Yıllanmış bir taht kavgası: Liverpool'un dönüşü...

'Bir kulübe yakıştırmalar yaparken de ayrımlara gitmek gerçekçi olacaktır. Liverpool’un bu kadar sevilmesinin nedeni, geleneklerinde, işçi kökenlerinde aranıp çıkartılmalıdır. Geçmişe rağbet, yeniyi tespiti gölgelememelidir. Ancak her şeye rağmen, Liverpool güzeldir.'

İsmail Sarp Aykurt

Liverpool tam 30 sene sonra şampiyonluğu yeniden kazandı. Bu durumu, normal bir lig birinciliğinden çok daha fazlasını anlatan bir hikâyenin başlangıcı ya da eşsiz bir Avrupa başarısının, Premier Lig şampiyonluğu ile bütünleşen son halkası olarak görenler de var. Her şeyin ötesinde bu şampiyonluk, muhalif bir liman şehrinin yeniden meydan okuması ile ezeli rakip Manchester United’ın zamanındaki menajeri Alex Ferguson’un “Benim en büyük meydan okumam Liverpool’u tahtından etmekti” çıkışının bir Alman teknik direktör, Jürgen Klopp tarafından reddiyesini de içeriyor. Futbol açısından bakacak olursak, Liverpool’un bu takım yapısı, oynanan oyun ve anlayışla ligi ezeli rakibi United’a karşı ve aynı United’ın zamanında Liverpool’a yaptığı gibi bir tahakküm kurmaya doğru götürebileceği düşünülüyor.

This is Anfield ya da Liverpool Way Kültürü

Aslında her futbol kulübü biraz da karşıtı ile anlam kazanıyor. Derbiler, siyasi ve sınıfsal çekişmeler, bitmeyen uzlaşmazlıklar ve ardındaki çelişkiler futbolun hem tarihsel ve toplumsal bir içerik kazanmasını sağlıyor hem de futbolun insana ait bir eylem olduğunu ortaya koyuyor. Tarihsel ve toplumsal olan denildiğinde futbolda ilk akla gelenler arasında yer alıyor Liverpool.

Kuruluş dinamikleri, taraftar yapısı, siyasi bağları, köken olarak işçi sınıfına dayanması ve kulübün gelenekleri denildiğinde Liverpool'un özel bir yer tuttuğunu söylemek gerekiyor.

Özellikle kazandığı bu şampiyonlukta Jürgen Klopp karakterinin etkisi ve Liverpool’un son dönemlerde Şampiyonlar Ligi ve Süper Kupa maçlarında Türkiye ile kurduğu olumlu ilişkiler, şampiyonluğun Türkiyeli futbolseverlerde de bir heyecan yaratmasını sağladı.

Her ne kadar piyasacı futbolun tam içinde debelensek de Liverpool gibi örnekler, tarihsel kodlarıyla olan bağını kurabildiği ölçüde sempati yaratıyor.

İşçi sınıfı hareketinin tam da göbeğinde kurulmuş takımlar denildiğinde akıllara ilk Liverpool’un geliyor olması tesadüf değil. Maçlarda açılan pankartlardan, ünlü KOP tribününe değin her şeyde Liverpool ile işçi sınıfı bağlantısını kurmak mümkün. Kulüp, bir işçi sınıfı kulübü olduğunu iddia etmiyor ama kökenlerine sürekli bir vurgunun da hâkim olduğu görülebiliyor.

Örneğin, Liverpool CEO’su Peter Moore, “Biz inanılmaz bir tarihi figüre sahibiz: Bill Shankly. Kulübü kuran İskoç sosyalist. Bugün bile iş konuşurken kendimize soruyoruz. Shankly ne yapardı diye” demecini verebiliyor. Geleneklerine "bağlı" bir kulüp olarak Liverpool, İskoç sosyalist Bill Shankly’nin anlayışını yıllarca yeşil sahada uyguladı. Shankly, “Benim için sosyalizm; herkesin aynı amaç uğruna çalışması ve getirileri yine birlikte paylaşmasıdır. Futbola da hayata da böyle bakıyorum” diyerek kuruluşun şifrelerini veriyordu.

Karşıtlıklar arasında: Figürler ve bitmeyen rekabet

İngiltere’de işçi sınıfının futbol ile olan ilişkisi, Pub kültürü ve o dönemlerdeki sosyalist eğilimler futbolun ve kulüplerin içerisine sinmiş haldeydi. Sadece Liverpool’da değil, önemli sayıda İngiliz kulübü, işçi sınıfının yönlendiriciliğinde ortaya çıkmış ve futbolu kolektifleştirmişti. Liverpool, tüm bu kulüplerin en önünde yer almıştı. Gerek kazanılan başarılar, gerekse de Shankly-Paisley ikilisinin sempatikliği ile Liverpool o dönemlerde öne çıkan popülerliğiyle sosyalist futbol gerçekliğinin adeta temsilcisi haline gelmişti. “You will never walk alone” şiarı Liverpool ile özdeşleşirken, kulüp taraftarları şampiyonluklar yokken dahi, takımlarına eşlik etmeleri ve ürettikleri kültürel birikimleriyle yeni bir taraftarlık modeli yaratmıştı. Heysel faciası ya da o dönemde Thatcherizm ile ortaya çıkan kir bile, Liverpool’un popülerliğine gölge düşüremedi. Liverpool, işçi kenti olması ile sosyalizmin ideallerini birleştirdi ve bir takım yarattı. Liverpool, muhafazakar Tory’lerin sınıfa saldırısına, işçi sınıfının cevabını temsil eden bir söylem oldu.

