeri büyük bir haber alma ve saldırı olanaklarıyla buraya yerleşmiş olacak. 
Romanya sermayesi kendi hırsları ve açmazları ile Romanya halkını bir saldırının hedefi haline getiriyor.

Bu arada Bulgaristan’ın 2004’de NATO’ya girdiğini ve büyük bir NATO üssüne ev sahipliği yaptığını hatırlatalım. Bulgaristan da Karadeniz kışkırtmasına bir denizaltı üssü inşa etme niyetiyle katılıyor.

Şimdi üç ay önce bu köşede kaleme aldığımız Türkiye-Bulgaristan ve Romanya arasındaki Karadeniz Mayın Güvenliği Anlaşmasına bakabiliriz.

Mayınları döşeyen NATO, normalde serbestçe yüzmesi savaş suçu sayılan mayınların ipini kesen NATO ve üç NATO ülkesi ki Romanya ve Bulgaristan’ın rolüne kısaca değinmiş olduk bu mayınlara karşı güvenlik alacaklar.

Hiç iyi bir koku gelmiyor buradan.

Unutmayalım Türkiye burjuvazisi bu konuda sabıkalıdır. Osmanlı bayrağı çekmiş Alman savaş gemilerinin Rus limanlarını bombalamasıyla Osmanlı Birinci Dünya Savaşı içinde bulmadı mı kendisini?

Bir kez daha söyleyelim, emekçi halkımızı kendine ait olmayan bir savaşa sürükleyemeyeceksiniz.