Sudan'da son durum ne?

Sudan'da El Beşir’in devrilmesinden sonra verilen mücadale tüm hızıyla sürüyor. Mevcut hükümet bir yandan emperyalist merkezlerle ve sermayeyle adım atma çabasında olsa da halk mücadelede kararlı.

Haber Merkezi

Sudan’da 2018 Aralık ayında başlayan eylemler 3 ay içinde 30 yıllık El Beşir hükümetinin yıkılmasını sağlamıştı. Devrimden hemen sonra Sudan halkı devrimini boğmaya çalışan her ihtimalin karşısında durdu. Öyle ki darbeyi yapan El Beşir’in Savunma Bakanı Ahmed bin Avf’ın derhal istifası ve yönetimin sivil muhalefete verilmesi için “Özgürlük ve Değişim platformu” çağrısı ile halk sokaklardan çekilmemişti. Halkın yükselen öfkesi karşısında Avf, istifa ederek Sudan Askeri Geçiş Konseyi başkanlığına Orgeneral Abdulfettah El-Burhan’ın getirildiğini açıklamıştı. El- Burhan başkanlığındaki Askeri Geçiş Konseyi ile Özgürlük ve Değişim Platformu sivil bir ekonomist olan Abdullah Hamdok başkanlığında sivil bir geçiş hükümeti kuruldu. Sudan halkı sivil bir hükümet kurulana kadar devrimine sahip çıkmış olsa da Sudan hükümetinin yumuşak iniş planları ve ABD ile Suudi Arabistan ilişkilerinde kendini yeniden konumlandırma çabasından hiç vazgeçmedi.

Barış var peki ekmek...

Abdullah Hamdok hükümeti ile 1985’ten beri ülkede varlık gösteren Sudan Halk Kurtuluş Hareketi – Kuzey (SPLM-N)  arasında barış antlaşması imzalandı. Antlaşma barış antlaşması olmanın ötesinde rejim belirleyici güce sahip. Söz konusu anlaşma hükümetin iç savaşa son verme amacıyla silahlı gruplarla barış anlaşması yapmak için geçtiğimiz ay somutlaşan girişiminin ardından yapıldı. SPLM-N örgütünün içindeki farklı fraksiyonlar laik sistemi garanti altına almayan bir barış anlaşmasını imzalamayı reddetmiş ve görüşmelere 2 hafta ara verilmişti. Bu gelişme sonrasında geçtiğimiz hafta  Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da laiklik ilkesini benimseyen bir bildirge Hamdok hükümeti ile SPLM-N arasında imzalandı. Deklarasyona göre Sudan'ın tüm vatandaşlarının haklarının güvence altına alındığı demokratik bir ülke haline gelmesi için anayasa, halkın kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermesi gereken 'din ve devletin ayrılığı' ilkesine dayanmalıdır. Aralık devriminde büyük rolü olan Meslekler Birliği ve Sudan Komünist Partisi deklarasyonu halkın devrimine sahip çıkmasının, hiçbir yumuşak iniş planına izin vermemesinin başarısı olarak yorumladı. Sudan halkı El-Beşir’in yıkılmasının hemen ardından Mısır’da olduğu gibi devrimini eski rejim güçlerinin eline teslim etmemek konusundaki inadını korudu. Sokak dinamiğini geçtiğimiz iki yıl içinde belli boyutlarda korumayı başardı. En son temmuz ayında ülke içindeki silahlı güçlerle barışın ve güvenliğin sağlanması ve sokak eylemleri sırasında işlenen cinayetlerin yargılanması talebi ile sokak eylemleri yeniden başlamıştı. 

Sudan hükümeti için yumuşak iniş planını uygulamak kolay olmayacaksa da devrim sonrası süreç halkın çıkarlarına uygun ilerlemiyor. Hükümet barış için laiklik bildirisini imzalamak ve Yemen’deki askerlerinin ülkeye dönüşünü sağlamak gibi adımlarla güven sağlayan manevralar yapmış olsa da halkın yoksullaşmasını engelleyecek adımlar atmıyor. Aksine emperyalist bloklara ülkedeki sermayelerini güvence altında alacağı açılımlar yapma çabası devam ediyor.

Hamdok hükümeti El Beşir döneminde ciddi gerginlikler yaşadığı emperyalizm ile yeniden bağ kurma ihtimallerini değerlendiriyor. ABD  Sudan’da terör örgütlerini destekleyen ülkelere uygulanan ambargoyu kaldırdı ve İsrail ile Sudan ilişkilerinin normalleşmesinde etkili rol oynayacağını açıkladı. Ardından Sudan hiçbir diplomatik ilişkisi bulunmayan İsrail’e hava sahasını açtı.

Hamdok’un ülke ekonomisini düzeltmek için 10 milyar dolara ihtiyacı olduğunu açıkladıktan sonra Suudi Arabistan’nın devreye girmesi bölgedeki egemenlik mücadelesinde Sudan’ı eksenlerine dahil etme çabalarının bir başlangıcı olarak yorumlanabilir.  El Beşir’in ülkeyi Çin sermayesine açması ile yapılan petrol çıkarma ve işletmeye dair bir dizi anlaşmaya rağmen Çin, ABD ile ilişkilerin normalleşmesine dair sesizliğini koruyor. Bunlarla birlikte Almanya, AB, BM’nin ortak katılımı ve Türkiye’den Mevlüt Çavuşoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen Sudan Ortaklık Konferansı ile ülkeye 1,8 milyar dolar bağış taahhüdü çıkması gösteriyor ki hükümetin krizden çıkmaya dair planları emperyalist odaklarla ilerlemekte.

Öte yandan ülkede ekonomik kriz tüm yıkıcılığı ile devam ediyor. Salgın halkta yeni bir yoksullaşma dalgası başlattı. Sudanlı ekonomistlere göre 5 bine yakın evin yıkılmasına ve 70 binden fazla evin zarar görmesine neden olan sel felaketi ve salgın ile birlikte ülke ekonomisi büyük bir çıkmazın içinde ve halk hızla yoksullaşmakta.

Devrimden sonra yönetimin askerler tarafından kolayca sivil hükümete bırakılmasının arkasında ağır ekonomik krizle muhalefetin desteğini alan sivil hükümeti yalnız bırakmak ve yönetememe durumunda meşruluk yüklenerek yeniden sahneye çıkma ümidinin yattığı ihtimali Sudan halkının eski rejim kalıntılarından kurtulmak konusundaki inadına rağmen hala varlığını koruyor. Müslüman Kardeşler örgütü ülkede yasaklanmış olsa da darbeci askerler arasında El-Beşir dönemi kadroları varlığını koruyor. 

Komünistler: Yolunuzu aydınlatmaya devam edeceğiz 

Laiklik deklarasyonunun imzalanmasını halkın devrim sonrası yumuşak iniş planlarının uygulanmasına izin vermemesinin sonucunda kazanılan bir zafer olarak yorumlayan Sudan Komünist Partisi (SKP)  devrimin devamı için mücadeleyi devam ettirme çağrısı yaptı. SKP yaptığı açıklamada “Devrimin önüne koyulacak tüm engellerle mücadelede eşit ve adil bir ülke kurulana kadar halkın önünü aydınlatma sözü veriyoruz” dedi.