Rusya ve ABD kıskacında Belarus: ABD tehdit ediyor, ekonomi Rusya petrolüyle dönüyor

Belarus'ta muhalefetin adayının yurtdışına çıkmasının ardından eylemler ve eylemlere yönelik şiddetli baskı sürüyor. Ülkedeki durumsa Rusya ve Batı'yla olan pazarlıklara dayalı ilişkilerle şekilleniyor.

Dış Haberler

1995'ten beri Rusya ve Belarus'un bir Birlik Devleti kurma anlaşması var. Birlik Devleti, Rusya ve Belarus vatandaşlarına, yabancı uyruklular için zorunlu olan resmi göçmenlik prosedürleri olmaksızın her iki ülkede çalışma ve kalıcı olarak yerleşme hakkı sağlıyor. 1999'da genişletilen anlaşma, ortak bir savunma ve ekonomik entegrasyonun yanı sıra Birlik parlamentosu ve diğer kurumları da içeriyor. Anlaşma esasen Belarus'u ve potansiyel olarak diğer eski SSCB devletlerini Rusya ile entegre etmeyi amaçlamakta. Ancak tam teşekküllü Birlik Devleti içinde Lukaşenko'nun Devlet Başkanı olarak rolü büyük ölçüde azalacaktı.

Birlik görüşmelerinin keskinleştiği dönemlerde Lukaşenko'nun Rusya'dan uzaklaşıp ABD'ye yüzünü dönmesiyse alışıldık bir durum haline gelmiş oldu.

Rusya, Belarus'a teslim ettiği doğalgaz ve ham petrolün fiyatına büyük sübvansiyon sağladı. Petrol kısmen ülke içinde kullanılıyor, Belarus onu rafine ediyor ve elde edilen ürünleri batı pazarlarına satıyor. Sübvansiyonlu petrol, yakın zamana kadar Rusya'nın Belarus'u yanında tutmak ve entegrasyona ikna etmek için ödediği pazarlık bedeliydi.

2019'un sonlarında Lukaşenko ve Putin, Soçi'de bir zirve için bir araya geldi. Putin, Birlik Devleti'ni kurma yolunda daha fazla ilerleme için baskı yaptı. Sonuç olarak Rusya, petrolü için daha yüksek fiyatlar talep ederek "entegrasyon kirasını" kesti.

Bu nedenle, Aralık ayında Moskova'nın Minsk'e sattığı petrol için yeni bir fiyat üzerinde anlaşmada başarısız olduklarında, Rusya geçici olarak arzı kesti. Lukaşenko daha sonra Belarus'un petrol tedarikçilerini çeşitlendirme sözü verdi. Belarus, petrol fiyatlarına koronavirüs kaynaklı bir şoktan yararlanarak son beş ayda Azerbaycan, Norveç ve Suudi Arabistan'dan sevkiyatlar satın alarak teslimat yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD petrolünü “rekabetçi bir fiyata” ilk kez satmayı teklif ettiği Şubat ayı başlarında Minsk'i ziyaret etti. Lukaşenko'nun iktidara gelmesinden bu yana üst düzey ABD'li diplomat tarafından Belarus'a ilk ziyaret oldu. Daha sonra Nisan ayında, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yetkililerinden biri olan Julie Fisher, on yıldan fazla bir süredir boş olan Belarus büyükelçisi olarak seçildiğinde, iki ülke resmen diplomatik ilişkileri yeniden kurdu.

Lukaşenko'nun başka yerlerden petrol satın alma konusunda yaptığı ufak pazarlık sonuç verdi ve Mayıs ayında Rusya, Belarus'a önceki yılların yarısı miktarda petrol sevkiyatı yapmayı tekrar kabul etti.

ABD rejim değişikliği fırsatlarını değerlendiriyor

Geçen yıl ABD istihbaratının dış müdahale araçlarından Ulusal Demokrasi Vakfı (National Endowment for Democracy), Belarus'ta en az 34 proje ve kuruluşu finanse etti.

