Emekçilere, sınıfsallıklarını ve örgütlü mücadeleyi unutturup, uzlaşmacılık ve ihbarcılık yaptıracak kadar adi bir korku ve sindirme kurumunun varlığı devam edecek. Kapitalizmin birçok yasası gibi güvenlik soruşturmasını da, karşısında dimdik durarak çöpe atmak şart. Hukukuyla oynayarak ondan kurtulmamız olanaksız.  

Güvenlik soruşturmasının çöpe atılacağı 1 Mayıslara

Anayasa Mahkemesi kimi hükümleri hakkında peş peşe iptal kararları verdiği için değil;

Emekçiler ve hatta aileleri üzerinde silindir gibi dolaşıp onları korku ve baskı altında tuttuğu, siyasal iktidara fırsatçılık yaratarak ayrımcılık kozu verdiği, keyfi olarak ve partileştirme aracı olarak kullanıldığı için… 

Aynı nedenlerin kamu özel ortaklıklarına, özel bankalara, diğer özel hizmet kuruluşlarına, girişimcilere ve sonunda sermayenin hemen her alanına yağ lekeleri gibi yayıldığı için…

Toplumsal ilişkileri ve çalışma yaşamını etkilerken iktidar ittifakı dışındaki siyaseti, siyasi faaliyet hakkını baskı altında tuttuğu, özellikle genç emekçileri örgütlenmeden uzaklaştırıp yalnızlığa ittiği için…

Güvenlik soruşturması çöpe atılmalı.

Konuyu, ilk Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı üzerine 2019 sonlarında “Güvenlik soruşturması garabeti: İptal kararı yetecek mi?” başlığıyla anlatmış, güvenlik soruşturmasının kontrol edilemez hale geldiğini ve Devlet Memurları Kanunundaki “güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” sözcüklerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesinin yetmeyeceğini yazmıştık.

Aslında Anayasaya aykırı bulunan güvenlik soruşturması değil, kanunilik ilkesine aykırılıktı. “Biraz usturuplu yeni bir kanun çıkarılmasına engel yok” diyordu AYM.

Ayrıca 4045 sayılı “Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine İlişkin Kanun” yürürlükteydi. Bu Kanun ve uygulama yönetmeliği, yeterli açıklığı, çerçeve ve ölçütü taşımıyordu.

Özetle, güvenlik soruşturması denilen şeyin “hukuku güvenliksiz”di.  

Şimdi bu Kanunla ilgili bir iptal kararı verdi AYM. Ama 19.2.2020 tarihli kararla Anayasaya aykırı bulunan yine güvenlik soruşturması değil, bu Kanuna 2018 yılında eklenen bir fıkra.

İptal edilen fıkraya göre, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler soruşturma ve araştırma kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, tutulan kayıtlara ulaşmaya ve mahkeme kararlarını almaya yetkiliydi.

AYM, “soruşturma için her yol geçerli, her yere istenildiği gibi dalınır” diyen bu hükmün, güvenlik soruşturması yapmakla görevli birimler tarafından bu kapsamda kişilerin kişisel veri niteliğindeki özel, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınmasına, Cumhuriyet savcılığı, yargıç veya mahkeme kararlarının tutulduğu kayıtlara ulaşılmasına ve bu kayıtların kullanılmasına olanak tanınması nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sınırlama getirdiğini belirtti. 

İptal gerekçesini, sınırlamaya yönelik yasal bir düzenlemenin şeklen var olmasının yeterli olmayacağı, yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerektiğine dayandırdı.   

Yine özetle, güvenlik soruşturmasının kaldırılması değil, hukuksal güvencesizliğin hizaya getirilmesi istendi.

Ödül-ceza yöntemiyle ve ayrımcılık yapılarak satın alınan iş gücünün aynı yöntemle ve keyfice seçilerek devlete ve patronlara sunulması -tıpkı emekçilere yönelik diğer baskı ve saldırılar gibi- devam edecek.

Emekçilere, sınıfsallıklarını ve örgütlü mücadeleyi unutturup, uzlaşmacılık ve ihbarcılık yaptıracak kadar adi bir korku ve sindirme kurumunun varlığı devam edecek.

Kapitalizmin birçok yasası gibi güvenlik soruşturmasını da, karşısında dimdik durarak çöpe atmak şart. Hukukuyla oynayarak ondan kurtulmamız olanaksız.  

Yarın, sokağa çıkma yasağının bile engelleyemeyeceği bayramımızı coşkuyla kutlarken yırtılıp atılacakların planlamasıyla birlikte iktidar olarak yapılacakların planlamasıyla da dolu olacağız tüm işçilerle emekçilerle…  

Sömürünün sona ereceği, karanlığın güçlerinin kaybedeceği aydınlık bir ülke için en güçlü silahımız örgütlülük. Öyle düzen içinde herhangi bir partide değil, işçi sınıfının öncü partisinde örgütlülük…

Bu düzene “boyun eğme”yenlere “omuz ver”erek emeğin alın terinin ve insanlığın sözünün geçeceği sağlıklı güzel günlere ve

1 Mayıslara…