Vahşi kapitalizmin ortasında: Karantina günlerinde opera dinlemek - 2

Opera dinlemek isteyenler için seçilmiş besteci ve operaları ile ilgili bilgileri paylaştığımız dizinin ikinci bölümünü yine internet üzerinde bulunabilecek örnek yorum bağlantılarıyla soL okurlarına ve dinleyicilerine sunuyoruz.

Beril Azizoğlu

Opera dinlemek isteyenler için düzenlediğim aşağıdaki besteci ve operaları ile ilgili bilgiler, 1998'de yayınlanan ve operayı tarihsel bir çizgide ele alan bir radyo programımın metinlerinden derlenmiştir. Operaları dinlemek için verilen link sadece örnek amaçlıdır. Dileyen, internet ortamında, o günün ulaşılması mümkün olmayan koşullarından daha fazla bilgi ve birden çok yorum bulabilecektir.

Jean Philipe Rameau ve Hippolyte et Aricie 

17. Yüzyıl Fransa'sında hem bir armoni kuramcısı olan hem de tiyatro, bale ve kilise için besteler yapan ve çok sayıda çalgı eseri veren Jean Philipe Rameau, Fransız operalarının ilk dram bestecisi olarak bilinir. Operalarında ritmin gerektirdiği vurgulara önem vermiş, librettoların müzik eşliğinde hitabet açısından okunuşuna özen göstermiş ancak Jean Baptiste Lully’den (ilk bölüme bakabilirsiniz) farklı olarak, ezgilerini İtalyan tarzında yazmaya çalışmıştır. Rameau’nun sahne, orkestra ve çalgı müziğine getirdiği yenilikler bunlarla da kalmamıştır. O, dramatik dehasıyla, reçitatif ve aryaları gereksiz süslemelerden kurtarmıştır. Perde aralarındaki boşluğu doldurmak, izleyiciyi oyalamak için yazılan danslı, şarkılı bir tür olan intermezzoları oyuna katkısı olan birer öge haline getirmiştir. Müzik tarihinde ilk gerçek orkestralama ustası olarak bilinen Rameau, küçük flütlerin ve fagotun kullanımını da geliştirmiştir. 

Fransız müziğinin en büyük bestecilerinden biri sayılan Rameau’nun 1733 yılında yazdığı Hippolyte ve  Aricie operası zamanında ateşli tartışmalara yol açmıştır. Yazarın armoni gariplikleri, orkestranın fazla ağır basan katkısı kınanmıştır. Bir doktrinci ve kuramları aşırı bir ataklıkla müziğe aktarmaya çalışan bir devrimci olarak tanınan Rameau'nun yapıtları yine de büyük başarılar kazanmıştır. Ölümünden 15 yıl sonra eserleri repertuvardan çıkarılmasına karşın bestecinin kuramsal müzik anlayışı, modern müzik eğitiminde her çeşit yapıta temel olabilecek ilkeleri taşır. Öyle ki; bir kuramcı, bir müzik geometricisi olarak şiirsel bir dehaya sahip olduğu çağının bestecileri tarafından itiraf edilmiştir.  

Bestecinin Hippolyte ve Aricie adlı operası, bir prolog ve beş perdeden oluşur. Librettosunu Abbe Simon ve Joseph Pellegrin'in yazmıştır.

Jean Philipe Rameau ve Hippolyte et Aricie Operası için örnek dinleme linki

Henry Purcell: Kral Arthur Operası ve Dido ve Aeneas Operası

John Blow: Venüs ve Adonis Operası

17.yy'ın sonlarına doğru, İngiltere'de; Fransız saray balesi benzeri şiir, şarkı, dans, dekor, kostüm ve çalgılardan oluşan bir sahne oyunu hakimdir. Konularını mitolojiden alan ve Mask adı verilen bu gösterimlerde oyuncular yüzlerine maske takarlar. Bu bölümde (aşağıda)  anmadan geçemeyeceğimiz John Blow'un Venüs ve Adonis adlı yapıtı bilinen en eski Mask'dır. Bu kısır ortamda müzik tarihinde İngiltere’de 17.yy’ın ikinci yarısına hakim olan bir besteci vardır: Henry Purcell.

