Afrika asıllı Amerikalı George Floyd’un Minneapolis’te ölçüsüz polis şiddeti sonucu öldürülmesinin ardından geçen ikinci haftada da dünyanın her yerinde protestolar devam ediyor. Cumartesi günü “Irkçılık Karşıtı Sessiz Protesto” çağrısıyla Berlin Alexanderplatz’da on binlerce protestocu bir araya geldi. Başlangıçta Postdamer Platz’da yapılması planan protesto, katılımın yüksek olacağı beklentisiyle kentin en büyük toplanma alanı olan Alexanderplatz’a alındı. Binlerce kişi siyah kıyafetler ve maskelerle korona salgını nedeniyle hali hazırda yürürlükte olan toplanma yasağı ve sosyal mesafe kurallarına rağmen alanı doldurdu. Alana bağlanan caddelerin alana giremeyen göstericiler tarafından bloke edilmesi nedeniyle polis meydan çevresindeki yolları trafiğe kapatmak zorunda kaldı. Göstericiler polis şiddeti ve ırkçılık karşıtı sloganlarıyla 3 saat boyunca alanda kaldı. 

Avrupa’da ve Almanya’da son yıllarda tırmanışa geçen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı Avrupa Parlamentolarında giderek sandalyelerini arttırıyor. Buna paralel olarak toplumda birikmekte olan gerilim uluslararası kamuoyunda gündeme gelen bu tip ırkçı, yabancı düşmanı olaylarda toplumun muhalif kesimini birleştiriyor. Geçtiğimiz yıllarda Almanya’da farklı siyasal görüşleri temsil eden kesimlerini bir araya getiren kitlesel eylemler PEGİDA ve AfD karşıtı ibir çeriğe sahipti. Ancak bu tip kitlesel eylemler kamu oyunda ses getirme ve dayanışma işlevlerini yerine getirse de, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının sınıfsal temellerinin üzerini örten, toplumsal karşı refleksi mevcut sınıf çelişkileriyle birlikte toplumsal barış sözleşmesine indirgeyen bir içeriğe sahip oluyor. Kitleler tepkileri soğrularak, sosyal sorumluluğu yerine getirmenin memnuniyeti ile eve yollanırken, semptomları giderilmiş olan hastalık, içten içe hasta olan toplumu kemirmeye devam ediyor.