Yunanistan Müzisyenler Sendikası Başkanı Vasilis Paraskevopoulos ile söyleşi

Yunanistan Müzisyenler Sendikası Başkanı Vasilis Paraskevopoulos ile ülke müzisyenlerinin salgın sürecindeki durumunu ve sendikal mücadelesini konuştuk.

Haber Merkezi

Yunistan'da müzisyenler arasında yaygın bir örgütlülüğü bulunan Yunanistan Müzisyenler Sendikası Başkanı Vasilis Paraskevopoulos ile Yunanlı müzisyenlerin yaşadığımız salgın sürecindeki durumunu, güncel ve tarihsel bağlamda Yunanistan Müzisyenler Sendikası'nı ve Yunanistan'da müzik alanında son derece köklü bir geleneği olan bu sendikal mücadeleyi konuştuk. 

Röportaj isteğimizi olumlu yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz. Öncelikle sendikanızdan biraz bahseder misiniz? Müzisyenler Sendikası ne zaman kuruldu ve ne gibi süreçlerden geçti bugüne kadar?

Sendikamız 1913’te kuruldu ve ilk tüzüğü 1915’te oluşturuldu. Yunanistan’ın bu en eski Sanatçılar Sendikası, Atina Konservatuarı Senfoni Orkestrası’nda çalan müzisyenler tarafından kuruldu. Atina Konservatuarı Orkestrası daha sonra ülkemizdeki üç devlet orkestrasından biri haline geldi ve Atina Devlet Orkestrası adını aldı. Sendikanın ilk talebi, müzisyenlerin de kamu emeklilik sistemine dâhil edilmesiydi. Sendikamız, bugüne kadar ülkemizin tarihinde yer alan kritik dönemlerde önemli sorumluluklar üstlendi. Bu kritik dönemlerde eylemleri halkın mücadelesiyle buluştu. Örneğin Nazi işgali sırasında müzisyenlerin verdiği mücadele semboliktir. Ülkemizin modern siyasi tarihinin bütün önemli dönüm noktalarında, örneğin cunta zamanında; işçilerin, 2009’daki büyük kapitalist krizini takip eden eylemlerinde; işçi düşmanı politikalara karşı yaygın bir şekilde verdiği büyük mücadelelerde… Bütün bu kritik dönemeçlerde sendikamız halkın çoğunluğunun kavgasına ortak oldu. Sendikamızın kesintisiz yüz yıldan uzun süredir devam eden varlığı, ona duyulan nesnel ihtiyacın ve bugün daha da gerekli olduğunun kanıtı niteliğinde. 

Bir bütün olarak PAME’ye ve sendikanıza baktığımızda net bir sınıf merkezliliğin varlığını görüyoruz. İşçi sınıfının sendikal hak arama mücadelesinde sendikanızda yer alan bu örgütlü gücün etkisi nedir ve genel siyasi gündeme müdahalede böylesine örgütlü bir sendikal gücün önemi nedir sizce?

Sendikamız, haklarımızı gasp edecek politikalara karşılık verebilmek için güncel siyaseti yakından takip etmektedir. 2015’te SYRIZA’nın Avrupa Birliği yanlısı politikalarına ve “insani bir kapitalizm” fikrine karşı gereken karşılığı bu sayede verebilmiştik. Hükümet değişikliğinin işçilerin koşullarını da değiştireceği iddiasıyla  işçi sınıfını silahsızlandırmayı ve iş yerlerinde mücadeleyi bitirmeyi hedefleyen sloganlar türemişti. SYRIZA tarafından yaratılan bu illüzyonlar hızla açığa çıktı ve bizim buradaki tavrımız sayesinde işçiler bunu açık şekilde gördü. İşçiler tuzağa düşmek ve hayal kırıklığına uğramak yerine güncel ihtiyaçlarımız için verdiğimiz mücadeleye yakınlaştılar. Bugün sendikal hareketimiz ve yaygın örgütlülüğümüz sayesinde hükümete baskı yapabiliyor ve onları manevra yapmaya zorlayabiliyoruz. Müzisyenler, sendikamızda, ülkemizdeki işçi sınıfının bir parçası olarak PAME’de bir araya geliyor. Sınıf sendikacılığı, dayanışma ve sınıf hareketinin ortak amaçları bizim sendikamıza güç veriyor. PAME’nin 1 Mayıs eylemi bunun tipik bir örneğidir.  Bu bizim hemen sonrasında yaptığımız gibi militan bir şekilde ilerleyebilmemiz için büyük bir dayanak oldu. Bugün ihtiyacımız olan, sendikaların sınıfsal bir hatta, işveren ve burjuvalarla kavga halinde kitleselleşmesidir. İş yerlerinde ön saflarda işçileri cesaretlendirecek, dayanışmayı güçlendirecek talepkar ve militan sendikacılara ihtiyacımız var. 

