“Binlerce çiçekle dokunduk, bir uçtan bir uca egemenlikle serildik” diyorlar.
Nepal Komünist Partisinin iktidar olduğu bir Cumhuriyetin marşını dünyanın tepesinde rüzgara savuruyorlar.

Bu kez yüksekte biz kazandık

On, on beş gündür kafam uzaklarda ve yükseklerde. Bu hafta sizleri de oralara götürmek istiyorum. Gelir misiniz?

Hadi buyrun.

Sadece son on beş gündür de değil, bir kaç aydır gözümüz kulağımız uzaklarda, Hindistan’da çağıldayan eylemlerdeydi. Özellikle son haftalarda çiftçi ve köylüler, kızıl bayraklarıyla artık sel oldular, taşıyorlar.

Bundan bir on beş gün kadar önce ise yine o coğrafyadan başka bir haberle içimiz aydınlandı. 16 Ocak’ta sosyal medyadan tamamı Nepal’li dağcılardan oluşan bir takımın dünyanın en yüksek ikinci zirvesine ilk kış tırmanışını gerçekleştirdiği duyuruldu.

Nimsdai Purja, Mingma David Şerpa, Mingma Tenzi Şerpa, Geljen Şerpa, Pem Chiri Şerpa, Dawa Temba Şerpa, Mingma G, Dawa Tenjin Şerpa, Kilu Pemba Sherpa ve Sona Şerpa Pakistan Himalayalarında bulunan 8611 metrelik K2 dağının zirvesine kış mevsiminde çıkarak, takımlarının dünyaya duyurduğu kelimelerle söylersek: “insanlık tarihinde ve Nepal ulusal tarihinde tarih yazdılar”.

Çok mu iddialı geldi bu sözler? Zafer sarhoşluğu ile yazıldığı düşünülebilir ama çok da abartılı değil bu saptama. Dağlara ve yükseklere özel bir ilginiz yoksa havada kalabilir elbette, ama kastımı anlatmaya çalışayım.

Dağ

K2 dağı, dünyanın en yüksek coğrafyası olan Himalayalar silsilesinin Pakistan Çin sınırında bulunan Karakurum bölgesinde yer alıyor. Dünyanın en yüksek ikinci noktası olan dağ, ismini, Britanya’nın Hindistan yarımadasının sömürgeleştirilme süreçleri kapsamında 19. Yüzyılda başlattığı Büyük Trigonometrik Araştırma’da alıyor. K harfi, Karakorum dağlarını ifade ederken, 2 rakamı bölgede saptanan ikinci zirve oluşundan kaynaklanıyor. Emperyalistlerin kodlamayla koydukları ismin önüne geçemese de bir de yerel ismi var: Chogori,  bu ismin “yüce dağ” anlamına geldiği söyleniyor.

Sözü geçen Büyük Trigonometrik Araştırma konumuz açısından önemli. Britanya’nın o coğrafyada yürüttüğü yarı askeri yarı bilimsel ekspedisyonlarını anlatıyor bize. Dünyanın en görkemli coğrafyasında yürüyen egemenlik şavaşlarının da başlangıcına işaret ediyor.

Dünyanın tepesindeki paylaşım kavgası, önce coğrafyayı haritalayabilmek, ölçümlerini yapabilmek, görüntüleyebilmek ve en nihayetinde tepelerine ülke bayraklarını dikmek şeklinde ilerliyor.

19. ve 20. Yüzyılda emperyalist ülkeler bu paylaşım savaşına büyük oranda yatırım yapıyor. Himalayalarda on dört tane 8 bin metre üzerinde zirve tespit ediliyor, ve tepeye bayrak dikme yarışı başlıyor. Dünyanın başka coğrafyalarında cephelerde süren paylaşım savaşlarının araya girip ekspedisyonları aksatması kesilince de zirvelere tek tek ulaşılmaya başlanıyor.

8 bin metre üzerine ilk bayrağı 1950’de Nepal sınırında yer alan Anapurna zirvesine iki dağcıyı ulaştıran Fransızlar çıkarmış oluyor. Öte yandan Birleşik Krallık ne yapıyor ediyor en yükseği kimselere kaptırmamayı başarıyor. 1953 yılında yüzlerce kişilik büyük bir ekspedisyon sonucunda biri Nepalli Şerpa Tenzing diğeri Yeni Zelandalı Edmund Hillary, iki dağcı, Everest’in zirvesine Kraliyet ailesinin tacını çıkarmayı başarıyor. Britanya emperyalizmi rahat bir nefes alıyor, dağcılar sör ünvanı kazanıyor.

