'Mehmet Şimşek’e -yalandan da olsa- bir başarı daha tattırmak zorundalar. Bu iş emperyalizmin kurumlarından biri olan FATF aracılığıyla yapılacağı için zor değil.'

Gri listeden çıkmak

Türkiye, Ekim/2021’de yeniden FATF’ın gri listesine alındı. FATF, “Financial Action Task Force” (Finansal Eylem Görev Gücü) adlı bir örgüt. 1989 yılında G7 ülkelerinin öncülüğünde kuruldu. Türkiye, 1991 yılında üye olmuştu. 2011 yılında gri listeye alınmış, 2014 yılında Mehmet Şimşek’in bakanlığı döneminde yapılan düzenlemeler sayesinde listeden çıkarılmıştı.

Örgüt, küresel finans sisteminin suçlardan arındırılması amacıyla uluslararası standartlar ve politikalar geliştiriyor, ülkeleri uymaya çağırıyor. İlgi alanında, kara para aklanması; yasa dışı ticaret; terörizmin finansmanı gibi suçlar var. Bugüne değin 40 tavsiye kararı geliştirmiş. Dünya genelinde 200’den çok ülke, uyacağına söz vermiş.

Verdikleri sözlerin gereklerini yerine getirmeyen ülkeler “yüksek risk altında” kabul ediliyor ve gri listeye alınıyor.

Örgütün bir de kara listesi var. Yükümlülük üslenmeyi kabul etmeyen İran, Kuzey Kore, Myanmar gibi ülkeler kara listede izleniyor.

FATF Başkanı, Türkiye’nin gri listeye alındığının duyurulduğu toplantıda şu gerekçeleri sıralamıştı: Birleşmiş Milletler'in terörist olarak tanımladığı El Kaide ve IŞİD gibi gruplarla bağlantılı para transferleri yeterince izlenmemektedir. Kara para aklanmasını engellemede eksikler vardır. Türkiye, suç şebekeleri ve yolsuzluklarla mücadelede adımlar atıldığını göstermeli; bankacılık, altın ve değerli taşlar ile emlak sektöründe yabancıya satışlar gibi yüksek riskli alanlarda düzenlemeler yapmalıdır.

Ne var ki, önerilen koşulların gerçekleştirilebileceği iklim, Türkiye’de yok. Kara paralar, artık süreklilik kazandırılmış olan Varlık Barışı adlı yasal düzenlemelerle aklanıyor. Dış ekonomik ilişkiler, “net hata ve noksan” olarak kodlanan, kaynağı belirsiz paralarla finanse ediliyor.

Ekonomik ve sosyal ortam, patronların işine geliyor ama gri listede olmaktan hoşlanmıyorlar. Yabancı yatırımcının ilgisi azalıyor; dış ticaret olumsuz etkileniyor; Dünya Bankası'nın da aralarında olduğu uluslararası finans kuruluşları kredi vermekte isteksiz davranıyor. En önemli yaşam kaynakları olan paraya ulaşamıyorlar.

Mehmet Şimşek’ten, gri liste sorununu çözmesi bekleniyor. Daha önce başarmıştı. 2014 yılında edindiği deneyimleri ve uluslararası alanda kazandığı itibar işe yarayabilir.

Başaracağının işaretleri görünmeye başladı. Batı emperyalizmi, Türkiye’yi yaban ellere bırakmak istemiyor. Mehmet Şimşek’e -yalandan da olsa- bir başarı daha tattırmak zorundalar. Bu iş emperyalizmin kurumlarından biri olan FAFT aracılığıyla yapılacağı için zor değil. Üstelik inandırıcılık dozu yüksek.

Bakın 20 Temmuz tarihli FATF Türkiye Değerlendirme Raporunda neler yazıyor: kara para aklamanın önlenmesi ve terörizmin finansmanıyla mücadelede olumlu adımlar atıldığının görülmesi üzerine 6 konu başlığına olumlu not verildiği belirtiliyor. Vakıfların da aralarında olduğu kâr amacı gütmeyen kuruluşlar üzerindeki kontrol mekanizmalarına ilişkin FATF’nin tavsiye kararlarındaki “kısmen uyumlu” sözcükleri, “büyük ölçüde uyumlu” ya yükseltildi. Siyasi Nüfuz Sahibi Kişiler (PEPs) ve finansal kurumların düzenlenmesi ve denetlenmesi konu başlıklarındaki önerilerin tümüyle karşılandığı belirtildi.

Şaka gibi değil mi?

Ülke kayıt dışılıktan yıkılıyor. Ödemeler dengesi istatistiklerinde kaynağı belirsiz paraların yazıldığı “net hata ve noksan” hesabı rekorlar tazeliyor. Cari açık 2022 yılında kaynağı belirsiz 25 milyar 353 milyon dolar girişiyle kapatıldı. Net hata ve noksan hesabına 2006-2022 arasında kaynağı bilinmeyen 85 milyar 185 milyon dolar giriş; 47 milyar 760 milyon dolar çıkış işlendi.

Bu gerçekleri kimse önemsiz sayamaz. Mehmet Şimşek direksiyona geçti diye düzelmesi de beklenemez.

İçeriği olmayan, boş beklentilerle avutuluyoruz…