Bolu'dan yükselen mücadele hikayesi: 'Eğitim hakkı sınıfsal bir mesele'

Liselere yerleştirmede kontenjan artışı en fazla olan il Bolu. Bu durum bir tesadüf değil, tersine bir mücadele ve kazanımın sonucu.

HABER MERKEZİ

Geçtiğimiz haftalarda liselere geçiş sınavı (LGS) yerleştirme kontenjanları açıklandı ve oransal olarak Anadolu Lisesi açılması üzerinden, kontenjanında en fazla artış olan ilin Bolu olduğu ortaya çıktı. Oran yüzde 13'ten yüzde 24'ün üzerine çıktı. Bolu öğrenci başına en fazla akademik lise olan il olmuş oldu. Ancak bu durum bir tesadüf değil, kazanım.

İki yıl öncesine dayanan mücadele öyküsü, Bolu'da öğrenci ve velilerin akademik ve bilimsel eğitim talebinde yatıyor. Bu talebin mücadeleye çevrilmesinde payı olan Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı ve Rehber Öğretmeni Zehra Kulalı Gezici ile süreci konuştuk.

'Eşit ve kamusal eğitim sınıfsal bir mesele'

Eşit, ulaşılabilir ve kamusal eğitim talebinin önemini vurgulayan Gezici, nitelikli eğitime ulaşmanın sınıfsal bir mesele olduğunu söylüyor:

"Biliyorsunuz özelleştirme ile eğitim satın alınabilir bir meta haline dönüşmüştü. Adrese dayalı sınav sistemi değişikliği yapılmıştı. 2 yıldır bu konuyu biz yakından takip ediyoruz. Eğitim-Sen olarak mücadele hattımızın karşısında bir durum ortaya çıkmıştı. Öğrencilerin ve velilerin tercihleri değil, mevcut iktidarın tercihleri doğrultusunda yapılan bir dayatmaydı aslında. Adrese dayalı sistemle aslında illerde sınavla öğrenci olan akademik liselerin kontenjanlarını çok çok azalttılar. Bizim dediğimiz laik, bilimsel ve kamusal eğitim mücadelemizin karşısında dincileştirme, işçileştirme ve ticarileştirme söz konusuydu. Zaten arttırılan kontenjanlara baktığımızda da meslek liseleri ve imam hatip liseleri öndeydi. Dolayısıyla o 2 yıllık süreçte, liseye geçis sınavları öncesinde de imza kampanyaları yapıyorduk.

Bolu'da her yıl açıkta kalan yaklaşık 3 bin 500- 4 bin arası bir sekizinci sınıf mezuniyeti olur. Bunun neredeyse dörtte birini yerleştiremediler, 500 kadar öğrenci açıkta kaldı. Çünkü öğrenciler akademik, bilimsel eğitim almak istiyorlar. Anadolu lisesi talebi daha fazla. Veli ve öğrencilerin mevcut durumu, daha önceki talep ve tercihleri de bu yöndeydi. Biz bunu raporlaştırarak da Milli Eğitim'e sunduk. Öğrencilerin mağdur olacağını, tercih davranışları ortadayken buna rağmen yapılan değişikliklerle yerleştirme yapılamayacağını söylemiştik. İlk yıl Milli Eğitim Bakanlığı, 'Bütün öğrenciler istediği yere yerleşecek' deyince, bizim de etkimizle bir kontenjan arttırımına gidildi ve ilk yıl böyle hallettik.

'Velilerle birlikte mücadele etmeye karar verdik ve kazandık'

"Anadolu Liseleri'nin kapasitesi de dolmuş oldu. İmam Hatipler ve Meslek Liseleri yarı yarıya doldu. Bolu'ya yeni bir Anadolu Lisesi yapılmadı ve açılan bütün okullar İmam Hatip Lisesi olarak açıldı. Özel okullar da bildiğiniz gibi İmam Hatip ve Hafızlık Okulları olarak değiştirildi. Akademik Lise tercihi yapacak veliler açısında ciddi bir handikap oluşmuş oldu. Geçen yıl okullar kapanırken veli ve öğrencilere Eğitim-Sen olarak seslenerek, 'Yalnız değilsiniz' demiştik. 3600 mezun verilmişti geçen yıl. İlk yerleştirmede 408 öğrenci açıkta kaldı. Açıkta kalan öğrencilerin not ortalaması 80-90 arasındaydı. Bunun üzerine velilerle birlikte mücadele etmeye karar verdik ve kazandık.

Açıkta kalan öğrencilerin velilerine ulaştık ve hepsiyle görüştük. Muhtarları da dahil edip toplantılar yaptık. Bizim görüşlerimize uzak olduğu düşünülen insanlarla ortaklaştık. Birlikte mücadele ettik, birbirimize güvendik. Veli grubumuz her geçen gün büyüdü. Ardından geçtiğimiz yaz bir açıklama yaparak, gericileştirme politikalarımıza boyun eğmeyeceğimizi, laik, bilimsel eğitim talebimiz olan yurttaşlık hakkımızdan vazgeçmeyeceğimizi ifade ettik."

'Bu kazanımın umut olmasını dilerim'

"İkinci tercih döneminde de direndik ve Anadolu Lisesi'nden başka bir okul tercih etmedik. Öğrenciler tabii yine açıkta kaldı. Bir yandan Milli Eğitim de ikna etmeye çalışıyordu, 'Nakilde istediğiniz okula geçersiniz' diye ancak veliler bunlara da inanmadı. Aradan bir ay geçti ve üçüncü tercih dönemi geldi. Yine yerleşme olmazsa İl Tercih Danışma Komisyonu öğrencileri kendi belirledikleri okullara yerleştirecekti ve çocuklar tekrar açıkta bırakıldı. Veliler tüm bunlara direndi, İl Milli Eğitim'in önüne gidildi. 9 Eylül'de okul açılacakken o hafta okul arayışı olduğunu gördük. Velilerin bu kararlı duruşunun ardından hangi okul Anadolu Lisesi'ne dönüştürülecek bakmaya başladılar. Ayın altısında Hafızlık Okulu'nun Anadolu Lisesi olacağı duyuruldu ve oraya 200 öğrencimiz yerleşti. Türkiye'deki sürecin tersi yaşanmış oldu Bolu'da.

208 öğrencimiz açıktaydı ve 8 çocuğumuzu açıkta bırakmak istemiyorduk. O çocuklar için tekrar hepimiz tekrar bir araya geldik ve veliler o 8 çocuğu da aynı okula kaydettirdiler. 'Ya hep beraber, ya hiç birimiz' denilmiş oldu, gerçek anlamda. Tek bir öğrenci açıkta kalmamış oldu, tümünü Anadolu Lisesi'ne yerleştirmiş olduk.

Öğrenci ve velilere rağmen okullaşma politikası yürütülemeyeceğine dair tarihe bir not düşülmüş oldu. Bu durumun memlekete umut olmasını dilerim."