'İnsanların sağlığı iktidarın umurunda değil'

TKP Genel Sekreteri Okuyan, salgın önlemlerine ilişkin, 'İşçi sınıfına, emekçi halka siz hastalanın diyorlar. Kalanlar da evde otursun! Bu korkunç bir adaletsizlik' değerlendirmesinde bulundu.

Haber Merkezi

soL TV'de pazartesi akşamları 21.00'de yayınlanan Kemal Okuyan'la Gündem programının bu haftaki konuğu gazeteci Musa Özuğurlu oldu. 

"Salgında halk ne yapmalı?" başlığında yapılan programa Özuğurlu, iktidar bugüne kadarki krizi nasıl yönetti diye sorarak başladı.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, "İlk resmi vakanın açıklandığı Mart’tan beri yeterli önlem alınmadı. Yapılması gereken çok önemli ve belki de Türkiye’de yaşananların seyrini değiştirebilecek önlem gerçekleştirilmedi. Canhıraş bir şekilde savunduğumuz çok hızlı bir biçimde Türkiye’de kapsamlı bir kapanmanın gerçekleşmesi. Ama bunu savunurken belki bugün de üzerinde en fazla durmamız gereken  konulardan bir tanesi, kapanmanın emekçi halk üzerindeki etkisini önceden ortadan kaldırarak bir kapanma sürecine gidilmesi gerekiyor. Bugün ilan edilen önlemlerin ya da kısıtlamaların bir etkisi olacaktır elbette ama hiçbir biçimde salgına karşı etkili bir yöntem olma şansı yok. Çünkü salgının en çok yayıldığı alanlardan bir tanesi üretim alanları; işyerleri, fabrikalar, atölyeler, ofisler, toplu ulaşım araçları ki insanlar işe giderken kullanıyor toplu ulaşım araçlarını. Mart ayında salgının bazı kentlerde karantina uygulanarak izole edilmesi de mümkündü. Fakat tüm bunların koşulu bütün emekçilerin haklarının korunmasıdır.  Burada kastedilecen sadece çalışanların ücretlerinin garanti altına alınması değil, bir de gündelik işler bularak hayatlarını sürdürmeye çalışan işsizler ve büyük bir bölümü kayıtsız şekilde ek işlerde çalışmak zorunda kalan emekliler var. Dolayısıyla konu son derece kapsamlı. Halkın bütün temel ihtiyaçlarının karşılandığı, hiçbir hak gaspının olmadığı bir kapanmayı savunuyoruz. Bu yoksa kapanmaya karşıyız. Bunlar yapılmadan her tür kapanma halka karşı büyük bir cinayettir. Sağlık sistemi üzerinde baskı olmasa bu önlemleri bile almayacaklardı, tabloyu idare etmeye çalışıyorlar. İnsanların hastalanması hatta ölmesi, ne bu siyasi iktidarın ne de dünyadaki siyasi iktidarların umrunda değil. Kapitalist dünyanın gerçekliği ne yazık ki bu" değerlendirmesinde bulundu.

Salgının tek sorumlusu kapitalizm

Türkiye Komünist Partisi iktidarda olsa bu durumda ne yapardı diye soran Özuğurlu'ya Okuyan'ın cevabı şu şekilde oldu:

"Biz olsaydık büyük şirketlerin egemen olduğu bir ülke olmayacaktı Türkiye. Dolayısıyla bütün kararları toplum yararına alabilecek bir toplumcu, kamucu bir ekonomi politikası ile ülke yönetilmiş olacaktı. Kapitalizmin insanlara getirdiği tablo “ya sağlığınız ya ekmeğiniz”. Halbuki toplumcu bir ekonomi sermayenin kârı üzerine kurulmadığı için bir planlama dahilinde ekonomiyi çok temel unsurlar dışında durdurabilir. Bunu yaparken de elindeki kaynakları ve rezervleri vardır. Çünkü o rezervler sağda solda batık krediler olarak sermaye sahiplerine verilmemiştir. Yani aklı başında her ülkenin, toplumcu bir iktidarın kötü günler için bir rezervi vardır. Dolayısıyla normal bir ülke on beş günlük, bir aylık kapanmayla batmaz. Bizim iktidarımızda yapılacak olan şey şuydu: İlk vakalar çıktığında yurtdışı trafiği engellenecek, vakaların ilk görüldüğü yerler karantinaya alınacaktı. İnsanların ekonomik kaygı taşımayacakları şartlar sağlanarak üretim sürecinde gıda ve sağlık sektörü dışında insan aktiviteleri bitirilirdi. Bu iş Vietnam’da olduğu gibi Küba’da olduğu gibi az hasarlı atlatılırdı. Bütün dünya toplumcu bir düzene sahip olsaydı bu salgın çok hızlı bir şekilde bertaraf edilirdi. Bu salgının tek sorumlusu kapitalizmdir. Çünkü dediklerimizi hiçbir yerde uygulayamadılar. En gelişmiş ülkeler yerlerde süründüler. Hiçbir yerde işçi sınıfının, halkın sağlığını korumaya dönük bir adım atamıyorlar çünkü sermaye sınıfı üretimin devam etmesi konusunda ısrarcı.

Sağlık ticaret konusu olamaz
 
Özuğurlu ardından sağlık sisteminin sorununun nerede olduğunu sordu. Sağlık Bakanı'nın özel hastane sahibi olmasına dikkat çekerek söze başlayan Okuyan, "Sağlık Bakanlığı'nın bir otoritesi var evet ama o otorite bir yandan devletin sağlık sistemini yönetirken, öte yandan sağlıkta kaynakların önemli bir bölümünü kredi olanakları, teşviklerle kendisine çeken özel sektör şeklinde ikiye ayrılmış durumda. Sağlık sisteminin ilk ve en önemli problemi özel sektörün sağlığa bulaşmış olması. Sağlık ticaret konusu olamaz. İkinci problem sağlık sisteminin emekçilere yaklaşımıdır. Özveri, vatan, millet bir yere kadar. Sağlık emekçilerine her türlü zulüm reva görülüyor. Sağlık emekçileri çalışma saatlerinin artmasıyla, puanlama sistemleriyle akıl dışı bir çalışma temposuna sokuldu. Bir taraftan güzellemeler yapılan sağlık emekçileri ve kadroları şu an hem ekonomik hem kültürel hem de ideolojik açıdan inanılmaz bir baskıyla karşı karşıyalar. Bütün bu tablo tam bir akılsızlık örneğidir. Türkiye’de siyasi iktidarın salgını iyi yönettik iddiası her açıdan palavra" dedi.

Programın devamında TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, gazeteci Musa Özuğurlu'nun, salgın döneminde eğitim alanında neler yapılmalı, muhalefet partileri ve sendikaların iktidarın kötü yönetimine etkisi nasıl, önümüzdeki süreçte halkı neler bekliyor sorularına cevap verdi ve son açıklanan kısıtlamalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Programın tamamını izlemek için: