Devlet üniversitelerinin mütevelli heyetler eliyle yönetilmesi, piyasaya olduğu kadar, tarikatlara da daha fazla alan açılmasına yol açacaktır.

Devlet üniversitelerini mütevelli heyetler yönetecek

Merkezi yönetim bütçelerinin hazırlık süreci, Orta Vadeli Programların (OVP) yayımlanmasıyla başlar. Programlar, gelecek üç yıla ilişkin, makro politikaların; ilkelerin; hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklüklerin; bütçe dengesinin; borçlanma durumunun ve bunlara ilişkin tahmin ve öngörüler ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içerir. Bu nedenle temel politika dokümanı olarak kabul edilir.

Türkiye’de plan, program, bütçe gibi gelecek perspektifli dokümanların, hiçbir koşulda tutturulamadığını, başlangıçta belirlenenin iki katına yaklaşan oranlarda saptığını biliyoruz. Makroekonomik hedefler ile politikalar da güven vermez. Bu belgelerde ya gerçek amaçlar söylenmez ya da söylenenler yapılmaz.

Böyle olsa da plan - program adı verilen belgeleri dikkatle okumalı, Ülkeyi yöneten kadroların gelecek hedeflerini sezmeye çalışmalıyız. Doğru değerlendirmeler yapabildiğimiz ölçüde, önlem alabilmek için zaman kazanırız.

Eylül/2023 ayında yayımlanan 2024-2026 dönemini kapsayan Program hedeflerinin arasında Devlet üniversitelerinde mütevelli heyet uygulamasının yaygınlaştırılması hedefine yer verilmiş. Bu, üniversiteler için dönüm noktası sayılabilecek önemli bir tedbir olarak görülmeli. 

Programın 20. Sayfasında yer alan 21 sayılı tedbirde şöyle yazıyor; “Üniversitelerin yönetişimi geliştirilecek, bu kapsamda, yerelde mütevelli heyet veya istişari mahiyette mekanizmalar oluşturularak üniversite-özel sektör-yerel yönetim-STK işbirliği güçlendirilecektir.

Bu tedbir, üniversitelerin, üniversite-özel sektör işbirliği adı altında piyasaya; STK’larla işbirliği adı altında tarikatlara açılmasının hedeflendiğini gösteriyor. Yönetişim sözcüğü de bilindiği üzere kamuya değil, piyasaya ait bir kavram.

Vakıf Üniversitelerini, kurucu vakıfların mütevelli heyetleri yönetir. Kurucuların, yasalarla çizilmiş sınırlar içinde kalarak, denetlenebilir bir ortamda yönetme yetkisi kullanmalarını doğal karşılayabiliriz. Ama Devlet üniversitelerini yönetme yetkilerinin, bakan; bakan yardımcısı unvanı taşıyanların seçip atayacağı mütevelli heyet adı verilen ekiplere bırakılması yadırganmalıdır.

AKP, 2014 yılından beri Üniversitelerin geniş yetkilerle donatılmış mütevelli heyetler eliyle yönetilmesi için adımlar atıyor. Meclis Başkanlığına 11.6.2014 günü sunduğu Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı yasa tasarısında, mütevellilerin yetkilerine ilişkin düzenlemeler vardı. Ancak zamanın ruhuna uygun görülmemiş olacak ki, tasarının Mecliste görüşülmesi sırasında metninden çıkarıldı ve 6569 sayılı Yasada yer almadı.

İki Devlet Üniversitesi 2015 yılından beri “Sağlık Bilimleri” ve “Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji” adlı iki üniversite mütevelli heyetler eliyle yönetiliyor. 2015 yılında 2809 sayılı Üniversiteler Örgüt Yasasına eklenen iki maddeyle kuruldular. 

Sağlık Bilimleri Üniversitesi mütevelli heyetine verilen yetkiler, olağanüstüydü. Üniversitenin stratejik planını ve bütçe teklifini onaylamak; gerçek ve özel hukuk tüzel kişileriyle işbirliği yapılmasına, ortak projeler yürütülmesine karar vermek, gibi önemli yetkilerle donatılmıştı.

Devlet üniversitesinin yönetiminin mütevelli heyete bırakılmasının üniversite özerkliğine aykırı olduğu; üyelerinin çoğunun Sağlık Bakanınca seçileceği, üniversitenin Sağlık Bakanlığına bağlanması etkisi yapacağı gerekçeleriyle Anayasa Mahkemesine başvuruldu. 

Anayasa Mahkemesi, mütevelli heyet uygulamasını üniversite özerkliğine aykırı bulmadı. Resmi Gazetenin 9 Aralık 2016 günlü nüshasında yayımlanan 2.11.2016 günlü 2016/172 sayılı kararında yazılı gerekçe özetle şöyleydi; “üniversiteleri kimin yöneteceğine karar verme yetkisi meclisin ve Yasa koyucu iradesini bu yönde göstermiştir” 

Mütevelli heyetin yetkilerinin çok geniş tutulmasını ise Üniversite özerkliğine aykırı buldu. Bütçeyi onaylamak, karar vermek yetkilerini içeren düzenlemelerini iptal etti. Mecliste, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini karşılamak amacıyla küçük değişiklikler yapıldı. Yeni yasada; “onaylamak” yetkisi “görüş bildirmek”,  ”karar vermek” yetkisi “katkı vermek” sözcükleriyle değiştirildi. 

Mütevelli Heyet eliyle yönetilen iki devlet üniversitesi, bildiğimiz üniversitelerden değil. Tanınan olanaklar çok fazla. Sağlık Bilimleri Üniversitesi belirli bir bölgede eğitim vermiyor; İzmir, Trabzon, Bursa gibi illerde fakülteleri var. Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ise adından da anlaşılacağı üzere, ulusal sınırlar dışında da eğitim veriyor. 

Mütevelli uygulamaları yaygınlaştırıldıkça yeni ihtiyaçlar, yeni biçim arayışlarına girişilmesi kaçınılmaz ve durdurulamaz olacaktır. 

Devlet üniversitelerinin mütevelli heyetler eliyle yönetilmesi, piyasaya olduğu kadar, tarikatlara da daha fazla alan açılmasına yol açacaktır. Toplum için yaşamsal önem taşıyan bu konuyu Yasama, yürütme ve yargıya emanet edemeyiz. Parlamentoya sığınmış, kendini polemiklerle ifade etmeye çalışan düzen muhalefetine de güvenemeyiz.