Belarus'ta AB yanlısı aday Svetlana Tihanovskaya, seçimlerden önce Lukaşenko'ya karşı en büyük muhalefet adayı olarak öne çıkıyordu. Seçimlerin ardından tamamı Tihanovskaya destekçilerinden oluşmayan grupların sokaklarda eylemler düzenlemesiyse hükümet tarafından şiddetle karşılandı ve sadece ilk birkaç gün içerisinde binlerce eylemci gözaltına alındı. Uygulanan polis şiddetini takiben İçişleri Bakanı Yuri Karayev "şiddete kazara maruz kalan rastgele insanlardan" özür dilediğini açıkladı. Bakanın özür açıklamasını binlerce kişinin gözaltından serbest bırakılması takip etti.

Seçimlerde hile karıştığı iddiaları ve sokaklarda uygulanan şiddet görüntüleriyse ABD'nin müdahale tehdidinde bulunması için yeterli oldu. Mike Pompeo geçtiğimiz gün Belarus'a yönelik yaptırımların gündemde olduğunu açıklamıştı.

ABD'nin yaptırım uyguladığı ülkelerde halkın temel gıda, tıbbi malzemeler ve altyapı hizmetlerine ulaşmasının engellendiği biliniyor. ABD Hazine Bakanlığı'na göre "Yaptırımlar, dış politika ve ulusal güvenlik hedeflerine ulaşmak için varlıkların ve ticaret kısıtlamalarının bloke edilmesi yoluyla kapsamlı veya seçici olabilir." Özellikle Trump döneminde ABD diğer ülkelerde "rejim değişikliğini zorlamak" adına ağırlaştırılmış yaptırımlar uygulamaya başladı.

Muhalefet adayı oyların tekrar sayılmasını talep etti

Litvanya'ya kaçan Svetlana Tihanovskaya, Belarus yetkililerini “şiddeti” durdurmaya ve protestocularla diyaloga girmeye çağırdı ve destekçilerinden hafta sonu barışçıl mitingler düzenlemelerini istedi.

YouTube'da yayınlanan bir videoda Tihanovskaya, hükümeti "barışçıl protestoları kan banyosuna" dönüştürmekle suçlarken, destekçilerini "yasal, şiddet içermeyen" eylemlerde bulunmaya çağırdı.

Belediye başkanlarına Cumartesi ve Pazar günleri barışçıl gösterilerin "organizatörü olarak hareket etmeleri" çağrısında bulunan Tihanovskaya, "sandık protokollerinin kopyalarını" kanıt olarak göstererek, seçim zaferinin kendisinden çalındığı iddiasını tekrarladı.

"Çoğunluk [Lukaşenko’nun] zaferine inanmıyor” diyen Tihanovskaya, "bağımsız" gözlemcilerin mevcut olduğu ortamda oyların tam olarak yeniden sayılmasını talep eden bir çevrimiçi dilekçe başlatarak, destekçilerini "oylarını savunmaya" ve seçimlerle ilgili resmi bir soruşturma başlatmaya çağırdı.

Tihanovskaya, Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'nun geçen hafta görevde altıncı dönemine yeniden seçilmesinin ardından Litvanya'ya gitti. Oyları çaldığı iddiaları üzerine Lukaşenko'ya karşı ülke çapında protestolar başlamıştı.

Sokaklardaki eylemlere destek olmak için ülkenin en büyük fabrikalarından ağır makine üreticisi BelAZ'da grev ilan edildi. Seçimlerin ardından Tihanovskaya'ya destek için farklı fabrikalarda grevler başladı.

Bu arada yetkililer, oy sayımının adil olduğu konusunda ısrar ediyorlar. Lukaşenko protestoların yurtdışından kışkırtıldığını, daha fazla isyan ve gerilime izin vermeyeceğini söyledi.

Hükümetin muhalifleri baskı altına aldığı suçlamalarıyla gölgelenen son derece çekişmeli bir seçim kampanyası sırasında Lukaşenko, defalarca yabancı güçlerin provokasyon yapmak ve oylama sürecini aksatmak istediğini söyledi. Lukaşenko seçimlerin ardından başlayan eylemlerden dolayı Polonya, İngiltere ve Çekya'yı sorumlu tutmuştu. Çekya suçlamaları reddetmişti.

Belarus'un komşuları ve aynı zamanda ABD'nin yakın müttefikleri Polonya ve Litvanya'ysa Belarus'a yönelik ağır yaptırımların uygulanması taraftarı.