Sağlık emekçileri: Bu düzen insanları köleleştirilmek üzerine kurulu

Genel Sağlık-İş Sendikası, 'Bu düzenin insanların köleleştirilmesi üzerine kurgulandığını fark etmenin zamanı geldi de geçiyor bile!' açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi

Genel Sağlık-İş Sendikası İzmir Şubesi, 14 Mart öncesi yaptığı açıklamada sağlık emekçilerinin yaşadığı hak kayıplarına işaret etti, içinde bulunulan düzenin insanları köleleştirdiğine işaret etti.

"14 Mart’ı buruk bir şekilde ve hayal kırıklığı içinde karşılıyoruz" diyen sağlık emekçileri, açıklamada yaşadıklarını şöyle özetledi:

Biraz rakamlarla konuşmak gerekirse, yakın zamanda Genel Sağlık-İş Sendikası genel merkezimizin yaptığı anket çalışmasına göre, Sağlık çalışanlarının;
- % 72.8'i (3/4’'ü) yaşamlarını sürdürmeye yetecek geliri olmadığı için borçlu olduğu
- % 66'sı gündelik ihtiyaçlarını karşılamak için ihtiyaç kredisi aldığı- Kredi kartı borcunun ancak asgari ödeme tutarını yatırabildiği, faiz sarmalına düşenlerin oranının % 26 olduğu ve
- % 15.2'sinin asgari geçimini sağlayabilmek için ek iş yapmakta olduğu tespit edilmiştir.

Soruyoruz!

Sağlık sadece fiziken değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal yönden tam olarak iyilik hali olmak anlamına gelirken, ek iş yapmak durumunda kalanların, sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olduğunu yani sağlıklı olduğunu söylemek mümkün müdür?

Buraya kadar verdiğimiz rakamlar bugünü yansıtmakta.
Biraz geçmişe, Ulusal Bağımsızlık Mücadelesinden hemen sonraki yokluk yılları ile kıyasladığımızda, durumun vahameti ortaya çıkmaktadır.

Kamu çalışanlarının bugünkü alım gücü, savaştan yeni çıkmış olduğumuz dönemdeki alım gücünün 1/3’ü kadar bile değil, keza 55 – 60 yıl öncesine göre 1/21’ne gerilemiş durumda.

Peki ne oldu da biz bu kadar yoksullaştık? Sadece sağlık çalışanları değil toplumun ücretli çalışan tümkesimlerinin bu denli, fakirleşmesinin sebebi ne? Bir başka deyişle 60 yıl önce evimize götürdüğümüz 21 ekmeğin 20’sini kim ya da kimler ve nasıl elimizden aldılar?

Bu fakirleşmenin, emeğin değersizleştirilmesinin asıl nedeni ve sorumlularının;
- Halkımıza dayattığı, kapitalizm , liberalizm, neo-liberalizm gibi üretim ve emek yerine, karşılıksız para basma, döviz, faiz vb... kağıt - kalem oyunları ile sermayeyi önceleyen küresel sermaye elitleri ve onların etrafında yuvalananlar ve
-Bu dayatmalara karşın, ulus devlet modelini ayakta tutmak yerine, bireysel veya seçkin zümrelerin çıkarları uğruna, bu duruma sessiz kalan işbirlikçileri olduğunu...
- Bu düzenin insanların köleleştirilmesi üzerine kurgulandığını fark etmenin zamanı geldi de geçiyor bile!

Sağlıkta özelleştirme politikaları nedeniyle, bir avuç seçkine sağlanan rantın yanı sıra, doğrudan / dolaylı olarak yurt dışına aktarılan kaynaklar nedeniyle, ülkenin mali havuzunda yeni gedikler açılmaktadır.

Piyasacı anlayışın çözüm olarak sunduğu sağlıkta performans sistemi ise, sağlık çalışanları arasındaki ücret dengesizliğini gün geçtikçe artırıp, çalışma barışını bozmaktadır. Oysa ki asıl çözüm sağlıkta özelleştirme ve tedavi edici sağlık hizmeti anlayışı yerine kamucu ve koruyucu sağlık hizmetlerine dönülmesidir.

Bir takım teşvik ve telkinlerle kamucu sağlık anlayışını ve koruyucu sağlık hizmetlerini iktidar terkederken, işler hale getiren ülkelerin, salgın döneminde başarılı olduklarını hep beraber gördük.

Sağlıkta şiddet yasası mevcut haliyle içerik ve uygulama açısından yetersizdir. Hemen şimdi gerçek bir sağlıkta şiddet yasasına ve uygulanmasına ihtiyaç vardır.

Sağlık çalışanlarının az önce ifade ettiğimiz, toplumun tümünü ilgilendiren konular dışında, bir talebi de; çalışma barışını bozan en önemli etmenlerden birisi olan, performans sisteminin derhal terk edilmesi, emekliliğe yansıyacak şekilde, insan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmelerine imkân verecek düzeyde, adil ve yeterli bir ücret - tek maaş uygulamasına geçilmesidir.