Aşılama ve ASM’ler: Bir hekim anlatıyor

Birinci basamak sağlık hizmetinde sağlık ocaklarının yerini alan ASM'lerde aşılama nasıl gidiyor, sorunlar neler? Hekim Ebru Basa ile konuştuk.

soL - Sağlık

Aile Sağlığı Merkezleri, salgının başından beri salgın yönetiminin oldukça sorunlu alanlarından. Bu merkezlerde çalışanların sağlığının hiçe sayıldığı da oldu, gereken donanım ve malzeme sağlanmadan salgın cephesine sürüldükleri de.

Son dönemde ASM’ler aşılama çalışmalarının parçası olarak gündemde. Yine hazırlıksız biçimde bindirilen yükler, vatandaşla sağlıkçının karşı karşıya getirildiği plansızlıklar vs. Haliyle aile hekimleri çok şikayetçi bu meselede. Bu şikayetlerin sorunun çözülmesi yönünde talepkar olmak, inisiyatif almak, çözüm için mücadele etmek anlamına geldiği örnekler az değil.

Aşılamanın ASM’ler cephesini bir ASM hekimiyle görüştük, tartıştık. Ebru Basa aşılamanın başlamasından bu yana yaşananları, sistemdeki sorunları ve hekimlerin, sağlık çalışanlarının tavrını anlattı.

Bu konuda ilk konuşmamızda, sorunların büyüklüğüne işaret etmiş ama hekimlerin yapması gereken şeyler olduğunu, örneğin ASM hekimlerinin aşılama çalışmasının dışında kalmak gibi bir taleplerinin hiçbir koşulda olamayacağını söylemiştiniz. Siz ne yapıyorsunuz?

Yani açıkçası ben de bu bağışıklama işinde biraz fazladan bir gayretkeşlik mi sergiliyorum, inisiyatif kullanayım derken aslında işgüzarlık mı yapıyorum diye düşünmüyor değilim ama istesem de başka türlü davranamıyorum çünkü fıtratım böyle, fıtratım, acemiliğimi Hacettepe Üniversitesi araştırma bölgesinde sosyalizasyon zamanında kurulmuş bir sağlık ocağında,  başucunda  Nusret Fişek hocamızın resmi duran bir hekimin öğrencisi olarak geçirdiğim için böyle, kimsenin ayağımıza gelmesini beklemeden her yıl ev halkı tespit çalışması için yalnızca Özdamla, Demiröz, Akçakent, Harran, Fetih sitelerinin değil Ergazi köyündeki gecekonduların da kapısını çaldığımız, kolera salgını sırasında Bahçekapı mahallesinden Erler’e kadar İstanbul Yolunun iki yanında mühürlemek üzere kuyu aradığımız, ev ev gezip tetrasiklin tableti dağıttığımız için böyle. 

Müjgan Karaçalı, Türkan Azmi Köksoy, Ergazi İlköğretim Okulu ve Batıkent Eğitim Araştırma ve Uygulama Okulunun bütün birinci ve sekizinci sınıflarını okullara giderek aşıladığımız, çocukluk çağı izlemlerini okullara giderek yapmış olduğumuz için böyle. 

Geçmişte elektronik olanaklarımız son derece sınırlıydı, dijital platformları kullanabilmek şöyle dursun bilgisayarımız bile yoktu, kağıt-kürek işimiz çoktu, nüfusu tasnif etmek için bugünkü gibi bir dosyalama sistemi değil üzerinde sitelerin isminin yazdığı çekmecelere yerleştirilmiş aile zarfları içindeki kişisel bilgi kartlarını kullanıyorduk. Bilgisayarımız yokken de bu yokluk bizi yıl ortası nüfusu, bebek ölüm hızını, kaba doğum hızını hesaplamaktan ve hiçbir yazılım desteği olmaksızın elle nüfus piramidi çizmekten alıkoyamamıştı örneğin. Yanlış anlaşılmasın, kendi yağımızla kavrulmaktan zevk aldığımı söylemek için yazmıyorum bunları ama o olanaksızlık içinde dahi nüfus tabanlı bölgesel bir sağlık hizmetinin istendiği takdirde kolektif biçimde sunulabildiğini hatırlatmak için yazıyorum. 

Gelelim bugüne, üretici güçlerin gelişkinliği sayesinde yeni bilgi işlem teknolojilerinin ürünü kullanışlı yazılımlara sahibiz (ücreti mukabilinde tabii ki), bu sayede nüfusumuzu yaş aralıklarına, cinsiyetlerine, bağışıklanma durumlarına, aldıkları tanılara göre kesitsel olarak seçebiliyoruz, aylık randevu cetvelleri oluşturarak çalışabilmemiz bağlı nüfusumuzun gereksinimlerini daha kolay ve konforlu bir zeminde yürütüebilmemizi mümkün kılıyor. Kullandığımız yazılımların mobil uygulamaları da geliştirildiği için  uzakta olsak bile koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin bu veritabanı üzerinden yürütülmesi ve denetlenmesi  olanak dahilinde. 

Geçmişte sağlık ocaklarında elektrik kesildiğinde jeneratör, güç kaynağı vb. olmadığı için aşıları soğuk zincir kırılmadan başka ocaklara taşırdık şimdi aile sağlığı merkezlerinde jeneratör zorunlu, ısı ihlalleri Aşı Takip Sistemi üzerinden hem bizlere ve hem de Sağlık Bakanlığına bildiriliyor, bu erken uyarı sistemi sayesinde ısı ihlaline müdahale edilebilmesi ve soğuk zincirin korunması da geçmişe oranla kolaylaşmış durumda. 