Başa dönersek, kulüpleri kimi zaman karşıtlarıyla da anlatmak gerekiyor. Liverpool’un ezeli ve ebedi rakibi Manchester United ile girdiği hem futbol hem de kültürel rekabet İngiltere’nin en önemli mücadelelerinden biri anlamına geliyor. Yine bir işçi sınıfı takımı olarak “Newton Heath” olarak kurulan Manchester United’ın önceleri geri kalan başarılarını, Ferguson ile birlikte dengelemesi ve Liverpool’un yıllar süren sessizliği, bu derbinin önemini hiç azaltmadı.

Sovyetler Birliği’nin Kızılordusu'ndan esinlenerek adı verilen “Red Army” ile örgütlenen Manchester United taraftarları ile futbola ilham veren bir taraftar grubu olan Kop’un hikâyesi gerçekten ilginçtir. Liman işçilerinin takımı Liverpool’un Kop tribünlerine ismini veren Güney Afrika’ya savaşa giden İngiliz askerlerinin ele geçirdikleri bir tepeye “Spion Kop” ismini vermesi ile oluştuğu söylenir. Savaşa yollananlar yabancı değildir, orada olan futbolsever işçilerdir. Ölen 300 işçi askerin anısı Kop tribününde yaşatılır. 

Ancak Liverpool-Manchester rekabetinin kökeni, sanayi devriminin iki kent arasındaki gelişim pratikleridir. Ekonomik, kültürel ve sosyolojik gelişmeler ve rekabet, futbol derbisine ilham verir. Kuzeybatı derbisi, Liverpool limanından, Manchester Kanalına, oradan da iki kentin üstünlük ve deniz ticareti yarışına kadar gider. Tekstil, imalat, ticaret, sömürge ülkelerden yeni bir sömürü için gelen ve bu iki şehre yerleşen yüzlere insan bu rekabeti 19. Yüzyıla kadar götürür. Liverpoollu “scouserlar” ile Manchesterlı “mancunian” aksanları arasındaki bir rekabettir bu. Ya da İskoç Matt Busby’den Alex Ferguson’a, İskoç Bill Shankly’den Kenny Dalglish’e kadar meşakkatli bir derbi yolculuğudur. Bir nevi, İngiltere’deki İskoç derbisidir.

Liverpool’un bu şampiyonluğunun bir üstünlük göstergesi olarak kodlanabilmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Bu sadece küme düşürmeyle açıklanabilecek bir futbol derbisi değildir ve Liverpool’un Everton ile kapıştığı “Merseyside rekabetinden” çok daha radikaldir. Zaten Shankly’ye göre Liverpool’da iki takım vardır ve bunlardan biri Everton değildir. “Liverpool ile Liverpool’un yedekleri, paf takımıdır”… United ile Liverpool arasındaki çekişmeye dair son söz ise şu olmalıdır. Lenin’den benzetmeyle, “Uyuşmazlıkları giderebiliriz, çelişki kalıcıdır” ifadesinin çelişkisinde bu iki kulüp yazılıdır. Liverpoollu taraftarların sarih ifadesi ile bu çelişki pankartlara da yansır:

“We’re not racist, we only hate Mancs” (Biz ırkçı değiliz, sadece Manchesterlılardan nefret ederiz).

Liverpool yeniden mi şahlanıyor?

Liverpool’un yaptığı tarihsel çıkış, rakiplerinin buna ne ölçüde reaksiyon göstereceğine de bağlı olarak düzenlenecek. Ancak aşikâr olan şey, Liverpool’un yarattığı mit ve Jürgen Klopp’un Liverpool’da yeniden ürettiği futbol anlayışı, nev-i şahsına münhasır “Gegenpress” (Karşı pres)’ine karşı diğer takımların ne kadar karşılık vereceği ile de alakalı. Klopp’un, hegemonya karşıtlığı onu Dortmund’tan Liverpool’a sürüklemişti. Bunun Liverpool’da şampiyonluklarla cisimleşmesi ve onun iyi karakterli bir futbol insanı oluşu Liverpool’un da istediği kıvamın tutmuş olduğunu gösteriyor. Klopp ayrıca İngiltere’de şampiyonluk kazanan ilk Alman teknik adam olmayı başardı ve daha önünde 7 maç varken diğer rekorların da önünü açmış oldu. Peki, Liverpool yeni bir hegemonya yaratabilir mi? Bunu, zaman ve yeni futbol iklimi gösterecek.

Son söz yine Liverpool için…

Her ne kadar Liverpool, ABD uyruklu şirket Fenway Sports Grup’un yatırımcı olduğu bir kulüp olsa da ilgi çekiciliği hiç kaybolmamıştır. Bu, onun geleneklerinde aranmalıdır. Ama bir kulübe yakıştırmalar yaparken de ayrımlara gitmek gerçekçi olacaktır. Liverpool’un bu kadar sevilmesinin nedeni, geleneklerinde, işçi kökenlerinde aranıp çıkartılmalıdır.

Geçmişe rağbet, yeniyi tespiti gölgelememelidir.

Ancak her şeye rağmen, Liverpool güzeldir. Gashi’den alıntıyla, 1663 yılındaki bir tiyatro eserinde bulunan “Günümüzde spor demek, futbol demektir” sözünün karşılıklarından biridir, Liverpool…