Onlar, afetin başarılı yönetilmesini değil, inşaatçılara yüz milyarlarca lira boca edilmesini sağlayacağını umdukları OHAL ortamını tercih ettiler.

Olağanüstü hal ilan etmek gerekmezdi...

7269 sayılı Afet Yasası, acil müdahale sürecini yönetmek konusunda 2935 sayılı Olağanüstü Hal Yasasına göre çok daha elverişli araçlar sunuyor. Depreme uğrayan 11 ilde OHAL yerine Afet Bölgesi ilan edilseydi, 7269 sayılı Yasanın kuralları, ödün vermeden eksiksiz uygulansaydı, süreç çok daha başarılı yönetilebilirdi. 

Ama onlar, afetin başarılı yönetilmesini değil, inşaatçılara yüz milyarlarca lira boca edilmesini sağlayacağını umdukları OHAL ortamını tercih ettiler.

Afet Yasasının çeşitli maddeleriyle vali ve kaymakamlara olağanüstü yetkiler, görevler ve sorumluluklar veriliyor. Afet ve acil durumu yönetmek için gereken her türlü önlemin alınmasından; gereken yerlere harcama yapılmasına değin sürecin her aşamasında vali ve kaymakamların sorumlulukları tanımlanmış. AFAD Merkezlerini kurmak ve çalıştırmak sorumluluğu bile valilerin yükümlülüğünde.

Başarısızlık denildiğinde akıllara hemen Kızılay ile AFAD geliyor. OHAL değil de afet bölgesi ilan edilseydi vali ve kaymakamların, daha doğrusu Merkezi yönetimin, ücretsiz barınma; sağlık; beslenme gibi konulardaki sorumluluklarını ve beceriksizliklerini de sorguluyor olacaktık.

Vali ve kaymakamlara 7269 sayılı Yasanın 6’ncı maddesiyle şu görevler veriliyor:

18-65 yaş aralığındaki bütün erkeklere görev vermeye; bedeli ücreti, kirası sonradan ödenmek üzere canlı, cansız, resmi ve özel her türlü taşıt araçlarına ve gerekli makine, alât ve edevatına el koymaya ve hiçbir kayda ve merasime tabi olmaksızın tedavi, kurtarma, yedirme, giydirme ve barındırma gibi işlerle bu gibi işlerin gerektirdiği acil satınalmaları ve kiralamayı yapmaya, Devlete, mahalli idarelere, evkafa, İktisadi Devlet Teşekkülleri ile bunlara bağlı kurumlara ilişkin her türlü taşınmaz malları, yetmemesi halinde de diğer tüzel kişiler ile gerçek kişilere ait bina ve müştemilatı ile bahçe ve arsa gibi araziyi geçici olarak işgale yetkilidir. 

Bu madde gereğince yapılacak harcamalar ve ödemeler borçlandırmaya tabi tutulmaz.

Maddenin son fıkrasındaki şu kurala özellikle dikkat edelim;

Kendilerinden yardım istenilen afet bölgesi civarındaki vali ve kaymakamlar yukarıdaki fıkralarda yazılı yetkilerini kullanarak bütün imkan ve vasıtalarla yardıma mecburdurlar.

Enkazlar kaldırılamadı. İnsanlar günlerce göçük altında kaldılar; ezilerek-donarak öldüler. Vinçler on binlerce lira verilmezse çalışmıyor. Çevrede çok sayıda boş bina duruyor ve çadıra bile ulaşılamıyor. Sağlık-beslenme sorunlarıyla ilgilenen kimse yok ortalıkta. Hijyen sağlanamıyor, uzmanlar salgın hastalıkların kapıda olduğuna dikkat çekmeye çalışıyor.

Acil durum süreci yönetilmek istenseydi bu sorunların giderilmesine öncelik verilirdi. Ülkeyi yöneten kadroların umurunda değil: çadır isteyenlere deprem konutlarını bir yıl içinde bitireceğiz diyorlar.

Depremi, müteahhitlere ballı iş olanakları sunmak amacıyla kullanmaya kararlı oldukları görülüyor. Şubat ayında yayımladıkları 126 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararıyla deprem konutları yapmak adına Ormanları ve Meraları yapılaşmaya açmışlardı. 12 Mart günü yayımlanan 136 sayılı CBK ile Cumhurbaşkanına işyerleri ile sanayi konutlarının yapılacağı bölgeleri seçme ve imar yetkisi tanımladılar. İmar planları ilan, askı, itiraz gibi süreçlerden geçirilmeyecek.

Çok fazla aceleleri olduğu anlaşılıyor. Gün sektirmek istemiyorlar. CBK’nın İkinci Maddesinde özetle; sanayi alanı olabilecek yerler…ilgili kurumların görüşü alınarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarınca tespit edilir…Cumhurbaşkanı kararıyla sanayi alanı olarak belirlenir deniliyor. Ama hemen ardından, ilgili kurumlar üç gün içinde görüş vermemişlerse olumlu görüş vermiş sayılır deniliyor. Üç günden gecikmenin ötesine tahammülleri yok. İlgili kurumlar denildiğinde ne anlamamız gerektiğini bilemiyoruz. Büyük bir olasılıkla aralarında koruma kurulları, orman-çevre alanlarında görevli kurum ve kuruluşlar vardır.

Deprem felakete yol açacakmış. Kapitalizmin umurunda mı?