Bu karşılaştırmadan ne çıkıyor peki? Yani örneğin ASM’lerde çalışan hekimler için artık işlerinin çok kolaylaştığını, fazla da şikayet etmeden aşılamada kendilerinden beklenenleri yerine getirmeleri gerektiği mi?

Bağışıklama birinci basamağın asli görevi, koruyucu ve önleyici hekimliğin ayrılmaz bir parçası. Yaygın, etkin ve hızlı bir bağışıklama neredeyse bir yılı bulacak olan Covid 19 pandemisinin yavaşlatılması ve durdurulması için alınan ve alınmayan diğer önlemlerin yanında mutlak bir gereksinim. Aşılar Türkiye’ye geldiği andan itibaren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kameraların karşısında yaptığı matematik hesabını kaç kez yaptığımı; “şu kadar ASM’de ve bu kadar hastanedeki şu kadar aşı merkezinde her gün şu kadar kişiyi aşılarsak toplumsal bağışıklık düzeyini de şu zamanda yakalarız” cümlesini kafamda kaç kez evirip çevirdiğimi hatırlamıyorum gerçekten. Olağan bir hizmet sunabilmek için, sevinçte ve tasada çekinmeden bir araya gelebilmek için, pandeminin çürütülmemizin bahanesi olmaktan çıkması, kararan yüreklerimizin yeniden ısınabilmesi için o kutlu gün geldiğinde nüfusuma kayıtlı sağlıkçıların ve 85 yaş üstü bireylerin listesini çoktan çıkartmış, tamamını aşılamanın başladığından haberdar etmiş, randevularını almış olmalıydım. 

Bu şekilde sorun çözülmüş oldu mu? Ya da şöyle, en azından sizin payınıza düşen kısmında çözüm sağlamak için bu yaptıklarınız yeterli oldu mu?

Keşke spor salonları, kültür ve kongre merkezleri, okullar  ve hatta stadyumlar da aşı merkezi olabilseydi, biyogüvenlik analizleri tamamlanmış aşıların tamamının hızla kullanılması da mümkün olabilirdi böylelikle. 

Bu organizasyonu mümkün kılacak siyasi iradeyi tek başıma göstermem olanak dahilinde olmadığı için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ben de. Listelerimi oluşturdum, olağan koşullarda randevulu çalışmadığım için yekten çıkıp gelenlerle randevu çakışsa da bir aşı ünitemiz olduğu için sıkıntı doğmadı, ama ben her hastam adına kendim randevu aldım ve her birine mesaj attım,  kimi arkadaşlarımız MHRS'den (Merkezi Hekim Randevu sistemi) randevu oluşturmadıkları için sağlık müdürlüğü beşer dakikada bir randevu oluşturunca cetveller doldu,  makul ve sürdürülebilir bağışıklama için 15 dakikada bir oluşturulan randevu cetveline müdürlük tarafından müdahale edilince işler karıştı, akıllı telefonu olmayan, olsa da mesajlarını takip edemeyen, yakınlarının desteğinden mahrum 65 yaş üstü kişiler sağdan soldan duyup ASM'lere randevusuz gelince de hepten karışıklık oldu.  ASM'lerin fiziksel koşulları denk değil, dar mekanlarda aşılama enfeksiyon riskini artırıyor, her birimin aile sağlığı çalışanı yok, her birimin kayıtlı nüfusundaki yaş dağılımı da denk değil, aile hekimleri birinci basamaktaki diğer işleri de birlikte yürütmeye çalışırken kendileri kaçınılmaz biçimde dezorganize olabiliyorlar. Aile hekimliği bilgi sistemine entegre edilmediği için akıllı telefonumuza indirdiğimiz ve aile sağlığı çalışanlarını da tanımlayarak kullandığımız Aşıla uygulaması sık sık çöküyor, bu yüzden kimi yan yollara başvurmak durumunda kaldığımız da oldu, kayıt oluşturmaksızın aşı yapılmayacağı dayatmasını ıslak imzalı onam alarak aştık, program elektronik onam olmaksızın ikinci doz aşı randevusuna izin vermediği ve bu yüzden aşılama çok yavaşladığı için kimi zaman aşıyı yapıp hastayı yolladıktan sonra kendi telefonlarımıza gelen kısa mesajları girerek randevu aldık ve akabinde hastalarımızı bilgilendirdik.

Evet belki fazla gayretkeş ve işgüzar bulunabilirim ama bu sayede şu ana kadar tek fire vermeksizin nüfusumu aşılayabildim, tümüyle kamusal, eşit, erişilebilir bölge tabanlı bir sağlık hizmeti örgütlenmesini  kuvveden fiile geçireceğimiz günlere bir adım daha yaklaşabilmemiz için de başka türlü davranamazdım. 

Burada sorgulanması gereken hastanelerdeki aşı merkezleri ve ASM'ler dışında örneğin boş duran okullar ya da spor salonlarının neden aşılamada kullanılmadığı çünkü madem aşı var, bitene kadar organize olup diğer yaş ve meslek gruplarına da geçilebilir. Gerekirse oralarda da haftasonu seve seve çalışırım.