Seçim arifesindeyiz, çıkardıkları Yasayla kendilerine sundukları fırsatlardan yararlanmak isteyeceklerini düşünebiliriz.

Afet gerekçesiyle kurulan fon ve ötesi...

Dün (21.3.3023) Resmi Gazetede 7441 sayılı “Afet Yeniden İmar Fonu Kurulması Hakkında Kanun” yayımlandı. Yasa, AKP’li kadrolara Devleti dilediğince soyabilme ortamı sunuyor. Kullanırlar mı bilinmez; vicdanlarına kalmış bir şey. Seçim arifesindeyiz, çıkardıkları Yasayla kendilerine sundukları fırsatlardan yararlanmak isteyeceklerini düşünebiliriz.

Yasanın kurgusu şöyle: Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı, tüzel kişiliğe sahip, 6 Bakanın yönetim kurulu üyesi olduğu bir fon kuruluyor. Görevi, yurtiçinde- yurtdışında sermaye ve para piyasalarından borç-kredi-bağış adı altında paralar bulup; afet bölgesi ilan edilen alanlarda imar-altyapı-üstyapı çalışmalarında iş verilen yüklenicilere ödenmek üzere “ilgili kurum ve kuruluşlara” aktarmak.

Çok para bulunabilmesi için hiçbir şey esirgenmemiş. Fonun gelir kaynakları arasında Merkezi Yönetim Bütçesinden ödenek ayrılması bile var. Şu garipliğe bakın: Bütçeden ödenek ayırıp fon kuruyorlar. Gariplikler bununla bitse keşke: Yurt içi ve dışındaki kurum ve kuruluşlara, yasalarınızdaki kısıtlara takılmaksızın dilediğiniz kadar para verebilirsiniz deniyor. Yasak tanımazlığı, Yurt içinde uygulatmak kolay. Yasa çıkarırsınız SPK ve BDDK sessiz kalır; kamu Bankaları ve el altında tutulan sermaye piyasası araçları devreye sokulur, herhangi bir sorun yaşanmaz. Ama yasak tanımazlığın, bulundukları ülkelerin hukukuna bağlı olarak iş yapan yurt dışındaki şirketlere nasıl ve ne tür yöntemlerle yaygınlaştırmayı düşündüklerini kestirmek kolay değil… Bir bildikleri vardır deyip geçelim.

Kurulan Fonun ne tür bir örgüt olduğu anlaşılmıyor. Yasada “tüzel kişilik” olduğu yazılı. TBMM’ndeki görüşmelerde özel mi kamu tüzel kişisi mi? diye soruldu. Yasa teklifinde ilk imza sahibi olan ve Komisyonda savunmakla görevli Cemal Öztürk, dehşet verici bir yanıt verdi. Kamu tüzel kişisidir diye yazmayı düşünmüşler ama sonradan şu gerekçeyle vazgeçmişler; “…hibe verecek özellikte sivil toplum kuruluşları bağımsız bir kuruluş istiyor…

Aynı titizliği denetim konusunda da göstermişler. Yasanın 6’ncı maddesinde; “Fon, bağımsız denetim standartlarına uygun olarak denetlenir” yazıyor. Oysa yasa teklifinin gerekçesinde Sayıştay’ın denetleyeceği belirtiliyor. Çelişkinin nedeni soruldu. Sayıştayca denetleneceğini gizlemek istedikleri anlaşılıyor. Yanıt şöyle; “bu fon Sayıştay tarafından denetlenecektir. ‘off the record’ olmayacak ama kayıtlara geçecek, şu kadarını söyleyim, dünyadaki birçok vakıflar, sivil toplum kuruluşları, NGO’lar yardım ettikleri zaman muhatap olarak devletlerden ziyade ayrı, bağımsız bir fon, bir kurum görmek isterler…

Ne günlere kaldık! Dış piyasalardan Devlet kimliğiyle borç bulamayacak düzeye getirilmişiz. Ülkeyi yönetenler, Devlet adına para aradıklarını gizlemek gereği duyuyor.

Komisyon ve Meclis Genel Kurulunda ısrarla şu sorular soruldu ve hiçbirine yanıt alınamadı. Hangi sermaye ve para piyasalarından para isteyeceksiniz? Fonda ne kadar para toplayacaksınız? Televizyonda yaptığınız şovlarla toplanan 115 milyar lirayı neden Fon’a aktarmıyorsunuz? Toplanan paraları yönetim kurulu üyeleri olan bakanlar hangi ilkeler ve öncelikler doğrultusunda “ilgili kurumlara” dağıtacaklar? İlgili kurum ve kuruluşların adları neden yasa maddelerinde belirtilmiyor?

Deprem yaralarını sarmak; kentsel dönüşümleri gerçekleştirmek için 100 milyar doların üzerinde bedel ödeneceği anlaşılıyor. Bu bedel, sermayeye sunulan yeni fırsatlar anlamına geliyor.

Meclis muhalefetinden hiçbir beklentimiz olmamalı. Yasa tekliflerinin bir cümlesini bile değiştirme güçleri yok. Bırakın değiştirmeyi, Komisyon raporlarını okumak fırsatı bile bulamıyorlar. Teklifin, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sırasında, Bayındırlık Komisyonundaki 13 sayfa uzunluğundaki muhalefet şerhlerini okumak için bileşime iki saat ara verilmesi istekleri reddedildi. Komisyon Başkanı, az sonra yemek arası vereceğiz; o zaman okursunuz diye karşılık verdi.

Ülke, dış piyasalarda hızla itibar yitiriyor. Bunu, AKP’nin telaşından açıkça görebiliyoruz. Giderayak neler yapabileceklerini kestirebilmek olanaksız. Ülkeyi, onlarca yıl sürecek boyunduruklar altına sokabilirler.