Bizim bugün konumuz olan K2 dağının zirvesinde, Amerikalıların da pek uğraştığı ve aslında zirveye de çok yaklaştığı yarışı ise, Everest’ten bir yıl sonra, Temmuz 1954’te İtalyanlar kazanıyor.  Ardito Desio’nun liderliğindeki İtalyan ekspedisyonunda Lino Lacedelli ve Achille Compagnoni zirveye ulaşmayı başarıyorlar. İki İtalya’nın zirveye ulaşmasının bedelini, onlara yükseklerde son aşamaya kadar destek olan Pakistanlı taşıyıcıları Amir Mehdi, aylarca hastanede yatarak ve ayak parmaklarını kaybederek ödüyor..

K2 dağı ilk denemelerden itibaren yükseklerin en zorlu zirvesi olarak tanınıyor. Zalim Dağ (Savage Mountain) ismini veriyor dağcılar ona. Haksız da değiller, K2 en yüksek ölüm oranlarının olduğu, başarısız denemelerin başarılardan daha yaygın görüldüğü zorlu bir dağ.

Zorlu ve bir o kadar da büyüleyici, çekici. Bu zalim dağın, aynı zamanda Uğur’un (Uluocak) dağı olduğunu da not edeyim. K2 Uğur’u alan dağ olmadı ama onun anısını saklayacak dağ olarak kalsın akıllarımızda.

İnsan

Yukarıda kısaca hikayesini anlattığım yüksek coğrafyaların insan öyküsü, ekspedisyonlarla oraya akın edenlerin değil, o dağların esas sahipleriyle anlatılmalı. Himalayalar birden fazla ülke sınırlarına yayılmış olsa da aslında tek bir halkı oraların esas sahibi olarak tanımlamak hatalı olmaz.

Şerpa halkı, yani kendi dillerinde “Doğu halkı” (shar=doğu, pa=halk) hem doğup yaşadıkları yer olarak hem de geçimlerini sağladıkları yer olarak o dağların sahibiler.

Yazıya konu olan tırmanışta beni heyecanlandıran şey, zirveye ulaşan takımın Nepal ulusal takımı olmasının yanında tüm ekibin Şerpa halkından olması. Zirveye ulaşan ekipten, deneyimli dağcı Mingma G. kendisiyle daha önce yapılmış bir röportajda şöyle diyor:

“Yıllar boyu Nepalli dağcıların tırmanışları tarihten gizlendi. Gerçekte Everest, K2, ya da Ama Dablam gibi dağlarda, sabit ip hatlarını hazırlayanlar biz olduğumuz halde, o hatları kullanıp zirveye çıkan “müşteriler” bizi görmezden geldi. Ya isimsiz yüksek irtifa hamalları olarak andılar ya da yokmuşuz gibi yaptılar.”

İşte şimdi anlam verdiniz değil mi, Mingma’nın onbeş gün önce “tarih yazdık” demesine? K2 dağının zirvesine çıkmak, üstüne üstlük kış mevsimi koşullarında çıkmak, bugüne kadar hep sırtlarında “batılı” müşterileri taşımış bu halkın dağcılarına yakışırdı. Pek de yakıştı.

Mingma 16 Ocak’ta ekiplerinin zirveye kol kola girerek ulaştıklarını, birliğin gücünü gösterdiklerini yazmış. Bir de video paylaşmış, dünyanın ikinci en yüksek noktasına doğru omuz omuza Nepal ulusal marşını söyleyerek ilerliyorlar. “Ne bireysel hesap, ne kişisel hırsla, omuz omuza, kardeşçe, dayanışmayla yürüdük” demiş. “Birleşince, hiçbirşey imkansız değil” diye eklemiş...

Söyledikleri marşa gelince, onun da, Nepal’de 2006’da monarşiye karşı gerçekleşen ve başarıyla sonuçlanan cumhuriyetçi ayaklanmanın marşı olduğunu söylemek gerek. “Binlerce çiçekle dokunduk, bir uçtan bir uca egemenlikle serildik” diyorlar.

Güney Asya’nın en büyük komünist partisi, Nepal Komünist Partisinin iktidar olduğu bir Cumhuriyetin marşını dünyanın tepesinde rüzgara savuruyorlar.