AKP konusunda 22 yıl eğitim aldık. Dersini çalışanlar, AKP kadrolarının “hesap verilebilirlik, şeffaflık” gibi sözcüklerinin “sorumsuzluk, zifiri karanlık, gizlilik” gibi anlamlar taşıdığını öğrendi.

AKP'nin yeni anayasa ısrarı

1982 Anayasasını 12 Eylül 1980 Darbecileri hazırladı; halkoyuna sundu. Reddedilirse gitmezler korkusu yaratıldı. Bu sayede %91,37 oy oranıyla kabul edildi.

Elbette Cunta döneminin izlerini taşıyor. Ancak zamanın bir ruhu olduğu gerçeğini unutmayalım: Cuntacılar bu kadarını hayal bile edememişlerdi. AKP İktidarlarının hedef tahtasına yerleştirdiği 1982 Anayasası, 2023 yılında yürürlükte olan Anayasanın ilerisinde düzenlemeler içeriyordu.

1982 Anayasasının darbecilerle ilişki kurulabilecek bir yanı da kalmadı. Ek ve geçici maddelerini saymazsak 177 ana maddeden oluşuyor. Çoğu AKP döneminde çıkarılan 19 Yasa ile 198 kuralı değiştirildi. Bu gerçeklerin üzerine bir şal örtüp “darbeci – vesayetçi” Anayasadan bir an önce kurtarmak ısrarlarını sürdürüyorlar.

AKP ile yolları ayrılan Davutoğlu da Başbakanlığı döneminde, Anayasayı değiştirmek amacıyla çalışmalar yürüttü. 2015 yılında katıldığı toplantılarda, ret oyu verdiği 12 Eylül Anayasasına artık dayanamadığını söylüyordu. Eline fırsat geçerse kullanmaktan alıkoyacak bir neden şimdilik görünmüyor. Muhalefet sıralarında saf tutan partilerden kimilerinin de katkılarını esirgemeyeceğini düşünebiliriz. 

Cumhuriyet, “darbe Anayasasından kurtulmalıyız” sözleri eşliğinde yıkıldı. Vesayetçi yapıyı kaldıracaklardı, tam tersini yaptılar: Ülkenin her yerini vasiler sardı. Katılımcılığın, özgürlüğün, çağdaşlığın, kapsayıcılığın kırıntısı kalmadı.  Cumhurbaşkanı, yasama ve yürütme yetkileri kullanabiliyor. Parlamentonun, yürütmeye hesap sorabilme yeteneği, soruşturma, gensoru gibi sorgulama araçları kaldırılarak yok edildi.

Yukarıda sıralanan olumsuzluklar, AKP’nin siyasi sorumluluğunda gerçekleştirildi. Söylemlerinden vazgeçmediklerine bakılırsa henüz ulaşamadıkları, halktan gizledikleri nihai amaçları var. 

Anayasa beğenmiyorlar.

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, 6 Ekim 2023 günü Ankara Üniversitesinde 2023-2024 Akademik Yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada 1961 Anayasasını darbeci diye yorumladı. Sözlerini aynen aktarıyorum:  “1982 Anayasası, 1961'in antidemokratik darbeci anayasasından aldığı güç ve ilhamla Türkiye'nin ayaklarına yeni prangalar olarak vurulmuştur... Ümit ediyorum ki Türkiye yeni, özgürlükçü, katılımcı, kapsayıcı, çağdaş, milli, yerli bir anayasa yaparak özellikle insan odaklı, hak ve özgürlükleri geliştiren anlayışla artık yeni bir anayasaya kavuşacaktır.

Bu Ülkede yapılabilecek en büyük haksızlık, 1961 Anayasasını, darbecilere maletmektir. 1961 Anayasasında Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisinden oluşan bir yapı olarak kurgulanmıştı. 150 üyeli Cumhuriyet Senatosuna seçilebilmek için yükseköğrenim görmüş olmak koşulu aranıyordu.  Üyelik süresi 6 yıl idi ve her iki yılda bir yapılan seçimlerle 1/3’ü yenileniyordu. Mecliste kabul edilen yasalar, Cumhuriyet Senatosunda da kabul edilmezse yürürlüğe giremiyordu. Seçim yöntemi sayesinde Meclis ve Senatoda ayrı partiler çoğunluğu oluşturuyor; böylelikle yasama yetkisi uzlaşmacı bir anlayışla kullanılıyordu. Siyasi etkiler karşısında korunmuş üyelerden oluşan Anayasa Mahkemesi kurulmuştu. 

Dahası, çevreye; tarihe; temel hak ve özgürlüklere çok daha duyarlıydı. Özelleştirme gibi düzenlemelere yer verilmemişti. Yargıçlar İktidarların, baskısından, güç ve etkisinden yasalarla korunmuşlardı. Kendilerini hükümetin bir bürokratı olarak görmüyor, üzerlerinde baskı hissetmedikleri için bağımsız kararlar verebiliyorlardı.

Numan Kurtulmuş’un, 1961 Anayasasını darbecilikle suçlamasını hayra yormak doğru olmaz.

Ülkede Laiklik ilkesini koruyacak güç bırakmadılar. Kökünü kuruttular. Ama Anayasanın İkinci Maddesinde “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” yazıyor. Fiili durum yasalara yansıtılamazsa gelecekte yol kazaları olabilir. Yeni anayasa metninde belki de laiklik ilkesi olmayacak.

Numan Kurtulmuş, 8 Ekim 2023 günü Camiler ve Din Görevlileri Haftasına katıldı ve Diyanet İşleri Başkanına yaraşır kıvamda bir konuşma yaptı. Şu sözleri dikkat çekiyordu; 

Bu milletin mayası Müslümanlıktır ve bu millet kendi mayasıyla buluşmayı bilir(….) Camilerimiz bir istikamet ayarlama merkezidir(…) Camilerimiz aynı zamanda kültür sanat merkezidir(...) Camilerimizi toplumsal hayatımızın merkezi haline getirmeye gayret edeceğiz

AKP konusunda 22 yıl eğitim aldık. Dersini çalışanlar, AKP kadrolarının “hesap verilebilirlik, şeffaflık” gibi sözcüklerinin “sorumsuzluk, zifiri karanlık, gizlilik” gibi anlamlar taşıdığını öğrendi. Dileriz muhalefet partileri de öğrenmiştir.

AKP’nin Anayasacılık oyunundan vazgeçirecek etkili yöntemler geliştirilemezse işimiz zor.