Purcell’in  vokal ve çalgısal eserlerindeki güzellik, anlatımda gösterdiği büyük başarı O'nu, İngilizlerin en ünlü bestecisi yapmıştır. 1659 yılında Londra’da doğan besteci, 36 yaşında yaşama veda ettiğinde, opera tarihine 6 opera bırakmış, önemli İngiliz yazarlarının tiyatro eserleri için de 40’dan çok sahne müziği  yapmıştır. 

Kral  Arthur(King Arthur), Dido ve Aeneas ile Peri Kraliçe(The Fairy Queen) Operaları İtalyan müziğinin etkilerini sarsmayı başaran en önemli yapıtlarıdır. 

Purcell’in  operalarında Fransız üslubunun, özellikle Fransız müziğinin babası olarak bilinen Jean Baptiste Lully’nin etkileri görülür. Purcell,  bazı operalarında bu ustanın bestelerinden aldığı uzun bölümlere olduğu gibi yer verirken, İtalyanların süslemelerinden de esinlenmiştir.

Bazı müzikçiler Purcell’in beste anlayışını ustaca bulmazken, bazıları da  bir çok ezgiyi üst üste kullanabilme özelliği nedeniyle besteciyi, bir kontrpuan ustası olarak nitelendirmişlerdir. Bütün bu karşı görüşlere rağmen Purcell, müzik tarihine İngiltere’de o dönemin anılmaya değer en önemli hatta tek bestecisi olarak geçmiştir.

Henry Purcell’in beş perdelik Kral Arthur Operası 1691 yılında  sahneye konulmuştur. Müzik tarihine yarı-opera (semi-opera) olarak geçen Kral Arthur  ve Peri Kraliçe operalarında müziğin sürekli olarak değil de yer yer kullanılması böyle tanımlanmalarına neden olmuştur.

Dansları ve final müziği ile dikkat çeken eser, 18.yy’da birçok kez yeniden düzenlenmiştir. Opera, Saksonyalı Kral Arthur  ve Krallığı yeniden ele geçirmek isteyen Britanyalılar arasındaki bir dizi savaşı konu alır.  Operada trajedi bir 19.yy buluşudur. Bundan önce kadın veya erkek kahramanın ölümü, tanrısal veya gerçek kimliğini gizleyen bir güçle son anda önlenirdi. İkincil karakterler bazen ölür (Monteverdi’nin Poppea’sındaki Seneca gibi), baş oyuncu ilahlaştırılırdı (Euridice gibi). Sahnede trajik olaylarda baş ya da en önemli  karakterlerin ölümü operanın anlayışının dışında düşünülmüş ve bu tip sonlardan kaçınılmıştır.

Opera tarihinde baş oyuncunun öldüğü en tanınmış  istisnai örnek Purcell’in Dido ve Aeneas adlı eseridir. Henry Purcell’in 22 yaşında sahneye koyduğu minyatür operası Dido ve Aeneas, tahminen 1689'da Chelsea'da  ilk kez sahnelenmiştir. 

Purcell’in, Dido ve Aeneas’ı yazarken öğretmeni John Blow'un Venüs ve Adonis operasını model aldığı söylenmektedir. John Blow için çağın müzikçileri İngiliz müziğinde denenmemişi denediğini; müziği dram sanatına, dram sanatını müzik haline getirdiğini belirtirler. 

