İşyerinde işçilere kötü muamele, hakaret, taciz, mobbing, ayrımcılık, uzun sürelerle çalıştırma, ne ararsan var. Çalışma yaşamında “ahlaksızlık” işçilerin değil patronların karakteridir.

Hadi SGK, Kod-25'i de açıkla...

SGK’nın müthiş salgın performansı devam ediyor. Covid-19’u meslek hastalığı ve iş kazası kapsamından çıkaran genelgenin ardından, patronlar için bundan daha iyi bir şey yapılamazdı diye düşünerek yanılmışım. İşten çıkış kodlarını revize eden yeni genelge bu konuda sınır tanımadıklarını gösterdi. SGK, bu genelgeyle bir süredir kamuoyunda çokça tartışılan Kod-29’u kaldırdı, yerine dokuz ayrı yeni kod getirdi. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali…

Bu 29 nolu kod, İş Kanunu’nun 25-II maddesine göre yapılan işten çıkarmaların SGK’ya bildirildiği koddur. Yani şu “işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan halleri” ile tanımlanan meşhur tazminatsız işten çıkarma maddesi. Patronun beyanına göre, sorgusuz sualsiz yapılır. Bu madde, her biri bir çıkış nedeni olan tam dokuz ayrı alt paragraf barındırır. Bunların içinde işe gelmemek de vardır, cinsel taciz de. İşverenin güveni kötüye kullanmak gibi sübjektif gerekçeler de vardır, hırsızlık gibi isnatlar da. Kanıt aranmayan, patronun bildirimini esas alan işten çıkarma maddesidir 25-II. Hepsinin bildirimi Kod-29 olarak yapılır.

Dolayısıyla yeni değildir. İşçilerin üzerinde süreklileşmiş bir baskı kurmak ve örgütlenen işçileri cezalandırmak amacıyla patronlar tarafından yıllardır kullanılmaktadır. İşçi için bu maddeye göre işten atılmak tazminatını yakmanın yanında, SGK kayıtlarında Kod-29 koduyla, yani “ahlaksız” tanımıyla fişlenmesi anlamına gelir.

Peki yeni olmayan bu mesele neden bu kadar kamuoyunun gündemine geldi? Şöyle özetlenebilir: Tazminatsız işten çıkarma, salgın başladığında bir yasa ile düzenlenen sözde fesih yasağının istisnası kılındı. Patronlar bu sözde yasağı hem tek taraflı ücretsiz izin uygulamasını sonuna kadar kullanarak, hem de tazminatsız işten çıkarma imtiyazı ile deldiler. Böylece Kod-29, ücretsiz izin ile birlikte büyük bir silaha dönüştü.

Şimdi bizim yavuz hırsız, salgın döneminde kendisine 29 nolu kod ile bildirilen işten çıkarma sayısının azaldığını söylüyor. Aylık ortalama 17 binden 15 bine düşmüş. Peki yıl boyunca tek taraflı, ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeden ve ne zaman sona ereceği bilinmeden ücretsiz izne yollanan dört milyon işçi ne olacak? SGK’ya göre onlar Kod-29’la fişlenmediklerine dua etmeliler.

Ama bununla da yetinmedi kurum. Yanlış anlamaları ortadan kaldıracağını ileri sürerek 29 nolu bu kodu kaldırıp, yerine dokuz yeni kod getirdi. Şimdi 25-II tazminatsız işten çıkarma maddesinin SGK’ya bildirimi olan Kod-29 yok ama aynı kanun maddesinin her bir alt fıkrası için yeni dokuz ayrı fişleme kodumuz var. Kod-42, işçinin yalan beyanı. 43, şeref ve namusuna laf etmek. 44, cinsel tacizde bulunmak. 45, madde kullanmak. 46, hırsızlık yapmak… Yeni kodlar böyle devam ediyor.

Bu arada SGK’daki fişleme kodları sadece bunlarla sınırlı değil. 2016’da Gülen cemaatinin darbe girişimi sonrası kapatılan işyerlerinde işten çıkarılan işçiler için Kod-36, aynı kapsamda kamu görevinden çıkarılanlar için Kod-37, güvenlik soruşturmasına takıldığı için kamuda taşerondan kadroya geçişi yapılmayan işçiler için Kod-40 diğerleri gibi “fişleme kodları” olarak hâlâ yürürlükte. Kod-1 deneme süresinde işten çıkarma, Kod-26 disiplin kurulu kararı ile fesih gibi kodlar da devam ediyor. Hepsi aynı mantıkla, patronun tek taraflı beyanını esas alıyor, kayda geçiyor, ortadan kaldırılması için yıllarca süren hukuk mücadelesi gerekiyor. Özetle işten çıkarmaların SGK’ya bildirilmesinde fişleme yeni değil ve sadece Kod-29 ile sınırlı değil.

Bir de SGK’nın ve patronların hiç sözünü etmedikleri bir başka işten çıkış kodu var, Kod-25. İş Kanunu’nun 24-II’nci maddesi bu. Kod-29’un tersi. Yani “işverenin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan halleri” nedeniyle işçinin işten tazminatını alarak ayrılması. İşte bu bildirimle ne kadar işçinin işten ayrıldığına dair herhangi bir bilgimiz bulunmuyor. SGK Kod-29 bildirimi ile işten atılan işçilerin sayısı açıkladı ama Kod-25 ile çıkış sayısını açıklamadı. Bir başka deyişle patronların “ahlaksız” diye fişleyerek ne kadar işçiyi işten attıklarını biliyoruz ama “ahlaksız” patronların sayısını bilmiyoruz.

Bu arada, SGK bir gün bunu açıklarsa sayının ne kadar az olduğunu ispatlamak için yapacaktır. İşçiler Kod-25 ile işten ayrılmayı tercih etmiyorlar çünkü bu durumda da kendilerine tazminat ödemiyor patronlar. Bu para da ancak dava sonucu alınabiliyor. Duble ahlaksızlık.

Oysa işyerinde işçilere kötü muamele, hakaret, taciz, mobbing, ayrımcılık, uzun sürelerle çalıştırma, ne ararsan var. Çalışma yaşamında “ahlaksızlık” işçilerin değil patronların karakteridir. Üstelik kayıt altına alınmayan, hiçbir şekilde fişlenmeyen bir ahlaksızlık bu.

Esas bu ahlaksızlıkla mücadele etmek gerekir.