'İkinci dalga' söylemi salgın yönetimindeki başarısızlığı gizlemeyi amaçlıyor: Bu salgın bitmez

Bireysel düzeydeki TaMaM (temizlik, maske, mesafe) stratejisi dışındaki tüm önlemlerin bir tarafa bırakıldığı, iktidarın sorumluluğu tamamen vatandaşların üzerine yıktığı bu ortamda, mevcut test sayılarıyla mevcut vakaları bulmak olanaksızdır. O halde bu salgın etkili bir aşı devreye girinceye kadar bitmez. 

İlker Belek

Salgın bütün kapitalist dünyada sünüyor.

Çünkü gerekli önlemleri zamanında, gereken şekilde hayata geçirmediler. Virüsü “boğamadılar”. İlk “normalleşme” adımlarıyla birlikte, vaka sayılarında önemli artışlar oldu.

Ve tabi ki bundan sonra, ciddi pik durumlarında bile, ekonomilerini hiç bir şekilde kapatmak istemeyecekler.

İkinci dalga ne demek?

Şimdi hepsi ikinci dalgadan söz ediyor: Olur mu, olmaz mı, borsalar nasıl etkilenir? Oysa daha birinci dalgayı sonlandıramadılar.

Eğer birinci dalga sona ermiş olsaydı, ancak o zaman, ikincisinin ihtimali gündeme gelir ve bunu tartışmak anlamlı olurdu.

İlk dalganın sona erdirilmesi, günlük ölüm ve vaka sayılarının sıfırlanmış ya da ölüm sayısı sıfırlanırken, vaka sayısının hiç olmazsa 100’ün altına inmiş olması olarak tanımlanabilir.

Bunu Çin ve Küba başardılar. 

Çin’deki günlük vaka sayısı Nisan ayının başından beri 100’ün, 15 Nisan’dan beri 50’nin,  26 Nisan’dan beri 10’un altında. Haziran’ın 14’ünde 50’li sayılara çıktıktan sonra alınan önlemlerle yeniden 20’lere indi. Günlük ölüm sayısı Nisan ayının başından beri 0. Hastalık artık endemik durumda. Sınırlı bölgelerde kümelenmeler gösterebiliyor.  

Küba’da günlük vaka sayısı son 20 gündür 20’nin, son 10 gündür de 10’un altında. Yaklaşık 10 gündür ölüm sayısı 0. 1 Haziran’dan beri Küba’da yalnızca 2 ölüm oldu.
İşte şimdi Çin ve Küba için bu durumun nasıl sürdürüleceğini tartışmanın, ikinci dalga ihtimalinden söz etmenin, buna yönelik önlemleri düşünmenin anlamı var.

İlk dalgayı sona erdirmeyi başaramamış ülkeler için ise, önümüzdeki haftalar için söz konusu olan ikinci bir dalga değil, ilk dalganın dalgalanması, kendi içinde yeni pikler yapması olacaktır.
Ülkemizde de yaz döneminde bu tür pikler yaşanacak. Sınavlar, bayramlaşmalar, ibadethanelerde, asker uğurlamalarında toplu bir araya gelişler, otellerdeki yoğunlaşma buna neden olacak.
Ancak bu uzamış birinci dalga esas pikini kış döneminde, ultraviyolenin etkisi azaldığında, eve, küçük mekanlara kapandığımızda, mevsimsel grip başladığında yapacak. Şiddeti şüphesiz ülkelerin yaş yapılarına, nüfus yoğunluklarına, yoksulluklarına, hükümetlerin salgın yönetimindeki stratejilerine bağlı olarak değişecek.

Sünmenin nedeni: Bilinmeyen vakalar bilinenlerin 10 katı 

Sağlık Bakanı 25 Haziran tarihinde yaptığı basın toplantısında halen devam etmekte olan seroprevalans araştırmasının kimi bulgularını da açıkladı.
Buna göre;

  1. Ulaşılması planlanan 153.000 kişinin 118.000’ine ulaşılarak kan örnekleri alındı, PCR ve antikor testleri yapıldı.
  2. Antikoru pozitif olanların oranı binde 8,1’dir.
  3. PCR testi pozitif olanların oranı da binde 2,8’dir.


Bu verilerden şu sonuçlara ulaşıyoruz:

  1. Mart ayında başlayan hengameye rağmen hastalığa karşı bağışıklık kazanmış olanların oranı %1 bile değildir. Toplumumuz SARS-Cov-2’ye karşı halen tam olarak korumasızdır. 
  2. Antikor testi pozitif olanların oranı, şimdiye kadar hastalığı geçirmiş olanların sayısının 675.000 kadar olduğunu gösterir. Bu sayı Bakanlığın saptayabildiği toplam vaka sayısının (191.657) 3,5 katıdır.
  3. PCR pozitif olanların oranı ise aktif vaka sayısının (yani an itibariyle hastalığı geçirmekte olanların sayısının) 232.000 kadar olduğunu gösterir. Bu sayı Bakanlığın saptayabildiği aktif vaka sayısının (22.398) 10,5 katı kadardır. Demek ki bilinen vakaların 10 katı kadar “hayalet vaka” aramızda hastalığı yaymaya devam etmektedir. 

Birinci dalga süner, kış döneminde yeni bir atak yapar

Bu salgın süner ve gerekli önlemler alınmadığı taktirde kış döneminde de bu Mart ayındaki kadar şiddetli bir atak yapar. 
Her bilinen vakaya karşılık yaklaşık 10 tane bilinmeyen vaka varsa, bu durum, AKP’nin yetersiz test yaptığını, vakaları bulamadığını, filyasyonda etkisiz kaldığını, salgınla baş edemediğini kesin olarak gösterir.
AKP, hükümet, bakanlık, bilim kurulu, salgın yönetimi başarısızdır. “İkinci dalga” başarısızlığın üzerini örtmeyi amaçlayan bir söylemdir.

Bireysel düzeydeki TaMaM (temizlik, maske, mesafe) stratejisi dışındaki tüm önlemlerin bir tarafa bırakıldığı, iktidarın sorumluluğu tamamen vatandaşların üzerine yıktığı bu ortamda, mevcut test sayılarıyla mevcut vakaları bulmak olanaksızdır.

O halde bu salgın etkili bir aşı devreye girinceye kadar bitmez.