SÖYLEŞİ | 'Yeni kuşaklar Doğan Öz'ü tanısın, dürüst savcılar da yüreklensin istedim'

'Savcı Doğan Öz'ü Vurdular - Bir Kontrgerilla Cinayeti' kitabının yazarı gazeteci yazar Berivan Tapan'la, Doğan Öz cinayetini konuştuk.

Haber Merkezi

Savcı Doğan Öz 24 Mart 1978'de vahşice öldürüldü. İlerici savcı Doğan Öz'ün katledilişinin 43. yılında, "Savcı Doğan Öz'ü Vurdular - Bir Kontrgerilla Cinayeti" kitabının yazarı gazeteci yazar Berivan Tapan'la, cinayeti, dava sürecini ve bugünlerde yine gündemde olan bir isim tetikçi İbrahim Çiftçi'yi konuştuk.

Öyle bir cinayet ki bir savcının katledilmesinden öte 24 Mart’a gelene kadar önü de çok dolu, sonrası ve dava süreci de. Siz kapsamlı bir araştırmaya imza attınız ve bunu da 2020’de "Savcı Doğan Öz’ü Vurdular" adıyla kitaplaştırdınız. Doğan Öz’ü çalışmanızın nedenleriyle başlayalım söyleşimize. Neden Doğan Öz?

Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım dönemde “12 Eylül’e doğru 5 cinayet” adlı bir yazı dizisi hazırlamıştık. O cinayetlerden bir tanesi de Savcı Doğan Öz’dü. İlgimi çekmesinin en önemli nedeni, böylesi önemli bir savcıyla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmamış olmasıydı. Daha önce Doğan Öz’ün adını duymamış yeni kuşaklara onu tanıtmak isteği beni kitabı yazmaya en çok motive eden noktaydı. Özellikle hukuk öğrencilerini, elini taşın altına koymaktan çekinen savcıları da yüreklendirmek istedim. “Türkiye’de böyle bir suikast yapıldı, siz de bilin” demekti en basit haliyle…

Gazeteci Berivan Tapan

'Çiftçi, aynı zamanda o dönem Bahçelievler Katliamı’ndan aranıyor'

Kitabın alt başlığı “Bir Kontrgerilla Cinayeti.” Buradan devam edebilir miyiz?

“Bir Kontrgerilla Cinayeti” dememizin nedeni bu cinayetin, sıkıyönetimin gerekçelerinden biri sayılmasıydı. Ergenekon Davası’nın mütalaa kısmında da Doğan Öz cinayeti “kontrgerilla eylemlerinden biri” olarak geçiyor. Zaten böyle geçmese bile cinayeti işleyen gücün kim olduğunu biliyoruz. Neden biliyoruz? Tetikçinin kim olduğuna, kimlerin emri altında çalıştığına, silahın nasıl ele geçirildiğine baktığımız zaman zaten derin devlet yapısını görüyoruz. Muzaffer Üstünel’i öldüren silahla öldürülüyor Doğan Öz. Delil odasında olması gereken ama tetikçilerin eline verilen bu silahla Doğan Öz öldürülüyor. Cinayeti gerçekleştiren İbrahim Çiftçi, aynı zamanda o dönem Bahçelievler Katliamı’ndan aranıyor. Bu katliamda öne çıkan diğer isimler kim? Haluk Kırcı, Abdullah Çatlı gibi bugün herkesin çok iyi bildiği isimler. Bütün bu ağa bakınca kontrgerilla yapılanması kendiliğinden zaten ortaya çıkıyor.

'Doğan Öz'ü özellikle bir durdurma çabası vardı'

Faillerin belli olup cezalandırılmamasını 1970’lerin son çeyreğindeki cinayetlerin ortak özelliği olarak görüyoruz. Failler bulunamıyor, kaçıyor ya da çeşitli gerekçelerle cezalandırılmıyor. Öz'ün Site Yurdu araması sırasında bir başkomiser tarafından sarfedilen tehditkâr “Biz aradık savcı bey, senin aranmana gerek yok. Biz senin kim olduğunu biliyoruz” cümlesi cinayete gelene kadar geçen sürecin özeti gibi. Onlara göre Doğan Öz kim?

Doğan Öz’ün kim olduğunu gayet iyi biliyorlar onlar da. Zaten kim olduğunu bildikleri için arama yaptırmak istemiyorlar aslında. Site Yurdu’nun içindeki o dolaptaki silahı saklama gereği bile duymuyorlar. Çok cüretkârlar. Savcının içeri girip tekrar bir arama yapmayacağından da eminler. Çünkü daha önce birçok savcı bu şekilde, “Sizin aramanıza gerek yok, biz aramayı yaptık” denilerek geri çevrilmiş muhtemelen ama Doğan Öz’ü özellikle bir durdurma çabası var orada. 

Savcı Doğan Öz

'Dava adaletsizliğin temsili'

Mahkemenin kararında, “Elimizdeki bilgiler ve belgeler ve tanık ifadeleri cinayeti İbrahim Çiftçi’nin (son kongrede MHP MYK'sına da giriyor) işlediğini gösterirken ve vicdani kanaatimiz de bu yönde oluşmuştur” ifadesinden sonra yüksek mahkeme kararına uymak gerektiğinden beraat kararı vermesi konusu basit bir teknik durumdan öte neyi ifade ediyor sizce?

Orada bir güç devreye giriyor ve İbrahim Çiftçi serbest bırakılıyor. Mahkeme, “Biz suçlu olduğunu biliyoruz ama yine de elimizde değil” diye hukuku yerle yeksan eden bir karara imza atıyor. Yani hukukun, adaletin elinin kolunun bağlandığı bir dava oluyor aslında bu beraat kararıyla. Adaletsizliğin temsili bir anlamda. İbrahim Çiftçi ile ilgili dava dosyasının içerisinde gizli ibareli yazılar var. Bu yazıların daha sonra istihbarat teşkilatlarından geldiği ortaya çıkıyor. Yani “Çiftçi, bizim adamımızdır” deniyor. Şimdi de ödüllendirildi. Geçmişte Bahçeli’ye karşı aday olmuş olmasına rağmen yine Bahçeli tarafından oluşturulan listede MYK üyeliğine seçildi. 

Doğan Öz araştırmasını yaparken aileden, akrabalardan, arkadaş ve dostlardan, tanıklardan birçok kişiyle görüştünüz. Bu tablo size Doğan Öz'ü tanıma konusunda ne gösterdi?

Siyasi suikasta uğramış insanlarla ilgili genelde onları kahramanlaştıran hikayeler anlatılır daha çok. Verdikleri mücadeleden, mesleklerinden dolayı öldürüldükleri için hayatlarının o kısmı görünür olur ve bizler de o kişileri öyle anarız. Doğan Öz de “cesur bir savcı” olarak anılıyor. Ama unutuyoruz, aslında o bir baba. 3 çocuğu var. Bengi Heval’in, Turan’ın ve Hakan’ın babası, Sezen Öz’ün eşi… Çok sevgi dolu bir baba ve eş aynı zamandı Doğan Öz. Aynı zamanda çok yönlü bir kişi. Kuran, Tevrat da okuyor tiyatro tekstlerini de… Sinemaya, tiyatroya düşkün. Özellikle de şiire tutkun. Kaleme aldığı çok sayıda eşsiz şiiri de var. Bu nedenle kitapta sadece boş bir kahramanlık hikayesi konu etmek istemedim. Kanlı canlı haliyle insanların tanımasını istedim insanların Doğan Öz’ü. 

Öz Ailesi