Trump Çin karşıtı kampanyayı seçim stratejisinin merkezine taşıdı; rakibine “Beijing Biden” sloganı ile saldırmaktadır. Demokrat Parti’de ise Çin karşıtı güçlü bir akım vardır. Biden da bu akıma  uydu; rakibini “Çin’e karşı yumuşak olmakla” suçlayarak karşı saldırıya geçti.

Korona Salgını, Trump ve Çin

Kapitalist dünya sisteminin merkezinde, önemli diğer ülkelerin bir çoğunda neo-faşist liderler iktidardadır. İktidarları tehlikeye girince ülkeleri, bazen de tüm dünya için tehlikeli olabiliyorlar. 

Örnekler artıyor. Bugün en tehlikelilerinden biri olan Donald Trump üzerinde duracağım. 

Çin korona’yı yaymakla suçlanıyor 

3 Kasım 2020’de ABD Başkanlık seçimi var. İki büyük partinin adayları yarışıyor. Bilineni tekrarlayayım: Cumhuriyetçi Donald Trump ile Demokrat Joe Biden… 

Son anketler Biden’in önde olduğunu gösteriyor. Korona salgınının Başkan’ı yıprattığı anlaşılıyor. Trump neo-faşistlere özgü bir tepkiyle, aleyhindeki bu olguyu bir fırsata çevirmeye çalışıyor: Salgın sorumluluğunu  bir dış düşmana yıkmak… “Dış düşman” ise, salgının patlak verdiği Çin…  

Trump salgına karşı ilk tepkisini 30 Ocak’ta gösterdi. O tarihte koronavirüs ABD’ye uğramamış; Çin’de odaklanmış;  Wuhan kenti karantinaya alınmıştı. Trump “bu olayın bizim için iyi bir sonuç vereceğini düşünüyoruz…” dedi. Binlerce ölüme açılan bir salgından “iyi bir sonuç” nasıl umulabilir? Çin ekonomisinin sarsılacağı ve ABD’ye karşı göreli durumunun, pazarlık gücünün zayıflayacağı beklentisi olsa gerektir. 

Çin salgını çabuk atlattı. Bir ay içinde koronavirüs ABD’ye geldi; hızla yaygınlaştı. Trump önce önemsemedi; salgın yönetimini eyaletlere yıktı. Durum ciddileşince, salgını “Çin virüsü” olarak adlandırdı; ABD’ye yayılmasında Çin’i sorumlu gösterdi; hesap sorulabileceğini belirtti. Çin’e karşı tazminat davalarının açılmasını tetikledi. 

Giderek saldırılarının dozunu artırdı. 27 Nisan’da “virüsün Wuhan’daki bir laboratuvardan kaynaklandığını ortaya koyan gizli kanıtlar” gördüğünü ileri sürdü. Kanıtları soran basın mensuplarını “açıklamaya yetkili değilim” diye yanıtladı.

Böylece Çin karşıtı kampanyayı, dolaylı olarak bir biyolojik savaş suçlamasına taşıdı: Salgın Wuhan Viroloji Laboratuvarı’ndan yayılmıştır… 

Soğuk harbe doğru tehlikeli adımlar

Trump’ın Çin’e dönük desteksiz suçlamaları, ABD’ye özgü ırkçı “sarı tehlike” söylemini ve Asya’lılara karşı şiddet eylemlerini tetikledi. Batı’nın sağcı siyaset ve medya çevrelerini de etkiledi; Çin’in “bir şeyleri gizlediğine dönük” kuşkular yaygınlaştı. 

Trump Çin karşıtı kampanyayı seçim stratejisinin merkezine taşıdı; rakibine “Beijing Biden” sloganı ile saldırmaktadır. Demokrat Parti’de ise Çin karşıtı güçlü bir akım vardır. Biden da bu akıma  uydu; rakibini “Çin’e karşı yumuşak olmakla” suçlayarak karşı saldırıya geçti. 