Henry Purcell ve Kral Arthur Operası için örnek dinleme linki

Henry Purcell’in, Dido ve Aeneas Operası için örnek dinleme linki

John Blow'un Venüs ve Adonis Operası için  örnek dinleme linki


George Friedrich Handel: Messiah Oratoryosu, Giulio Cesare Operası, Xerxes Operası ve Ariodante Operası 

17.yy’ın sonları 18.yy’ın başlarında müzik sanatı Orta-Avrupa’da gelişmiş ve müzik tarihinde Ön-Klasikler Dönemi diye anılan din ve din-dışı ses ve müzik çeşitlerinin bir karışımı olarak kendini göstermiştir. Bu dönemin doruktaki bestecileri; farklı anlayış ve tarzda eserler veren Johann Sebastian Bach ve George Friedrich Handel’dir. 1685 yılında  Almanya’nın Halle kentinde 26 gün arayla doğan bestecilerin yaşadıkları dönemde, çok istemelerine rağmen hiç  bir araya gelememeleri müzik tarihine ilginç bir olay olarak geçer. 

Opera tarihinde yerini alması gereken George Friedrich Handel’in opera türünde yenileyici olmadığını söyleyen kimi çevreler yanında, Handel’in operalarıyla var olduğunu ileri sürenler de vardır.

40’dan çok opera yazan bestecinin operalarında, kişileri; her birinin karakter özelliklerini ayrı açılardan ele alarak sunma yöntemi, operalarındaki dramatik tekniğin başlıca özelliklerindendir. Babasının bütün karşı çıkmalarına rağmen Handel hukuk öğrenimini yarıda bırakıp, müzik alanına yönelmiş ve 20 yaşında ilk operası Almira’yı sahneye koymuştur. Sakson asıllı George Friedrich Handel İngiliz uyruğuna geçtiğinden İngiltere’nin en büyük bestecisi olarak da anılır. Handel, İtalyan operasından bıkan halka çok sayıda oratoryo da bestelemiştir. Sahne uyarlaması olmayan, bir tür dinsel opera niteliğindeki bu şarkılardan oluşturduğu Messiah oratoryosu ile besteci adeta anıtlaşmıştır. Bir konser salonunda icra edilebilecek bütünlükteki operaları gibi oratoryoları da sahnede temsil edilebilecek özelliklere sahiptir. Messiah adlı oratoryosunun Hallelujah Bölümü seslendirilirken, Kral Birinci George heyecandan ayağa kalkmış, onu gören Londralı dinleyiciler de ayağa kalkmak zorunda kalmıştır. Bu bölümün ayakta dinlenmesi o günden sonra gelenek olmuştur. 

George Friedrich Handel'in Messiah oratoryosu için örnek dinleme linki

George Friedrich Handel'in Messiah oratoryosunun Hallelujah bölümü için örnek dinleme linki

Handel, çağının ve öncesinin bütün düşünce tarzlarına ve estetik anlayışına açık ve  tüm ulusal stillerde yazmayı başarabilmiştir. Müzik tarihçileri bestecinin, İtalyanlardan parlak ve tatlı üslubu, Almanlardan kantat, Fransızlardan klavsen tekniği ile Lully Operası'nın soyluluğunu, Purcell’den İngiliz Operası'nın üslubunu alarak zengin bir anlatım ve üstün bir yazı inceliğiyle eserlerini oluşturduğunu kaydeder.

Handel’in üç perde ve dokuz sahneden oluşan operası Giulio Cesare, opera-seria, ciddi-opera olarak tanımlanır. Eserin konusu Mısır'da M.Ö.48 yılında, Pharsalus Savaşı bittikten sonra geçmektedir. Operanın orjinal İngilizce librettosu Nicola Haym tarafından yazılmıştır. İlk olarak 1724 yılında Londra’da sahnelenen eser, 198 yıl sonra Almancaya çevrilerek Almanya’da Handel’in öz vatanında sahneye konulur. Giulio Cesare, Handel'in arya ve reçitatif tekniğindeki  başarısını karakterlerin belirtilişinde de gösterdiği bir eseridir. Giulio Cesare'da arya ve düetlerin çoğu Da  Capo a-b-a formunda yazılmıştır. Aslında bu form Handel'in operalarının doğasında vardır. Da Capo-Aria; ilk bölümü canlı ve hareketli, sözleri sık sık tekrarlanan, ikinci bölümü yavaş ve huzurlu bir karakter taşıyan bir aryanın üçüncü bölümü olarak düşünülebilir.

