Koç Üniversitesi lisansüstü öğrencileri vaat edilen lojmanlardan çıkmak istemiyor!

Koç Üniversitesi lisansüstü öğrencilerini lojmanlarından çıkaracağını duyurdu. Yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu dayatmayı kabul etmeyeceklerini söylüyor.

Patronların Ensesindeyiz

Koç Üniversitesi yönetimi, lisansüstü öğrencilerini okula kabul ederken verdiği lojmandan şimdi de çıkarmak istiyor. Üniversite yönetiminin bu haksız adımını, öğrenciler bir bildiri yayımlayarak kamuoyu ile paylaşmıştı. Yönetim ise her patronun yaptığı gibi pandemiyi bahane etmişti. Ancak öğrenciler, bu dayatmanın sağlık koşullarıyla ilgili olamayacağını, tersine öğrencilerin sağlığını daha da tehlikeye atacağını açıkça belirtiyorlar. Birçok vakıf üniversitesinde olduğu gibi burslu statüsüyle alınan ama zorunlu dersler üzerinden asistanlık yaptırılan öğrenciler, Koç Üniversitesi’nin sunduğu lojman vaadinin birden ortadan kaybolmasına karşı tepkilerini sürdürüyorlar.

Patronların Ensesindeyiz (PE) Vakıf Üniversiteleri Çalışanları Dayanışma Ağı, lojmandan çıkarılmaya çalışılan bir öğrenciyle konuştu. 

Koç Üniversitesi’nde lisansüstü öğrencilerine tesis edilmiş olan lojmanların boşaltılması kararı alındığını öğrenmiş bulunuyoruz. Siz de kaldığı evden çıkarılmaya çalışılan öğrencilerden birisiniz. İlk olarak bu karardan ne zaman ve nasıl haberdar olduğunuzu anlatabilir misiniz?

Bu durumdan ilk olarak 25 Eylül tarihinde fakülteden arkadaşlarım vasıtasıyla haberim oldu. Daha o tarihte evden çıkarılma bir söylenti olarak ortalıkta geziniyordu. 6 Ekim tarihinde ise Fen Bilimleri ve Mühendislik Enstitüsü, internet üzerinden gerçekleştirdiği bir toplantıda, öğrencilerin bulundukları evlerden en fazla 3 aylık bir süre içerisinde çıkarılacağını açıkladı. Bu açıklamayı yapan isimler arasında enstitü müdürü Özgür Barış Akan, AR-GE’den sorumlu başkan yardımcısı İrşadi Aksun ve Yurtlar Müdürlüğü Konaklama Müdürü Salim Sinan Uslu bulunuyordu.

Kararın gerekçesi olarak önümüzde bulunan kış aylarında büyüme ihtimali olan Covid-19 pandemisi gösterildi. Bu kararı alırken salgın hastalıklar uzmanları gibi gerekli bütün mercilerle görüşüldüğü ve ondan sonra bu kararın alındığı söylendi. Lojmanlarda yaşayan öğrencilerin kontrolünün çok zor olacağı, yönetimin bu kararı almak dışında başka bir seçiminin olmadığı şeklinde bir açıklama yapıldı. Öğrenciler kampüste ortak olarak yaşarlarsa kontrolün daha verimli bir şekilde yapılabileceği iddia edildi. 

Lojmanlardan çıkarma kararına sizin kendi çevrenizde gördüğünüz tepkiler ne yönde? Okulun açıklamaları öğrenciler için tatmin edici oldu mu? Bundan sonraki süreç için siz ne öngörüyorsunuz?

Benim gözlemim okulun bu konuda öğrencilere karşı tam olarak dürüst olmadığı yönünde. Konuştuğum bütün arkadaşlarım da benimle aynı fikre sahipler. Öncelikle öğrenciler ile yapılan toplantıda bahsedilen kararların sebepleri hakkında hiçbir dayanak yoktu. Ne bir salgın hastalıklar uzmanı gelip alınan kararın neden mantıklı olduğu yönünde açıklama yaptı ne de YÖK yurtlar yönetmeliğinin bu kararı ilgilendiren maddeleri kesin ve apaçık şekilde öğrencilere sunuldu. Zaten bunun bir sonucu olarak da öğrencilerin makul sorularına yönetim tarafından net cevaplar verilemedi.