Böylece seçim sonrasında ABD’nin tehlikeli bir soğuk savaş çizgisine sürükleneceği anlaşılmaktadır.   

Niçin “tehlikeli” diyorum? ABD’nin büyüklü-küçüklü müttefikleri arasında da benzer liderler var. Son on yılda Orta-Doğu’da milyonları aşan ölümlere bunlar yol açtı. Biyolojik savaş senaryoları koronavirüs sonrası dünyasını zehirli ortama sürükler; neo-faşizmin yerleşmesini kolaylaştırır. Sonumuz hayırlı ola… 

Korona salgınının kaynağı?

Triconinental  Institute for Social Research,  korona salgınında Çin’e dönük suçlamaları “China and the Coronashock” başlıklı 28 Nisan tarihli dosyasında değerlendiriyor. Konuyu ayrıntılı olarak izlemek isteyenler bu belgeye ulaşabilirler. 

Bu dosyada yer almayan birkaç ek bilgiyi okurlarımla paylaşmak istedim.

İngiltere’nin önde gelen Tıp dergisi The Lancet’in editörü Richard Horton, Global Times ile yaptığı  bir  röportajda  (2 Mayıs) şunları söylemiş: 

“Virüsün kaynaklarını kavramak ve bunları bilimsel olarak incelemek, komplo teorilerinin düşüncelerimize bulaşmasını önlemek için büyük önem taşır.” 

“İlk hastayı belirlemek artık anlamlı değildir. Kaynağın kavranması ise, virüsün bir hayvandan insana nasıl geçtiğini ve hayvanlardan insanlara yayılmayı önleyebilmek için önemlidir. Çin bu salgını istemedi; sorumlusu değildir; salgın nedeniyle suçlanması yanlıştır. Bunun yerine salgının tekrarlanmaması için Çin yetkilileri ile ortaklaşa çalışmalıyız.”

Norton’un kastettiği “komplo teorileri”nden biri, salgının kaynağı olarak Wuhan viroloji laboratuvarını suçlamaktadır. Açıkladığı bilimsel  tespit ise bu söylentinin karşıtıdır. Son salgına yol açan ilk Cov-2 virüsü bir hayvandan bir insana taşınmış, insanlar arasında yaygınlaşması böyle başlamıştır. Adlarını içeren “hangi hayvan; hangi insan?” sorusu, yani ilk halka   ise belirlenmemiştir ve fazla önemli değildir.

Wuhan viroloji laboratuvarındaki “yarasa kadın”

İlk Cov-2 virüsünü ilk hastaya taşıyan ilk hayvan bulunamayacak; ama “hangi hayvan türü” araştırmaları önem taşımaktadır. Önde gelen adres de açıklanıyor: Trump’ın suçladığı laboratuvar, tam adıyla Wuhan Viroloji Enstitüsü.    

ABD’nin ünlü popüler bilim dergisi Scientific American bu konuda ilginç bir makale yayımladı (27 Nisan): Çin’in ‘Yarasa Kadını’, SARS’tan Yeni Koronavirüs’e Dönüşen Virüsü Nasıl Yakaladı?”.  Makalenin daha uzun bir alt-başlığı da var: “Wuhan’da virolojist Şi Zhengli yarasa mağaralarında düzinelerce SARS-benzeri ölümcül virüs tespit etti. Uyarıyor: Oralarda çok daha fazlası var.” 

Makalenin başında dergi editörlerinin bir açıklaması da var: “Bu makale ilk olarak Scientific American’ın 11 Mart tarihli  internet sayısında yayımlandı. SARS Cov-2’nin Şi Zhengli’nin Çin’deki laboratuvarından çıktığı söylentilerine karşı güncelleştirilmiştir ve derginin Haziran 2020 sayısında yer alacaktır.”

