Patronlar daha fazlasını istiyor: Algı yönetimi yetmez

‘Sadece algı yönetimi ile ekonomik başarı olamaz’ diyen TÜSİAD Başkanı Kaslowski, ‘piyasayla barışılması, ülkeye tekrar yabancı sermayenin çekilmesi gerekiyor’ diye konuştu. Kaslowski gelinen noktada 'iş dünyası'yla yeniden değerlendirme yapılmasını isteyerek 'hâlâ belli noktalarda desteklere ihtiyaç var' dedi.

Haber Merkezi

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Dünya gazetesine verdiği mülakatta “Negatif reel faiz politikasına son verilmesi ve piyasayla barışılması, ülkeye tekrar yabancı sermayenin çekilmesi gerekiyor” dedi.

Ekonomide algıyı yönetiminin “güven sağlamak için” önemli olduğunu söyleyen Kaslowski “Algılar eninde sonunda gerçeklerle örtüşmek zorunda. Dolayısıyla sadece algı yönetimi ile ekonomik başarı olamaz. Öte yandan ekonomide yapılanların net ve güven verici bir şekilde anlatılabilmesi politikaların başarısı için gerekli” diye konuştu.

‘Hâlâ desteklere ihtiyaç var’

Sanayicinin gözünden acil ve öncelikli gündemlerin neler olduğuna yönelik soruya ise Kaslowski “Geldiğimiz noktada iş dünyasıyla yeniden bir değerlendirme yapılmalı. Ekonomiye genel olarak likidite verilmeye devam edilemez ama hâlâ belli noktalarda desteklere ihtiyaç var. Önce bunlar tespit edilmeli. Artık ihtiyaç duyulmayan piyasa ekonomisine aykırı düzenlemeler kaldırılmalı” diye konuştu.

Esnek ve uzaktan çalışma için mevzuat talebi

Salgınla beraber “dijital dünyaya geçiş”in hızlandığını söyleyen TÜSİAD Başkanı bu işgücüne uyumlu mevzuata ihtiyaç olduğunu savundu. Kaslowski “Bu yetkinliklere sahip işgücüne büyük ihtiyaç var ve iş dünyası bu alanda eğitimlere daha fazla ağırlık vermeye başladı. Bu işgücüne uygun çalışma koşullarına uyumlu mevzuata ihtiyaç var. Sadece iş dünyasının değil devletlerin de bu uyum sürecini hızlı ve etkin yürütmesi gerekiyor” dedi.

'Son çeyrekte yavaşlama bekliyoruz'

“Sanayide toparlanma oldukça güçlü” diyen Kaslowski, iç talepteki artışı piyasaya fazlaca ve düşük faizle verilen kredilerin sürüklediğini belirterek “Şimdi yükselen faizlerle iç talebin biraz daha yataya doğru geçeceği bir döneme giriyoruz. Son çeyrekte ekonomideki toparlanmanın yavaşlamasını bekliyoruz. Önümüzdeki yıl ise zorlu geçecek çünkü kredi aracı bu yıl fazlasıyla kullanıldı” dedi.

TÜSİAD Başkanı kurdaki artışa ilişkin ise “Krizle mücadelede hep günü kurtarmaya odaklandık, uzun vadeli istikrarı tehlikeye attık. Artık insanlarda kur yeniden artacak algısı yerleşti” dedi ve bu konuda da “öngörülebilir politikalar” uygulanırsa “güveni ve piyasada denge”nin sağlanacağını kaydetti.

'Kura müdahaleden vazgeçilmesini olumlu buluyoruz'

Faizlerin yükselişinin nerede duracağının kestirilemediğini ifade eden Kaslowski “Ama genel olarak kuru sabit tutmak için yapılan müdahaleden vazgeçilmesini olumlu buluyoruz. Bundan sonra da müdahaleler umarız en aza iner” dedi.
“Düşük kur ihracat patlaması yaratmıyor” diyen Kaslowski “Son salgın da çok net gösterdi ki ucuz olmanız da artık tedarik zincirlerinde yer almanız için yeterli değil. Bu eski düşüncelerden kurtulmak yeni dünyaya uyum sağlamak lazım” diye konuştu.

Kaslowski dış politikada da “bazı stratejileri yeniden değerlendirme ihtiyacı” olduğunu savunarak “Yeni dönemde dünya ile nasıl entegre olacağız? Avrupa değişiyor, AB Yeşil Mutabakatı bütün ihracat ve finansman süreçlerimizi etkileyecek. Tüm bunlar için bir yol haritası hazırlanması dış ilişkiler, çevre, enerji ve ekonomi politikalarının eşgüdümlü yönetilmesi gerekiyor” dedi.

Doğu Akdeniz'de 'yumuşak güç' stratejisi

Doğu Akdeniz’deki gerilime ilişkin ise TÜSİAD Başkanı “Diplomatik, jeopolitik, ekonomik ve kültürel alandaki yumuşak gücümüzü ön plana koyan bir strateji sorunun çözülmesine katkı verecektir. Gerek AB’nin gerek Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin sorunların kaynağını doğru tespit edip bunlara yönelik diplomatik ve hukuk ilkeleri çerçevesinde çözüm üretmesi büyük önem taşımakta. Aynı süreçte Türkiye’nin müzakere gücünü kuvvetlendirecek bir diğer unsurun ise demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda hareket etmek olduğunu unutmamalıyız. Dış politikanın iç politika dinamiklerinden olumlu etkilenebileceği en kritik unsur bu olacaktır” dedi.

Dış borcun hâlâ çok yüksek olduğunu söyleyen Kaslowski “Türkiye ekonomisi son üç yıldır büyüyemiyor. Büyüme temposu çok düştü. Dolayısıyla sürekli borç ödüyoruz. Son iki yıldır reel kesimde önemli oranda yaklaşık 60 milyar dolarlık açık pozisyon kapatıldı” dedi ve “İktisat bilimi ile uyumlu politikalar yapmalıyız. Rezervlerimizdeki erimenin durdurulması lazım. Yoksa temerrüt riskine ilişkin algı çok olumsuz etkilenir. CDS’lerdeki yükseliş de bunu yansıtıyor” diye konuştu.

“AB-Türkiye ekonomik ortaklığının geliştirilmesi için önümüzde yeni bir fırsat var” diyen Kaslowski “Türkiye kural temelli bir düzeni, demokrasiyi, hukuk devletini, ifade özgürlüğünü, dış politikada diplomasiyi önceleyen bir tutum ile içinden geçtiğimiz bu yıkıcı süreci yapıcı bir sürece dönüştürebilir” dedi.