Handel’in  Giulio Cesare Operası için örnek dinleme linki

Handel'in Xerxes Operası, bestecinin ekonomik zorluklar içindeyken arkadaşlarının maddi ve manevi çabası ile yazdığı bir eseridir. 18.yy’ın başlarındaki İngiltere'de, halkın sevdiği ezgilerin kaba bir üslupla sahnelendiği The Beggar's Opera: Dilenci Operası, İtalyan operasına rakip olmuştur. Xerxes, Handel’in  bu tarzın etkilerini silmek için  kendini toparlayarak yazdığı operaların ilki olma özelliğini taşır. Besteci bundan sonra çalışmalarına oratoryo alanında sürdürmeye karar vermiştir. Kimi kaynaklar eserin librettosunu Nicola  Minato'nun  hazırladığını ve ilk kez 1738 yılında Londra'da sahnelendiğini belirtirken, kimi kaynaklar ise metninin kimin tarafından yazıldığının bilinmediği bilgisini vermektedir. Handel'in Xerxes yada Aşık Kral  adlı komik operasından en tanınmış arya  "Ombra mai fu" da  Kral Xerxes, sarayın bahçesinde bir ağaç altında oturup sevgilisi Romilda'yı düşünerek şarkı söylemektedir. Handel, Kral Xerxes rolünü castrato sesler için düşünmüştür, o nedenle dinlemek için biz de  countertenor icralarından tercih etmenizi öneririz.

Handel'in Xerxes Operası için örnek dinleme linki

Handel'in Xerxes Operası ‘’Ombra mai fu’’ başlıklı arya için örnek dinleme linki

Handel’in Ariodante operası ise ilk kez 1735 yılında Londra'da sahnelenmiştir. Eserin librettosunu tahminen Antonio Salvi yazmıştır. Üç perdelik operanın birinci perdesinden "Con l'ali di costanza" adlı aryada Ariodante sevgilisine olan duygularını anlatır.  “Aşk kuşun kanatlarında uçan sadakati ister, kalplerde güven ve zafer ister. Kaderin zalim yazgısından korkuyorum fakat benim güzel sevgilimle ömür boyu mutluluktan  uçabilirim.“  

Eserin ikinci perdesinde Ariodante bu kez  sevgilisinin ihanetini lanetler; ölümün kollarına giderken bir hayalet, bir gölge gibi geri gelip sevgilisinin onu unutmasına izin vermeyeceğini dile getirir. "Sherza infida in grembo al drudo" : “Aşığının kucağında vefasız biri” 

Handel’in Ariodante operası  için örnek dinleme linki

Handel’in Ariodante operasından "Con l'ali di costanza" başlıklı arya için örnek dinleme linki

Handel’in Ariodante operasından "Sherza infida in grembo al drudo" başlıklı arya için örnek dinleme linki

Yararlanılan Kaynaklar

Opera Tarihi: Prof .h.c. Cevad Memduh ALTAR, Kültür Bakanlığı Yayınları, 3.Baskı, Mart 1993,Ankara

The Penguen Opera Guide: Amanda HOLDEN, Nicholas KENYON, Stephan WALSH,December 1, 1995

History of Opera:  Stanley SADIE,February 1, 1990

History of Opera :  Leslie ORREY,1972

Müzik  Tarihi : İlhan  MİMAROĞLU, Varlık Yayınları, 5.Basım,1995

Müzik Tarihi:  B.Champigneulle, çev.Tanju GÖKÇÖL, Gelişim Yayınları, 1975

Müzik Sanatının Tarihsel Serüveni :Cavidan SELANİK, Doruk Yayımları,Ekim 1996

Thema Larousse

Müzik Ansiklopedik Sözlük: Vural Sözer, 4.Basım,Remzi Kitabevi,1996

Ve çeşitli CD kitapçıkları