Salgın günlerinde tam gaz hukuksuzluk: Adil yargılanma hakkına darbe

AKP’nin salgın günlerinde el çabukluğuyla çıkardığı düzenlemelere şimdi de avukatların müvekkilleriyle yapacağı görüşmelerin içeriğine el koyma hakkı eklendi. Düzenlemeyi soL’a değerlendiren Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Özgen Hindistan, ‘Savunma hakkını yok ediyorsanız mahkemeye de gerek yok, bu süreçte böyle bir hukuksuz düzenleme kabul edilemez’ dedi.

soL - Ankara

AKP’nin salgın günlerini fırsata çevirerek el çabukluğuyla yeni düzenlemelere gittiği alanlardan biri de savunma hakkı oldu. “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik”in 72. Maddesinde yer alan düzenlemeyle, belirlenen suçlar kapsamında avukatın evraklarının aranmasının önü açıldı, bu konuda cezaevleri yönetimine sınırsız yetki verildi.

Söz konusu düzenlemenin ne anlama geldiğine ilişkin soL’a değerlendirmede bulunan Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Özgen Hindistan, öncelikle düzenlemenin iptali için 19 baroyla ortak bir açıklama yaptıklarını, düzenlemenin iptali için adım atıldığını dile getirdi.

‘Savunmanın en temel başlıklarından biri ihlal ediliyor’

Savunmanın özüne dokunan bir düzenlemeyle karşı karşıya olduklarını dile getiren Hindistan, “Avukatın müvekkiliyle yaptığı görüşmenin gizliliğini ortadan kaldırdığınızda savunmanın en temel başlıklarından birini tanımıyorsunuz demektir. Bu düzenleme sonrasında ‘terör’ iddiasıyla yapılan suçlamalarda açıkça savunma hakkı diye bir şey kalmıyor” dedi.

‘Keyfi bir adım’

Yönetmeliklerin bir yasa düzenlemesine dayanması gerektiğini vurgulayan ancak bu örnekte böyle bir dayanak da olmadığını vurgulayan Hindistan, “Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılan bir düzenlemeyle karşı karşıyayız ve bu yönetmelik hiçbir yasal düzenlemeye dayanmıyor. Burada keyfi olarak atılan bir adım görüyoruz” diye konuştu.

‘Masumiyet karinesi yok sayılıyor’

Burada “terör” suçlaması kullanılarak düzenlemeye meşruiyet sağlanmaya çalışıldığını belirten Hindistan, “Çok açık bir şekilde masumiyet karinesinin ayaklar altına alındığını görünüyoruz. Bunu benzer birçok davada, Gezi Davası’nda, Demirtaş davasında, Kavala davasında da gördük” dedi.

Avukatların sır saklama yükümlülüğü olduğunu hatırlatan Hindistan, ilgili düzenlemenin bunun açıkça ihlali olduğunu dile getirdi. Savunmanın en temel hakkının cezaevleri yönetimi ve savcılıklarca ihlal edilmesi girişiminin kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Hindistan, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeleri hatırlattı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin avukatın müvekkiliyle olan görüşmesinin kayıt altına alınmasını savunma hakkı ihlali olarak gördüğüne dikkat çekti.

Avukatlıktan çıkarma suçu kapsamında…

Avukatlık Kanunu’nun 36. maddesinin avukatlara müvekkilinin verdiği sırrı saklamak gibi bir sorumluluk verdiğine de işaret eden Avukat Özgen Hindistan, avukatların bunu yapmaması durumunun meslekten çıkarmaya kadar giden yaptırımları olduğunu, söz konusu düzenlemenin bu açık tanımlara rağmen savunma hakkının açıkça gaspı anlamına geleceğini söyledi.

Salgın günlerinde böylesi hukuksuz bir düzenlemenin oldubittiyle hayata geçirilmek istenmesinin ayrıca ilginç olduğunu vurgulayan Hindistan, “Hukukun, savunmanın en temel mantığına aykırı bir düzenleme bu, bu yönüyle komik de bir adım diyebilirim. Eğer böyle bir düzenleme yapıyorsanız mahkemeye de gerek yok, suçlamanızın kapsamını belirleyin, savunma hakkını tanımayın. Yapılanın bundan başka bir anlamı yok açıkçası” dedi.

‘Yargıdan döneceğine eminim’

Söz konusu düzenlemenin iptali için 20 baronun Danıştay’a dava açtığını, söz konusu düzenlemenin iptalini istediğini hatırlatan Hindistan, bu hukuksuz adımın yargıdan döneceğine emin olduklarını, böylesi bir hukuksuzluğa izin verilemeyeceğini sözlerine ekledi.