Yunanistan'daki müzik sektörünün bir bütün olarak fotoğrafını çekecek olursak bize neler söyleyebilirsiniz? Nasıl koşullarda çalışıyor Yunanistan'da müzisyenler? Sosyal güvence, işsizlik ve sağlık güvencesinden yararlanma bakımından durumu nedir buradaki müzisyenlerin?

Kültür Bakanlığı’na göre ülkemizde sanat sektöründe faaliyet gösteren 43,000 şirket bulunuyor ve bunların büyük bir çoğunluğu küçük ve orta ölçekli. En büyükleri Onassis ve Niarchos adlı şirketler. Bunlar önemli Yunan armatörleri tarafından kurulmuş olan vakıflar. Müzisyenlerin çalışma alanları, işverene bağlı olarak büyük değişkenlik gösteriyor. Devlet ve belediye topluluklarında sabit iş koşullarında çalışan müzisyenler de var, kayıtdışı ve güvencesiz çalışanlar da. Freelance çalışanlar arasında işsizlik çok yaygın ve bunların çoğu hayatta kalabilmek için geceklüplerinde, stüdyolarda müzisyenlik ve ücretli öğretmenlik gibi çok çeşitli işlerde çalışıyorlar. Pek çoğu ise müzik dışında ikinci bir iş yapmak zorunda. 2011’den bu yana işverenlerin Toplu İş Sözleşmesi yapma zorunluluğu da ortadan kaldırıldığı için işverenler, işçileri istedikleri süre boyunca, diledikleri saat kadar ve istedikleri miktarda ücretle çalıştırabilme özgürlüğüne sahipler.

Türkiye'de de pek çok farklı kategoride çalışan müzisyen bulunuyor. Devlete ya da özel sektöre bağlı çeşitli orkestra ve topluluklarda çalışan müzisyenler; piyasaya ürün ya da hizmet üreten müzisyenlerin kurduğu küçük şirketler; ve bir de geçimini günlük iş ve organizasyonlardan sağlayan ve kurumsal hiçbir bağı olmayan çok sayıda müzisyen... Bu son kategoride bulunan müzisyenler, hiçbir sosyal güvenceye sahip değiller. Günlük olarak çalıştıkları işlerde sigortasız ve kayıt dışı istihdam ediliyorlar. Devletin kayıtlarında bu müzisyenlerin tamamı birer "işsiz" olarak görünüyor. Aslında bu müzisyenler, devlet tarafından "müzisyen" olarak da tanınmıyorlar. İşveren ise bu tabloda hiçbir yükümlülük ve sorumluluğun altına girmiyor. Bu tabloyu bu kadar kötü yapan en önemli şeyse, bu müzisyenlerin tamamının örgütsüz oluşu. Türkiye'de bu müzisyenlerin haklarını koruyacak tek bir sendika bulunmuyor ne yazık ki. Yunanisan'daki müzisyenlerin çalışma koşullarına bu açıdan bakıldığında durum nedir, biraz özetler misiniz bunu bize? Sendikanız, sektörün farklı kategorilerinde çalışan bu müzisyenlerin tamamına yönelik çalışmalar yürütebiliyor mu? 

Müzisyenlerin bu çalışma koşulları onların sendikalı olmalarını da zorlaştırıyor. Hakları olmadan çalışmak ve pek çoğunun yaptığı gibi işten işe koşturmak örgütlenmelerine engel oluyor. Sendika olarak zor zamanlardaki sağlam duruşumuz, küçük ya da büyük gündemlere müdahalelerimiz prestijimizi artırmış durumda. Bu, henüz üye olmaya karar vermemiş meslektaşlarımız için de geçerli. Mücadele etmek isteyen tüm müzisyenlere, hakları olmadan çalışmak zorunda olan meslektaşlarımız da dahil, sendikamızın kapısı açık. Geçmişte sendikanın, ünlü müzisyenlerin özel bir kulübü olup sadece onların haklarını savunmayı amaçlayan ve zayıf olanları görmezden gelen bir biçime dönüştürülmesi düşüncesine de şiddetle karşı çıktık. Sendikamızın sınıf merkezliliği ve işçi hareketinin gerilediği dönemlerde bile militan işçileri saflarımızda birleştirebilme yeteneğimiz, gelecek için büyük bir miras. Benzer şekilde bugün de sendikamız, işvereninin keyfiliğine katlanmayı reddeden ve emeğinin karşılığını almak isteyen bütün işçilerin en büyük destekçisidir.

