Uzaktan eğitimin bam teli: Teknik olarak imkansız

Uzaktan eğitimle ilgili sorunlar bitmiyor ama daha kötüsü var: Ülkede mevcut teknik altyapıyla uzaktan eğitimin bir yurttaşlık hakkı olarak kullanılması mümkün görünmüyor. Hesap bir türlü tutmuyor.

Zafer Anayurt

Uzaktan eğitimle ilgili teknik ve altyapıya ilişkin şikayetler bir köşede artarken her şeyin yolunda olduğuna dair iktidar propagandası tüm Internet’te ve yayın organlarında baskın şekilde yer alıyor. İşlerin ne kadar yolunda olabileceğine dair durumu devletin kendi verileri üzerinden kontrol etmek üzere sayılara bir bakalım.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun genişbant İnternet kullanımına ilişkin yayınladığı yeni verilerde şöyle deniyor1:

“Genişbant ile İnternete erişim sağlayan hanelerin oranı 2020 yılında yüzde 89,9 oldu. Buna göre hanelerin yüzde 50,8'i sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu İnternet, fiber vb.) ile İnternete erişim sağlarken yüzde 86,9'u mobil genişbant bağlantı ile İnternete erişim sağladı.”

Diyelim evlerin yüzde 90'ında internet var! Ama internet var, internet var...

Burada yazanın kısaca anlamı Türkiye’deki hanelerin en az yarısında uzaktan eğitim için rahatça kullanılabilecek bir sabit genişbant hizmetinin mevcut olmadığıdır.

Peki bu iş için mobil-genişbant ne güne duruyor?

Mobil genişbant kullanımı iki şekilde mümkün: ya cep telefonumuzdan kişisel olarak kullanım ya da hane çapında mobil Internet erişimi sağlayan cihazların kurulumu. İş uzaktan eğitime uygunluğu kontrol etmeye geldiğinde bu iki durumu ayrı ayrı değerlendirmeliyiz.

İlk durumda öğrencinin evinde kendisi dışında bir aile ferdinin cep telefonunda  veri hizmeti bulunması uzaktan eğitim açısından o evde Internet olduğu anlamına gelmiyor. Muhtemelen TÜİK verilerine evin Internet’e eriştiği şeklinde yansıyan bu durum yanıltıcı. Sadece öğrencinin kendi telefonu ve mobil veri paketi olması durumunda telefon üzerinden ya da bilgisayardan EBA sistemine çapraşık yollardan geçmeden bağlanmak mümkün. Tabi öğrencilerden kaçının bu olanaklara sahip olduğuna ilişkin kırılımlar istatistiklerde hiçbir zaman yer almıyor.

İkinci mobil veri tekniği ise tüm haneye Internet bağlantısı sağlayabiliyor. Oldukça az başvurulan, ancak  mobil veri hizmetlerinin merkezi noktalarında iyi çalışan ve Internet maliyeti açısından sabit erişimden çok daha pahalı bir teknoloji. Örneğin Türk Telekom’un Evimde Mobil Wifi Modemli2 100GB servisi 24 aylık taahhütle aylık 150 TL.  Oysa sınırsız sabit-genişbant hizmetini 24 ay taahhütlü olarak 85 TL altında satın almak mümkün.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamasına göre3 “Türkiye'de okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde, 9 milyon 435 bin'i erkek, 8 milyon 806 bin 881'i kız olmak üzere toplam 18 milyon 241 bin 881 öğrenci eğitim alıyor. Öğrencilerden 15 milyon 189 bin 878'i resmi, 1 milyon 468 bin 198'i özel ve 1 milyon 583 bin 805'i ise açık öğretim kurumlarında okuyor. “

Bu durumda üniversite öğrencileri tamamıyla dışında olmak üzere uzaktan eğitim alması gereken 15 milyonu aşkın öğrenci içinde milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitim için gereken Internet bağlantısı ve bilişim olanaklarına sahip olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz.

EBA destek noktaları çare olur mu?

Ekonomik krizin vurduğu aileler mevcut ortamda gereken Internet ortamını ve donanımları sağlamak için çabalıyor. Bu olanaklara sahip olmayanlara gitmeleri önerilen 6.000 adet EBA destek noktasının sayılarının 20.000’e çıkarılmasından söz ediliyor. Bu noktalarda bilgisayar ve Internet erişimi ücretsiz olarak sağlanıyor.

Sayısı milyonları aşan erişim sorunlu öğrenci ile karşılaştırıldığında

  • bu EBA destek noktalarının sayıca ileri derecede yetersiz olduğunu,
  • sayı ve kapasiteleri artırılırsa okullarda kaçınılan pandemi sorunlarına aynen maruz kalınacak bir yoğunluğa ulaşılacağını,
  • Kırsalda ve uzak yerleşimlerde yaşayan en ihtiyaçlı öğrencilerin bu olanaklardan yine de  yararlanamayacağını görmek zor değil.

 
Internet erişimi ve bilişim olanakları yeterli öğrencilerin yazılımlar ve sunuculara erişiim konusunda yaşadığı sorunlarsa ayrı bir yazının konusu.