Suriye petrolünü elbirliğiyle yağmalıyorlar: ABD, YPG, Türkiye, İsrail konsorsiyumu

Türkiye, bir yandan Suriye’nin kuzeyindeki varlığını SDG aleyhine arttırmak için ABD ve Rusya ile pazarlıklarını sürdürürken, diğer yandan da SDG’nin özerklik projesinin mali ayağını oluşturan Suriye petrollerine olan ilgisini gizlemiyor.

Haber Merkezi

Suriye Demokratik Güçleri ile ABD’li petrol şirketi "Delta Crescent Energy LLC"  arasında imzalandığı duyurulan petrol anlaşmasına  Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan da tepki geldi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, söz konusu petrol anlaşması ‘‘terörizmin finansmanına destek adımı’’ şeklinde nitelendirilerek "ABD'nin uluslararası hukuku hiçe sayan, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, birliğine ve egemenliğine kasteden ve terörizmin finansmanı kapsamına giren bu adıma destek vermesini esefle karşılıyoruz" denildi. Dışişleri Bakanlığı anlaşmanın PKK/YPG'nin girişimi" olduğunu savunarak "Suriye'nin doğal kaynakları Suriye halkına aittir" ifadesini kullandı. 

Türkiye bilgilendirildi iddiası

Türkiye, Suriye’nin SDG’nin kontrolü altında bulunan bölgelerdeki petrolün çıkarılması, işlenmesi ve satılması için ABD’li enerji şirketi Delta Crescent Energy LLC arasında imzalanan ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından da teyit edilen anlaşmaya resmi kanallardan tepki gösterse de, Türkiye’nin anlaşma imzalanmadan önce ABD tarafından konu hakkında bilgilendirildiği iddia edildi. Fehim Taştekin, Gazete Duvar’da çıkan yazısında, son zamanlarda başka bir pazarlığın döndüğünün, Ankara’nın anlaşmayla ilgili önceden bilgilendirildiği ve sessiz kaldığının konuşulduğunu yazdı.

‘Petrolden pay verin Suriye’yi yeniden inşa edelim’

Türkiye, bir yandan Suriye’nin kuzeyindeki varlığını SDG aleyhine arttırmak için ABD ve Rusya ile pazarlıklarını sürdürürken, diğer yandan da SDG’nin özerklik projesinin mali ayağını oluşturan Suriye petrollerine olan ilgisini gizlemiyor. 10 Mart 2020’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gazetecilere verdiği bir demeçte Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Suriye petrollerini kullanarak Suriye’yi birlikte ayağa kaldırmak konusunda bir teklif yaptığını belirtmiş, aynı teklifi Donald Trump’a da sunabileceklerini söyleyerek, ‘‘Teröristlerin bunan yararlanması yerine, Suriye’yi petrol alanlarından gelen gelirle yeniden inşa edebiliriz’’ ifadesini kullanmıştı. 

İsrail’e petrol satışı iddiası

Türkiye’nin ülkenin yeniden inşası adı altında Suriye’nin petrol kaynaklarına gösterdiği ilginin yanı sıra, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi üzerinden Suriye petrollerinin İsrail’e satılmasından pay aldığı iddia edilmişti. Suriye’nin petrol kaynaklarının IŞİD’in elinde bulunduğu dönemde Türkiye üzerinden İsrail’e gerçekleştirilen yasa dışı petrol sevkiyatının, bölgenin SDG’nin eline geçmesinin ardından Yumurtalık petrol boru hattı ve Ceyhan limanı üzerinden devam ettiği ileri sürülmüştü. 

Irak yasalarına göre İsrail ile petrol ticareti, cezası idam olan bir suç teşkil etse de İsrail’in petrol ithalatının yüzde 75’inin çeşitli aracılar vasıtasıyla Irak Kürt Bölgesel Yönetiminden gerçekleştirildiği, bunun için Yumurtalık petrol boru hattı ile Ceyhan limanının kullanıldığı, Türkiye’nin de bu ticaretten payını aldığı iddiaları çeşitli basın organlarına yansımıştı.  

SDG'nin denetimindeki bölgelerde günlük yaklaşık 60 bin varil petrol üretilirken İç Savaş öncesinde üretimin 300 bin varil civarında olduğu belirtiliyor. Söz konusu üretim ve elde edilen gelirler, dünya petrol ticareti açısından son derece küçük hacimli görülse de hem İç Savaş'ın pençesinde ağır bir iktisadi yıkımla boğuşan Suriye devleti ve hem de özerklik gündemi için bu gelire bağımlı bulunan SDG açısından büyük önem taşıyor.