Makalede öğreniyoruz ki virolojist Şi Zhengli, 16 yıl boyunca yarasa mağaralarında bu memeli hayvancıkların kanlarından virüs örnekleri toplamakta; bunları Wuhan laboratuvarına taşımaktadır. (Şi’nin mağaralardaki yarasalarla fotoğrafları dergide yer alıyor.) Meslektaşları arasında “yarasa kadın” olarak anılmaktadır. 

Wuhan’da 30 Aralık’ta tespit edilen ilk korona hastalarında yeni bir virüs şüphesi doğuran bulgular, Viroloji Enstitüsü’ne aktarılıyor. Şi, ilk başta “bizim laboratuvardan mı?”  endişesine kapılıyor; Wuhan’daki yedi hastadan alınan kan örneklerindeki koronavirüs türlerini  ayrıştırıyor; laboratuvarında korunan yarasa kan örnekleriyle karşılaştırıyor; aynı türden olmadıkları belirleniyor.

Şi, hastalardaki virüs türlerinin genetik yapısının Yunnan Eyaleti’nde “nal-yarasası” diye bilinen yarasalardaki koronavirüs ile %96 oranında çakıştığını  7 Ocak’ta belirliyor. Sonuçlar  tıp dergisi Nature’ın 7 Şubat tarihli internet sayısında yayımlanıyor. Bu yeni virüse SARS CoV-2 adı veriliyor. Daha sonraki 4500 genetik inceleme aynı sonucu veriyor: Hastalık tek bir canlıdan (Şi’ye göre Yunnan’daki bir yarasadan)  bir insana aktarılmış; daha sonra insandan insana taşınarak yaygınlaşmıştır.    

Wuhan laboratuvarına ABD katkısı

The Lancet, Scientific American, Nature gibi Batı’nın saygın tıp ve bilim dergilerinde yer alan bulgular, yorumlar, elbette ABD’nin yetkili  istihbarat ve sağlık çevrelerince de izlenmekteydi. Bu çevreler, Trump’ın Wuhan Laboratuvarı’na odaklanan Çin-karşıtı komplo senaryosunu bu yüzden desteklemedi.

Bu arada ilginç bir bilgiye daha ulaştım: ABD’nin Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Ulusal Enstitüsü ile Wuhan Viroloji Enstitüsü  arasındaki işbirliği… 

Bir laboratuvar kazası nedeniyle ABD’deki virüs araştırmalarına 2014’te son verilmiş; bu araştırmaların sürdürülmesi (ve lisansı) bir yıl sonra Wuhan’daki Viroloji Enstitüsü’ne devredilmiş. Sözünü ettiğim “yarasa kadın” Şi’nin laboratuvarına da bu iş için ABD hükümetinden 3,7 milyon dolar ödeme yapılmış (Christina Lin, Asia Times, 22 Nisan; Mail Online, 3 Mayıs). 

Bu bilgiyi daha ilginçleştiren bir ayrıntı da var: 2015’te Wuhan laboratuvarı ile anlaşmayı yapan Amerikan Enstitüsü’nün o tarihteki direktörü Dr. Anthony Fauci’dir. Fauci salgın sonrasında ABD’de oluşturulan Koronavirüs Görev Kurulu’nun başına getirilmiştir. Trump’ın hezeyanlarına karşı sonunda konuşmak zorunda kaldı: “Bu virüs laboratuvar değil, hayvan (örneğin yarasa) kaynaklıdır” (SCMP,  5 Mayıs). 

***

Kapitalist dünya sisteminin hegemonya mücadelesinin bir ucunda Trump gibi kara cahil, neo-faşist sosyopatlar yer alıyor; benzerleri ile birlikte geleceğimizi karartıyor. Beni bu çatışma ilgilendiriyor. 

Korona salgını bu çatışmaya eklenince bu yazıda bilgi sınırlarımı aşan konulara girdim. Gerektikçe uzmanların bilgeliğine sığınmak üzere…