Su kaynakları kapitalizmin kıskacında

Bilim ve Aydınlanma Akademisi son yılların tartışmalı başlıklarından biri olan su kaynakları hakkında önemli bir rapor hazırladı.  

Haber Merkezi

Bilim ve Aydınlanma Akademisi son yılların tartışmalı başlıklarından biri olan su kaynakları hakkında önemli bir rapor hazırladı.  “Kapitalizm kıskacında su kaynakları” rapora http://bilimveaydinlanma.org/kapitalizmin-kiskacinda-su-kaynaklari/ adresinden ulaşılabiliyor.

BAA'dan yapılan açıklamada raporla ilgili şu ifadelere yer veriliyor:

Ülkemizde de özellikle 2000’li yılların ikinci yarısında ciddi sayıda artan HES yatırımları ile su mücadelesi çok fazla tartışılmıştır. Günümüzde bu tartışmanın şiddeti görece azalmakla beraber suya yönelik sermaye müdahaleleri hız kesmeden devam etmektedir. Sulama birliklerinin özelleştirilmesi ile ilgili kanun değişiklikleri 2018 yılında AKP iktidarı tarafından meclise getirilmiştir. İleriye dönük mesaj veren önemli bir nokta da ambalajlı su sektörünün 2018 yılı TÜİK verilerine göre toplam cirosunun 7,1 milyar TL’ye ulaşmış olmasıdır. Suya yönelik bu sermaye müdahaleleri kapitalizmin bütünlüklü ekonomik yapısından ayrı ele alınmamalıdır. Bunun karşısında oluşturulacak toplumcu bir su politikasının da kendi açısından benzer bir bütünlüğü gözetmesi gerekmektedir. Örneğin tarımsal sulama, suyun en fazla kullanıldığı sektördür. Ülkemizde üretilen bazı ürünlerin bitkisel su ihtiyacı oldukça yüksektir ve bu ürünlerin üretimini sadece su kullanımı veya sadece tarım sektörünün ihtiyaçları üzerinden planlamak hatalı sonuçlar doğurabilmektedir. Bu bağlamda en önemli iki nokta ülkemizdeki su kaynaklarının durumu ve toplumun su hakkı olmalıdır. Öncelikli olarak bu iki durum gözetilerek bütünlüklü bir su politikası oluşturulmalıdır.

Bugün yerküreyi su kıtlığı tehlikesi ile baş başa bırakan asıl tehlike, kapitalist ekonomi politikalarıdır. Bugün su sorununa dair tartışılan suyun metalaşması, su kirliliği, suya ulaşamama, dengesiz suya dayalı üretim gibi sorunların hepsinin dayandığı nokta kapitalizmdir. Bu gerçek görmezden gelinerek getirilen çözüm önerilerinin palyatif tedbirlerden öteye geçemeyeceği ortadadır. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF vb. gibi sistem kuruluşlarının, hazırladığı raporlarda bağımlılık ilişkilerini derinleştirmek ve kişisel su tüketimlerini azaltmanın yollarını göstermek haricinde bir şey söylenmemekte, bu sayede örgütlü politik eylemlilik yerine bireyciliğin pompalandığını ve bireysel dönüşümün toplumsal dönüşümü getireceği söylenmektedir.

Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nde faaliyet gösteren su bilimcilerin katkılarıyla hazırlanan su raporunu kamuoyunun değerlendirmesine sunuyoruz.

Bilim ve Aydınlanma Akademisi