Bilim ve teknoloji ancak, dünyayı kuran ve döndürenlerin eline geçtiğinde geleceğimizi aydınlatacak. Hem insanlığı kurtaracak, hem emeği yüceltecek.

Bu düzen de rahata alıştı sanki…

Nagehan Alçı’nın yüzyüze eğitim başlasın, öğretmenler rahata alıştı diye “hakikaten isyan” etmesinin üzerinden bir kaç gün geçti. Öğretmenler Alçı’ya gerekli cevabı verdi, onun tekrar etmeyeceğim. Benim kafama şu rahatlık meselesi takıldı. 

Uzaktan eğitim sürecinde, tüm mesleki birikimlerini, eğitimci değerlerini, akademik birikimlerini son derecesine kadar zorlayıp, çaba gösteriyor öğretmenler. Günümüz teknolojisinin yazılımdır, donanımdır her bir olanağını kullanıyorlar. Rahat değiller, rahatsızlığın da ötesinde, tükeniyorlar…

Bir taraftan da, bu yazıyı hazırladığım saatlerde artık Türkiye’den de aşı hakkına ulaşmış ve aşı olma sorumluluğunu yerine getiren yurttaş haberleri düşüyor sürekli önüme. Sağlık çalışanlarının aşılamaları başladı. Sağlıkçıların sosyal medya paylaşımlarında, meslektaş kayıplarını, kırgınlıkla dile getirdikleri isyanlarını değil, aşılarını olurken yorgun ama umutlu gülümsemelerini görmek ne güzel.

Sağlık emekçileri, öncelikle kendileri aşı haklarını kullanacak ve sonrasında herkesin, eşit ve ücretsiz koşullarla bu hakka ulaşabilmesi için çalışmaya devam edecekler. Çok iyi biliyorum.

Sağlık hizmetlerinin hangi aşamasında ya da kesitinde çalışıyor olursa olsun, ve hangi nitelik ve meslekte olursa olsun sektör emekçilerinin işleri bir yerinden bilime ve teknolojiye değiyor. Değmek de değil, bilim ve teknoloji sağlıktaki tüm emek süreçlerinin her boyutunu birebir belirliyor.

Bilimsel gelişmeler ve yeni teknolojiler yapılan işin biçimini, süresini, içeriğini tümden değiştirebiliyor. 

Covid salgını sürecinde bunu sağlık sektöründe doğrudan gördük. Tüm sağlık çalışanlarının emek süreçleri, yani kullandıkları bilgi, beceri, donanım, ekipman, diğer tıbbi malzemeler onlar bunlar ama bir taraftan da yaptıkları fiziksel ve zihinsel iş değişti. Hem de inanılmaz bir hızla, günler haftalar içerisinde neredeyse meslek tanımlarına varana dek değişti.

Pandemi sürecinde bilim ve teknolojinin, üretici güçler olarak karşılığını doğrudan işyerlerinde gördü sağlık emekçileri. Kapitalist ilişkiler elinde ne denli tehlikeli bir araç olabileceğini de gördü.

Benim esas gündeme getirmek istediğim ise, diğer sektörlerde neler olduğu. Pandemi diğer sektörlerdeki emekçileri de etkiledi ama pek de tetiklediği bilim ve yeni teknolojiler yönüyle değil, çalışma koşullarını değiştirerek ve çoğunlukla da tümüyle ortadan kaldırarak girdi: okullara, fabrikalara, ofislere, otellere, restoranlara…

Hemen tüm sektörlerde işler, mekanlar, bilgi, birikim, deneyim alt üst oldu. Çalıştırılma ve çalıştırma ilişkileri kuralları patronların hayrına yeniden yazıldı. 

Yine hemen tüm işyerlerinde insan emeğinin vazgeçilmezliği ve insanlığın kullanımına ve tüketimine girmiş her ne değer varsa onun biricik kaynağı olduğu doğrulanmış oldu. 

Sermaye düzeni bir bütün olarak, işler durmasın, piyasaya taşınmada aksama olmasın diye ne yapacağını şaşırdı. Tüm risklere rağmen emek gücünü fabrikadan, imalathaneden, dükkandan çıkarmamak için direndiler, olmadı tüm denetleme, gözetleme, baskılama yöntemlerini derleyip toplayıp çalışanlarının evlerine uzaktan kumandalı kamp kurdular.

Hatırlar mısınız bilmem, bundan henüz daha bir yıl önce tüm dünyada insansız fabrikalar, akıllı imalat sistemleri, yapay ama yüksek zekalı geleceğimiz, robotların istilası falan konuşuluyordu tüm sektörler için.

Hani ne oldu? Neden işçilerini bir on beş güncük bile güvenceye almak için işyerlerinden çekemedi bu düzen? Bir mikrobun karşısında ne fabrikalarda ne ofislerde ne okullarda ne hastanelerde üretimi, hizmeti sürdürmeye yetmedi mi robotların akılları? İnsan zekasının da üzerinde olduğu söylenen teknolojilerin kafası mı basmadı işleri devralmak için?

Böyle olmadı elbet, o sözünü ettikleri sıra sıra sanayi devrimlerinin, yeni çağların, parlak çipli geleceklerin de sahibi belli bu düzende. Konu emek sömürüsü olduğunda, yani, işin içine doğrudan değerin üretildiği ve el konulduğu üretim/hizmet birimleri girdiğinde akıllı dediğiniz robotun zekası en fazla patronların ortalama IQ puanı kadardır. Artık derecesini siz anlayın, örnek isterseniz, alın size Nagehan Alçı’nın uzaktan eğitimde öğretmenlerin emek süreçlerine ilişkin algısı...

Bilim ve teknoloji ancak, dünyayı kuran ve döndürenlerin eline geçtiğinde geleceğimizi aydınlatacak. Hem insanlığı kurtaracak, hem emeği yüceltecek.

İşte bakın sağlık emekçilerine, bilim emekçilerinin ortaya çıkardığı değeri, aşıyı, aldılar ellerine görün bakın nasıl çoğaltacaklar tükenen yaşamları.

Tekellermiş, aşı karşıtlarıymış, gerici iktidarlarmış, onları da tüketmeyi başaracağız, yapay değil düpedüz gerçek aklımızla.