Bu ortamda enflasyon nasıl hesaplanır? TÜİK'in 'mal sepeti'ne virüs girdi!

TÜİK’in hesapladığı enflasyon rakamları, TÜİK’in hesapladığı başka pek çok şey gibi gerçek durumu yansıtmıyor. Üstelik mevcut olağanüstü koşullarda dahi enflasyon düşük çıkmıyor, geçen yıl ile aynı çıkıyor. Bu gösteriyor ki, hayat “normale” dönüp harcamaların da “normale” dönmesi gerektiğinde, emekçi sınıfı korkunç bir hayat pahalılığı bekliyor.

Nevzat Evrim Önal

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 Nisan enflasyon hesaplamalarını açıkladı. Görünüşe göre enflasyon, geçen yılın Nisan ayına göre yalnızca yüzde 0,09 (on binde 9) artarak yüzde 10,94 olmuş.

Ama bu bir saçmalık, zira mevcut ortamda eldeki verilerle ve ulaşılabilen veri kaynaklarıyla enflasyon hesaplanamaz. Gelin, inceleyelim.

Enflasyon nasıl hesaplanır?

Çok kısaca: Tüketici enflasyonu, temsili bir tüketici hanesi ve o haneye ait temsili bir “mal sepeti” oluşturarak hesaplanır. Bu sepeti satın alınan her şeyin içine atıldığı kocaman bir pazar arabasına benzetebiliriz. Bu arabanın içinde hangi mal ve hizmetlerin olacağı ve her birine yapılan harcamanın toplam bütçenin kaçta kaçını oluşturacağı genel toplumdan çekilen belirli sayıda hanenin oluşturduğu bir örnekleme yapılan anketlerle belirlenir. Bu anketin yapılması kolay bir iş değildir ve örneklemdeki hanelerin düzenli olarak harcama kayıtlarını tutmasını gerektirir.

Bu mal sepeti oluşturulduktan sonra, sürekli olarak fiyat bilgisi kaynakları takip edilerek sepette yer alan malların fiyat değişiklikleri gözleniyor. Buradan yola çıkarak da sepetin toplam fiyat değişikliği hesaplanıyor. O fiyat değişikliğinin oranı, tüketici fiyatlarındaki değişim, yani tüketici enflasyonu oluyor.

(Geçerken not: Zaten bu yüzden işçi sendika konfederasyonları "işçi enflasyonu" hesaplar. Zira TÜİK'in hesapladığı enflasyon Kişi Başı Milli Gelir gibidir, eşitsizlikleri dikkate almaz. Mesela genelin yanı sıra ayrı ayrı %10 veya %20'lik gelir dilimlerine göre enflasyon (da) hesaplanabilir. Ama bu yapılmaz, yapılırsa başa bela alınır.)

Şu anda enflasyon hesabında kullanılan mal sepetinde 12 grupta her biri farklı ağırlığa sahip toplam 418 kalem mal bulunuyor.

Anormal koşullarda anormal harcamalar

Sorun şu ki, mevcut mal sepeti enflasyon hesabı açısından anlamsız hale gelmiş durumda, zira salgın koşullarında insanların harcamalarında radikal değişiklikler oldu. Tam bir bilgiye sahip değiliz, ancak Mart sonu-Nisan başı kredi kartı harcamalarının son beş yılın ortalamasına göre değişimi ne denli olağanüstü koşullarda olduğumuza dair kabaca bir fikir veriyor (Veriler Merkez Bankası Elektronik Veri Dağıtım Sistemi’nden çekilmiştir).

Harcama kalemlerinde yüzde 44 artış ile yüzde 91 azalış “aralığında” değişimlerin gerçekleştiği bir ortamda enflasyon hesabı yapılamaz; zira enflasyon hesabı mal ve hizmet fiyatlarının değiştiği ancak hane bütçelerinde bu mal ve hizmetlerin paylarının değişen fiyatlara göre ayarlanmadığı varsayımıyla yapılır. Tüketim davranışlarındaki değişimlerin enflasyon hesabına doğru yansıtılabilmesi için mal sepetinin içeriğinde değişim olması gerekir. Ve böyle bir değişim yapılmış değil. Zaten mevcut ortamda hane tüketim anketlerinin yapılması ve verilerinin derlenmesi de mümkün değil.

Peki, açıklanan neyin hesabı?

Dolayısıyla TÜİK’in hesapladığı enflasyon rakamları, TÜİK’in hesapladığı başka pek çok şey gibi gerçek durumu yansıtmıyor. Genel harcamaların %25-30 aralığında kısıldığı bir ortamda enflasyon tabii düşük çıkar. Üstelik düşük bile çıkmıyor, geçen yıl ile aynı çıkıyor. Bu gösteriyor ki, hayat “normale” dönüp harcamaların da “normale” dönmesi gerektiğinde, emekçi sınıfı korkunç bir hayat pahalılığı bekliyor. Yalnızca temel harcamaları insanca bir düzeyde sürdürebilmek için dahi örgütlü ekonomik mücadelenin zorunlu olacağı, çok zor bir dönemin başındayız.