Bu durum elbette öğrencileri öfkelendirmiş durumda çünkü halihazırda üç, dört, beş kişilik lojmanlarda ikamet eden öğrenciler bir anda yüzlerce kişilik bir yurtta ikamet etmek, ortak tuvalet, duş ve mutfak kullanmak zorunda kalacaklar. Örneğin erkek doktora öğrencilerinin yerleştirileceği binada, 10 kişiye 2 tuvalet ve 3 duş düşüyor. 116 kişilik binada sadece 1 çamaşır odası, 10 çamaşır makinesi ve 2 adet de ütü var. Tüm Batı yurdunun ortak olarak kullanması gereken mutfak da bu binada. Bir hastalık durumunda karantinanın nasıl yürütüleceği gibi konular da hâlâ kesinlik taşımıyor. Bu karardan etkilenenler arasında yurtdışından, şehir dışından gelen, evli çift olan öğrenciler gibi kişiler de bulunmakta. Bu insanların bir kısmı, pandemiyle birlikte yaklaşık olarak Nisan ayında şehirlerine, hatta ülkelerine dönmüş bulunmaktalar ve sadece bu taşınma süreci için gelmek zorunda kalanlar olacak.

Kanımca bu durumdan sadece öğrenciler kötü etkilenmeyecekler. Koç Üniversitesi Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında yer alsa da yükseköğrenim alanında popülerliği gitgide azalıyor. Okul bütçesinin bir süredir düzenli olarak kısılıyor olması, öğrencilerin bir ders kodu altında sigortasız olarak asistanlığının yaptırılması gibi sebeplerden, Koç Üniversitesi yükseköğrenim için gitgide daha az tercih ediliyor. En büyük tercih sebeplerinden birisi lojman yardımıydı ve onu da bu son hamle ile kaldırmış durumdalar. Büyük ihtimalle pandemi süreci geçtikten sonra da yüksek lisans öğrencilerini ya yurttan tamamen çıkartmak isteyecekler ya da yanlarına oda arkadaşı atayacaklar.

Yüksek lisans ve doktora öğrencileri bir okulun araştırma performansını büyük ölçüde etkiler. Ne de olsa araştırmayı yapan en büyük insan topluluğu bu öğrencilerden oluşuyor. Bence öğrencilerin Koç Üniversitesi’ni seçmemeleri, yakın gelecekte üniversitenin araştırmacı profilini de büyük miktarda zedeleyecektir. 

Sağlık nedenlerini bahane etseler de bu konunun asıl sebebinin ekonomik olduğu çok açık ve herkes de bu konuda böyle düşünüyor. Öğrencilerin dilinde olan söz hep bu: “Gözümüze baka baka yalan söylüyorlar!” Bu sebeple Koç Üniversitesi yüksek lisans ve doktora öğrencileri olarak bu dayatmayı kabul etmeyeceğiz ve hakkımız için mücadele edeceğiz. Lojmanlarımızdan çıkmak istemiyoruz.

Lojmanlarından çıkarılması planlanan öğrencilere okul tarafından sunulan alternatif nedir?

Lojmanlarından çıkarılan öğrencilere üç farklı seçenek önerildi. İlk olarak öğrencilerin evlerinden çıkmak zorunda olmadıkları açıklandı. Eğer öğrenciler isterse halihazırda bulundukları evlerin kira kontratlarının kendi üzerlerine geçirilmesi konusunda üniversitenin yardımcı olacağı söylendi. Ek olarak bu durumda öğrenciler artık okulun sağladığı konaklama tesislerinden yararlanmadığı için aylık 750 TL’lik kira yardımını almaya da hak kazanacaklar.

Tabii okulun sağladığı lojmanlarda kalan öğrenciler kira, fatura ya da aidat gibi hiçbir masraftan sorumlu değilken, sadece 750 TL aylık ücret artışıyla bulundukları lojmanda kalmaya devam etmeleri oldukça zor. Ev kiralarının oldukça yüksek olması, faturalar ve aidat gibi masraflar da eklenince 750’şer TL birleştiren öğrencilerin aynı evde devam etmesi imkansıza yakın. 