Halen yaşadığımız Covid-19 salgınının Türkiye'deki müzisyenler üzerinde büyük bir yıkıcı etkisi oldu. Yunanistan'da bu sürecin müzisyenlere olan yansıması nasıl oldu? Geçtiğimiz 21 Mayıs'ta bu kapsamda büyük bir eylem gerçekleştirdiniz. Bu eylem neyi amaçlıyordu ve bu eylemin kazanımları/ sonuçları neler oldu?

Yunanistan’da Covid-19 salgını, müzisyenler için büyük bir yıkım oldu. Çoğu son ödemesini şubat ayında aldı ve bir sonrakini 2021’de alacak. Çoğu müzisyen pandemiden önce, zor zamanlar için herhangi bir birikimleri olmaksızın hayatını güçlükle sürdürüyordu. Çoğu işçi, hükümetin verdiği ödeneklerden faydalanamıyordu. Önümüzdeki dönem meslektaşlarımızı, faturalar ödenmediği için yaşanan kesintiler ve evden çıkarmalar gibi çok ciddi sorunlar bekliyor. Sendikamız, karantinanın en başından beri elinden geldiğince önemli adımlar attı. Bu durumdan istifade eden ve işçilerin ücretlerinin üstüne yatan işverenlerden ödemedikleri ücretleri talep ettik. Hepimizin hayatta kalabilmesini sağlamak için taleplerimizi en başından belirledik. İsteklerimizi destekleyen binlerce imza topladık. Sağlık çalışanlarının mücadelesini destekledik. Ülkemizde tanınan sanatçıların katılımıyla videolar çektik. Hükümetin sendikal mücadeleye karantina uygulanmasını dayatma girişimlerine karşı çıkarak PAME’nin büyük 1 Mayıs eylemine katıldık. 7 Mayıs’ta diğer sanatçı dernekleriyle birlikte, 4,000 sanatçının katıldığı ülkemizdeki en büyük sanatçı toplantısını organize ettik. 21 Mayıs’ta Atina’da 800 müzisyenin katıldığı orijinal bir müzikal protesto eylemi örgütledik. Amacımız, taleplerimizi diğer işçilerin ezilmesini önemsiz görüyormuşuz gibi yansıtmaya çalışan hükümetin bu propagandasına karşılık vermekti. Bu nedenle protestomuz sesimizi halkın sesiyle birleştirmeyi amaçlıyordu. Bu sayede sendikamız yüzlerce meslektaşımızı kendine çekmeyi başardı. Ülkede yeni sendikal alanların yaratılmasına olanak sağlamış oldu.

Son olarak Türkiyeli müzisyenlere iletmek istediğiniz bir notunuz var mı?

Türk halkına ve Türkiye’deki sanat emekçilerine umut ve dayanışma mesajımızı iletiyoruz. Bu süreçte ülkemizdeki pek çok müzisyen ve sanatçı şu gerçeği daha iyi anlamış oldu: Mücadelemiz ancak kitlesel olduğu müddetçe ve doğru düşmanı hedef aldığımızda amacına ulaşacaktır. Daha önce, Türkiye’den de sanatçıların katıldığı ortak bazı etkinliklere ön ayak olmuştuk. Onların dayanışmasını kabul ettik ve Yunan sanatçıların, Türkiye halkı ve sanatçılarının mücadelesiyle dayanışmasını ifade ettik. Örneğin geçtiğimiz 21 Mayıs’ta Türkiyeli müzisyenlerin bizim mücadelemizle dayanışmalarını ifade etmek için gönderdikleri video meslektaşlarımızdan büyük ilgi gördü. İçinden geçtiğimiz bu süreç gösteriyor ki, bu bizim kuşağımızın gördüğü ve belki de insanlık tarihindeki en derin kapitalist kriz olacak. Bu şartlarda bize düşen görev daha da kritikleşiyor. İşçi sınıfı bir daha krizin faturasını ödememeli. Bu yolda onları mücadeleye ne kadar katacağımız hayati önem taşıyor. Ülkemizde gitgide daha çok sanatçı artık anlıyor ki, sanat üretmek için bundan kâr sağlayacak birinin varlığına ihtiyaç yok. Aksine sanatımız, toplumun büyük bir kesiminin gereksinimleriyle örtüşmelidir. Biz Ege’nin iki yanındaki halkların bu yolda pek çok adım atacağından umutluyuz.


NOT: Yapıcılar Orkestra, 21 Mayıs 2020 tarihinde PAME’ye bağlı Yunanistan Müzisyenler Sendikası’nın çağrısıyla Atina’da gerçekleşen eyleme, gönderdikleri şarkıyla destek vermişti