Belarus'ta gerginlik artıyor: Batı tehditlere devam ederken liberal muhalefet eylemleri yükseltiyor

Belarus sınırına Polonya ve Litvanya'nın askeri yığınak yapması söz konusuyken Tihanovskaya 'ulusal lider olmaya hazır olduğunu' söyledi. Lukaşenko eylemler karşısında oldukça yetersiz kalırken bazı eylemlerde aşırı sağcı ve neoliberal retorikler yükselmeye başladı.

Dış Haberler

Belarus'ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Litvanya'ya giden Svetlana Tihanovskaya, dün yayınladığı bir videoda Aleksandr Lukaşenko'nun yerine "ulusal lider olmaya hazır olduğunu" ilan etti.

Tihanovskaya, Litvanya'dan yayınladığı yeni bir videoda, "Politikacı olmak istemedim. Ancak kader, kendimi keyfi yönetim ve adaletsizliğe karşı bir çatışmanın ön saflarında bulmama karar verdi... Bu dönemde sorumluluk almaya ve ulusal lider olarak hareket etmeye hazırım." dedi.

Minsk'de Lukaşenko destekçilerinden zayıf miting

Lukaşenko pazar günü destekçileriyle bir araya geldiği bir miting düzenledi. Seçim talebinin kabul edilmesi halinde Belarus'un bir ülke olarak varlığının sona ereceğini söyleyen Lukaşenko ayrıca ülke sınırına yığılan NATO askerleri konusunda uyardı.

Minsk'teki mitingde Lukaşenko, destekçilerini "ülkenizi, bağımsızlığınızı ve ailelerinizi korumaya" çağırdı.

Bu arada Lukaşenko karşıtları başkentteki mitinglerine devam ettiler. Aynı gün düzenlenen iki miting karşılaştırıldığındaysa Lukaşenko'nun destekçilerinin zayıf kaldığı görülüyordu.

Belarus menşeli Tut.by'ye göre hükümet destekçilerinin mitingine 10 bin kişi katılırken aynı gün düzenlenen kırmızı beyaz bayraklı mitinge 200 bin kişi katıldı.

Batı'dan gelen tehditlere karşı Lukaşenko Rusya'ya sığındı

Cuma günü, AB dışişleri başkanı Josep Borrell, Brüksel'in Lukaşenko'nun zaferini reddettiğini söyledi ve Belarus'a karşı yaptırım sözü verdi.

Pazar günü Lukaşenko, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de telefonda görüştü. Lukaşenko'nun basın bürosuna göre, iki ülkenin liderleri "dış tehditler" durumunda hem Minsk hem de Moskova'nın parçası olduğu bölgesel savunma paktına uygun olarak "müşterek tepki vereceklerini" doğruladılar.

Sokaklarda liberallerin ve aşırı sağcıların borusu ötüyor

Lukaşenko karşıtı söylemler eylemlerin başlamasından önce de Lukaşenko'yu SSCB dönemiyle özdeşleştiren soğuk savaş döneminden kalma basit retoriklerle sınırlı kalıyordu. Neo-liberal Tihanovskaya'nın mitinglerinde SSCB'nin yıkılışıyla özdeşleşen semboller öne çıkarken kırmızı beyaz bayrak sokaktaki eylemlerin temel sembolü olmuş durumda.

Söz konusu bayrak 1. Dünya Savaşı sırasında Alman mandası altındaki "Beyaz Rutenya" bayrağı. Daha sonra da Nazi işgali altında kukla rejiminin bayrağı oldu. SSCB'nin dağılmasıyla birlikte Belarus'un bayrağı haline gelen sembol, işgal yıllarını temsil ettiği gerekçesiyle Lukaşenko yönetimi tarafından kullanımdan kaldırıldı, sonraki yıllarda faşistler ve Batı yanlıları tarafından kullanılmaya başlandı.

Sokaklardaki eylemlerin sağcı kimliğini ya da Tihanovskaya'nın Batıcılığını gizlemek üzere herhangi bir çaba söz konusu olmadığı halde bu özellikler değişen gündemlerde kendisini daha belirgin şekilde ortaya koymakta.

Son olarak Belarus devlet televizyonu önündeki eylemciler ABD Dışişleri Bakanlığı'nın resmi propaganda kanalı Özgür Avrupa Radyo'su için tezahuratlarda bulundu.

Tihanovskaya destekçilerinin hedef aldıkları arasında gelenlerse Lukaşenko'nun kamucu politikaları. Lukaşenko, Belarus Komünist Partisi de dahil olmak üzere çeşitli sol odakların da desteğini alarak iktidara gelmiş birisi. Lukaşenko'nun kendi yönetimi hakkında en çok dillendirdiği savunu diğer eski SSCB ülkelerinin yaşadığı iktisadi çöküşten korunmuş olmak ve sosyalist dönemden kalma hakların bir kısmının korunuyor olması. Lukaşenko'nun kendisi de bir anti komünist olsa dahi SSCB'nin çöküşünün etkilerini çok ağır yaşamamak en çok gurur duyduğu konu. Minsk'de destekçileriyle düzenlediği mitingde Lukaşenko “sert bir siyaset” güttüğünü söyledi ve “Evet, benim siyasetim kimilerinin hoşuna gitmeyebilir. Ama bu iktidarı onayladık, anayasayı kabul ettik. Benden düzen getirmemi istediniz, ben de getirdim. Oligarksız bir düzen istediniz. Hani, neredeler? Minsk sokaklarını haydutlardan temizlememi istediniz. Ben de bunu yaptım.” şeklinde konuştu.

Grevler ve Lukaşenko'nun süreçteki başarısızlığı

Eylemlerdeki genel havayı yönetenlerin liberaller ve milliyetçiler ama Katya Kazbek, RT'de yazdığı yazısında "Lukaşenko'nun gitmesini isteyen ancak Maidan tarzı bir isyan istemeyen Marksist şüphecilerin de var olduğunu" yazdı, ancak bunun eylemlerin genel havasındaki milliyetçi dalgaya çok da etkisinin bulunmadığına dikkat çekti.

Benzer şekilde ülke ekonomisinin motor gücü olan fabrikalarda gerçekleşen genel grevlerde Lukaşenko'nun gitmesi için çalışan ancak sokaklara hakim eylemlerin karşısında duran eğilimlerin olduğu da söyleniyor.

Söz konusu grevler ülkenin en büyük fabrikalarından MZKT ve BelAZ da dahil olmak üzere kilit sanayi kurumlarında gerçekleşiyor. Lukaşenko'ysa geçtiğimiz günlerde bu fabrikalara gidip işçilerle görüşmeler gerçekleştirdi.

Lukaşenko'nun işçilerle görüşmeleri fazla sakin geçmedi; Lukaşenko'nun gerginliği dikkat çekerken işçilerle belli noktalarla sözlü sürtüşmeler yaşadı. MZKT'deyse podyumun önünde toplanan işçilerin kendisine "Çekip git!" diye bağırmaları üzerine Lukaşenko, "Teşekkür ederim. Her şeyi söyledim - biraz daha bağırabilirsin” dedi. Lukaşenko söz konusu konuşmasında "Seçimi zaten düzenledik. Beni öldürmedikçe başka seçim olmayacak." sözlerini kullandı.

Orada toplananlara, "insanların sokağa atılmaması" için fabrikadaki işlerin devamını sağlayan "kötü başkan"ın kendisi olduğunu olduğunu söyledi.

Belarus muhalefet medyası olayları ülke çapında bir grev olarak tanımlıyor ancak hükümet, işçilerin yalnızca küçük bir kısmının katıldığını söyleyerek ölçeği küçümsedi.