Almanya'da gizli rapor: Covid protestolarından yeni bir sağ doğabilir

Almanya istihbaratının "gizli" ibareli raporu, korona protestolarından yeni bir aşırı sağ hareket doğabileceği uyarısını yapıyor.

Haber Merkezi

Almanya'da Nisan ayından bu yana farklı grupların yer aldığı, çok sayıda korona tedbirleri karşıtı gösteri düzenleniyor. Gösterilerde mesafe ve hijyen kurallarına uyulmaması, güvenlik güçlerine direnişteki artış, istihbarat birimleri ile emniyetin, gösterici grupları yeniden gözden geçirmesine neden oldu.

DW Türkçe'den Elmas Topçu'nun haberine göre Almanya'da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (BfV) hazırladığı ve gelecek hafta yapılacak federal ve eyalet içişleri bakanları konferansında ele alınacak, "gizli" ibareli raporda "kendine has, yeni bir radikal hareketin doğabileceği" tehlikesine dikkat çekiliyor.

Bazı medya kuruluşlarının ulaştığı 37 sayfalık raporda, birinci dalgada da olduğu gibi korona tedbirleri karşıtı gösterilere hâlâ farklı grupların katıldığı belirtiliyor. Diğer yandan aşırı sağcıların ve yine aşırı sağcı "İmparatorluk Vatandaşları" adlı grubun üyeleriyle, farklı komplo teorilerine inananların da gösterilere geniş katılımla giderek daha fazla destek verdiğine dikkat çekiliyor.

Genellikle gösteri izinlerini aşırı sağcı olmayan kişilerin aldığı, ancak bu kişilerin gösterilerde şiddet eğilimli holiganlar ve neonazilerle yanyana yürüdükleri, onlarla aralarına mesafe koymadıkları, içerik ve eylemlilikte de onlarla aralarına sınır çizmedikleri vurgulanıyor. Aşırı sağcılarla komplo teorileri ve mitlerine inananları birbirine bağlayan ortak unsurların bulunduğuna da dikkat çekilen raporda, bu ortak paydaların özellikle devletin aldığı korona tedbirlerine karşı yapılan gösterlerde daha da belirginleştiği belirtiliyor. Aşırı sağcılar ile komplo teorilerine inanların en büyük ortak paydalarının da "antisemitizm, elitler düşmanlığı, yeni dünya düzeni inancı, aşı zorunluluğu uygulanacağı iddiaları ve beyaz çoğunluğun yerini Müslüman veya beyaz olmayanların alacağı" gibi tezler olduğu bildiriliyor.

QAnon ve derin devletçiler de gösterilerde

Gizli raporda, söz konusu korona protestolarına, derin devlete ve çocukları istismar eden, öldüren, devleti de ele geçirdiği söylenen elit kesimin varlığına inanan QAnon grubunun da eklendiği belirtiliyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, pek çok ideoloji ve teorinin birbirine karıştığı gösterilerden, kendine has yeni bir radikal hareketin doğabileceği tehlikesine dikkat çekiliyor.

Anayasayı Koruma Teşkilatı da DW Türkçe'ye verdiği demeçte özellikle "Querdenker" adlı gruba işaret ediyor. Açıklamada, "Querdenker adlı grup tarafından devletin korona tedbirlerine karşı düzenlenen gösterilere aşırıların, İmparatorluk Vatandaşları'nın, Öz Yönetimciler'in (Selbstverwalter) ve onlar gibi anayasa düşmanı grupların katıldığı görülmektedir. Bu nedenle, federal ve eyalet istihbarat teşkilatları, Querdenker isimli grubun eylemleri konusunda yasal yükümlülüğünü yerine getirmektedir" cevabı dikkat çekiyor. Almanya'da BfV'nin "yükümlülüğün yerine getirilmesi" ifadesi ile, bu tür gösterilerin istihbarat birimlerince izlenip izlenmeyeceği, söz konusu grupların anayasayı şiddet yoluyla değiştirme hedeflerinin bulunup bulunmadığının büyüteç altına alındığı anlaşılıyor.

Tam adı "Querdenker 0711" olan gruptaki "Querdenker" terimini Türkçeye "aykırı düşünen" diye çevirmek mümkün. İlk olarak Nisan 2020'de Stuttgart'ta eylem yapan grubun adındaki "0711" de Stuttgart'ın telefon kodu olan 0711'den geliyor. Hareket bir sayfalık "manifestosunda" kendisini partiler üstü ve demokratik bir oluşum" olarak lanse etse de düzenledikleri eylemlere çağrıcılar arasında sağ popülist, İslam ve göç karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi ile aşırı sağcı rapçi Chris Ares ve Nasyonal Demokrat Parti (NPD) olması dikkat çekiyor.

Almanya'da bir aydır uygulanan ve şimdilik 10 Ocak'ta sona ermesi öngörülen ikinci kapanmayla ve Sars-CoV2 aşılarının bulunmasıyla planlanan aşı kampanyalarının, protestoları tetiklemesinden endişe ediliyor. 95 bağımsız araştırma kuruluşunun çatı örgütü olan Leibniz Topluluğu'nun Berlin'deki binasına yönelik kundaklama girişimi ile Alman hükümetinin pandemiyle mücadeleden sorumlu bilimsel kuruluşu Robert Koch Enstitüsü'ne molotof kokteyl ile yapılan saldırılar bu yöndeki endişeleri daha da artırdı.