Sudan ve kadınlar

Büyük bir ekonomik krizin içinde olan Sudan’da belirsizlik hakim ve halk yoksullaşmaya devam ediyor. Emperyalist ülkelerle girilen pazarlıkların ülkede yoksulluğu derinleştireceği ve bundan da en çok kadınların etkileneceği açık.

Sema Karadal

Sudan, askeri darbe ile yönetime geçen 30 yıllık El-Beşir iktidarının geçtiğimiz yıl devrilmesinin ardından bu kez de laiklik bildirgesinin imzalanması ile gündemimizde. Geçtiğimiz hafta Sudan’da askeri darbe ardından kurulan sivil hükümet ile1985’ten beri ülkede varlık gösteren Sudan Halk Kurtuluş Hareketi arasında barış antlaşması imzalandı.1

Bu antlaşma aynı zamanda ülkede şeriat rejiminin sona ermesini sağladı. Sudan anayasasının, halkın kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermesi gereken 'din ve devletin ayrılığı' ilkesine dayandırılması garanti altına alındı. Sudan Komünist Partisi, bu bildirgenin imzalanmasını halkın devrimine sahip çıkmasının bir sonucu olarak yorumluyor.

Yaklaşık 60 yıl boyunca İngiltere’nin sömürgesi olan ve 1956’da bağımsızlığını kazanan Sudan, ardından askeri darbelere ve iç savaşlara tanıklık etmiş bir ülke. Aralık 2018’de başlayan halk ayaklanmaları sonucunda 11 Nisan 2019’da El-Beşir, askeri darbe ile görevden alındı. Sudan Komünist Partisi’nin de içinde olduğu Özgürlük ve Değişim İttifakı sivil hükümet kurulana dek sokakta kalmaya devam edeceklerini duyurdular. Eylül ayında 39 ay görev yapacak olan sivil hükümet böylelikle kuruldu.

Kadınlar ayaklanmalarda ön saftaydı

Yoksulluğa ve gerici hükümetin baskılarına karşı 2018 yılında başlayan halk ayaklanmalarının ise %70’ini kadınlar oluşturuyordu.2 22 yaşındaki Alaa Salah isimli Sudanlı kadının, beyazlar içindeki geleneksel giysisiyle bir arabanın üstünden kadınlara seslendiği görüntüler ayaklanmanın simgesi haline geldi. ‘Kadının yeri evidir’ yerine ‘kadının yeri devrimdir’ diye haykıran bu genç kadın, kitleler üzerinde oldukça önemli bir etki yarattı. Kadınlar artık din adına ölmek istemediklerini haykırıyordu. 

El-Beşir’in devrildiği dönemde olduğu gibi laikliğe geçişin imzalandığı bugünlerde de, Alaa Salah’ın kadınlara seslendiği fotoğraf, “bir kadın neler yapabilir” temasıyla tüm dünyada yayılmaya devam ediyor. Kesinlikle etkileyici ve gerçek olan bu görüntüye bakarken unutulan ise bunun tek başına bir kadının başarısı olmadığı. Sudan’ın tarihinde sınıf mücadeleleri ve kadınların ön saflarda olduğu direnişler hep var. Hem bağımsızlık mücadelesinde hem de sonrasındaki askeri darbelere karşı halk ayaklanmalarında, Sudanlı komünistlerin rolü büyük.3 Bugünün boyun eğmeyen kadınları, geçmişin mirasını taşıyor içlerinde. 

Kadınların sokağa çıkmasında, ülkede İslami yasaların uygulayıcısı olan gerici El-Beşir iktidarının otuz yıl boyunca en çok kadınları hedef almasının etkisi tartışılmaz. Kadınların çoğunun sosyal güvencesinin olmadığı Sudan’da, kadınların boşanması hoş karşılanmıyor ve boşanan kadınlara aileleri bakıyor. Onlar da kabul etmezse kadınlar başının çaresine bakıyor. Evlilik içi tecavüz suç sayılmıyor, bir erkek dört kadınla evlenebiliyor. Başlık parası nedeniyle evlenemeyen pek çok genç var. Sudan’da kız çocukları 10 yaşında evlendirilebiliyor. Yakın zamana kadar kadınlar, pantolon giydiği için bile kırbaçla cezalandırılıyordu. 

Kadın sünnetinin devam etmesinden korkuluyor

Sudan aynı zamanda, kadın dış genital organının tıbbi olmayan gerekçelerle kısmi ya da tamamen alınması anlamına gelen kadın sünnetinin en yaygın olduğu ülkelerden biri. Kadın sünneti sonucunda kadınlar; idrar yolu enfeksiyonları, rahim enfeksiyonları, böbrek enfeksiyonları, kistler, üreme sorunları ve cinsel ilişki sırasında ağrı gibi pek çok sorun ile baş etmek zorunda kalıyorlar.  Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Sudan’da 15-49 yaş arası kadınların %88’i sünnet edilmiş durumda.4

Kadın örgütleri, El-Beşir döneminde pek çok kez kadın sünnetinin yasaklanmasına yönelik girişimlerde bulunmuş ancak sonuç alamamışlardı. 22 Nisan 2020’da sivil hükümet, bir sağlık kuruluşunda veya başka bir yerde kadın sünneti gerçekleştiren herkesin üç yıl hapis ve para cezası ile cezalandırılmasını yürürlüğe soktu. Ancak Sudanlı kadınlar, ülkede büyük bir tabu olan kadın sünnetinin, yer altında uygulanmaya devam etmesinden korktuklarını belirtiyor.5 

Sudanlı kadınlar endişelerinin sürmesinde haklılar. Büyük bir ekonomik krizin içinde olan Sudan’da belirsizlik hakim ve halk yoksullaşmaya devam ediyor. Emperyalist ülkelerle girilen pazarlıkların ülkede yoksulluğu derinleştireceği ve bundan da en çok kadınların etkileneceği açık. Şeriatın ortadan kalkması ile nefes alacak olan kadınları, kapitalizmin doğasında olan sömürü, eşitsizlik ve adaletsizlik bekliyor. 

Sudanlı devrimciler tüm bu gerçekliğin farkında olarak, eşit ve adil bir ülke kurana dek mücadeleye devam etmekte kararlılar. Sudan Komünist Partisi (SKP), devrimin önüne koyulacak tüm engellerle mücadelede eşit ve adil bir ülke kurulana kadar halkın önünü aydınlatma sözü verdi. Şeriatın karşısına laikliğin dikildiği direniş daha da ileriye taşınacaktır.

İlgili Haber