İkinci seçenek olarak öğrencilere Koç Üniversitesi Batı Yurdu’na taşınmayı tercih edebilecekleri söylendi. Batı Yurdu kompleksi çok eski olmayan (yaklaşık 15 yıllık), 7 apartmanlı bir kompleks. Binalarda bir adet çamaşırhane bulunan, tuvalet ve duşları ortak olan yurtlardan oluşuyor. Bütün komplekste toplamda birkaç tane ortak mutfak bulunuyor. Öğrenciler toplantı sırasında bu seçeneğin uygulanabilirliğini birçok açıdan sorgulamaya çalıştılarsa da yönetim bu sorulara hazırlıklı değildi. Soruların çoğuna verilen cevaplar şu şekildeydi: “Biz bu konunun uzmanı olmadığımız için bu soruya cevap veremiyoruz, eğer bir problem çıkarsa onu hallederiz”. Bu şekilde yetersiz cevapları gören öğrenciler de yönetimin bu seçeneği tam olarak planlamadığını hissettiler.

Batı Yurdu’nda kalmak istemeyen ve evlerinde de devam edemeyen öğrenciler için ise tek seçenek okuldan aylık 750 TL’lik kira yardımını alıp kendi başlarının çarelerine bakması oldu. Günümüz ekonomisinde, İstanbul şartlarında 750 TL’lik yardımın kendi başlarına ev tutmak için yeterli olmadığını söyleyen ve kira yardımının artma ihtimali olup olmadığını soran öğrenciler için ise yönetimin cevabı oldukça netti: “750 TL’lik kira yardımının yakın gelecekte artması söz konusu değildir.”

Koç Üniversitesi’nde bulunduğunuz süre içerisinde buna benzer başka sorunlar yaşadınız mı?

Koç Üniversitesi’nde 4 yıldan uzun süredir bulunuyorum. Gördüğüm genel tablo şu şekilde. Bir zamanlar üniversitedeki burslu lisans öğrencisi oranı yaklaşık yüzde 80 idi. Aynı zamanlarda rektörümüz Umran İnan, “Bu üniversiteye yılda 30 milyon dolar vakıftan bağış yapılıyor” diye iftiharla anlatırdı. Zamanla okulun lisans bölümlerinin taban puanları aşağı çekilirken, burslu öğrenci oranı da azaldı. Aynı süreçte öğrenci kulüplerine ve spor takımlarına verilen bütçeler gitgide azaltıldı. Hatta bir noktada okul daha az reklam yapabildiği rugby ve buz hokeyi gibi takımları kapatma kararı aldı. Bu karar hoca ve öğrencilerin itirazlarıyla geri çevrildi. Bu süreçte okulun yıllık ücreti enflasyon baz alınarak düzenli olarak arttırıldı.

Bütün bunların yanı sıra, yüksek lisans öğrencilerine verilen burslar durma noktasına geldi ve yüksek lisans öğrencilerinin miktarı azaldı. Doktora öğrencilerinin aylık burslarının miktarı hep (TÜBİTAK ve Sabancı Üniversitesi gibi vakıf üniversitelerine göre) geriden ve gecikmeli olarak zamlanarak geldi. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yılda bir kere kullanım hakkı olan yurt içi ve yurt dışı araştırma ödeneklerine uzunca süre zam yapılmadı. Eskiden her gelen öğrenciye öğrencilik süresi boyunca kullanması için laptop bilgisayar tahsis edilirdi artık o da yapılmıyor. Son olarak da okulun öğrencilere tahsis ettiği lojmanlar, altını tam dolduramadıkları sebeplerle öğrencilerin ellerinden alınıyor. Daha önceden de yüksek lisans öğrencilerine lojman ancak yer kalırsa sağlanmaya başlanmıştı.

Bünyesinde bulunduğum süre içerisinde Koç Üniversitesi her zaman kendisini yüksek kaliteli bir eğitim kurumu olarak ortaya koymuş, bunu her fırsatta dile getirmekten de çekinmemiştir. Ben bu kurumdaki eğitim hayatıma başladığımda sahip olduğum imkanlar ve ortamdan oldukça mutlu bir öğrenciydim. Ne var ki bu zaman içerisinde yaşanan yukarıdaki bahsettiğim olaylar gibi sebeplerden, Koç Üniversitesi’nde olmaktan eski memnuniyeti duyamamaktayım.

Patronların Ensesindeyiz Ağı’na aşağıdaki e-posta ve sosyal medya hesapları üzerinden ya da 0541 940 0514 numaralı telefondan ulaşılabilir:

Facebook: https://www.facebook.com/patronlarinensesindeyiz

Twitter: https://twitter.com/pensendeyiz

E-posta: [email protected]