AKP adaletinin özeti bu davada: Ne istediyse yaptırmış...

Üst üste birçok cinayete imza atan İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’yi tahliye ettiren Cumhurbaşkanlığı Hukuk Kurulu üyesi Burhan Kuzu, Zindaşti’nin hasmını ise cezaevinde tutmak için soruşturmaya müdahale etmiş. Kuzu’nun kendi çıkar ilişkisi için yargıya müdahalesi, AKP iktidarının ‘adalete’ bakışının da özetini sunuyor.

Haber Merkezi

75 kilo eroinle yakalanıp Zekeriya Öz’ün gizli tanığı oldu, Hacı Osman Sezen, Turgay Akar, Avukat Kudbedin Kaya cinayetlerini azmettirdi, yetmedi BAE’de bir kişinin infaz talimatını verdi, infaz emri verdiği kişiyi ise Panama’da öldürttü.

Sonra İstanbul’da polis ekipleri tarafından yakalandı ve yapılan bu suçlamaların ardından cezaevine gönderildi.

Ancak tutukluluğu oldukça kısa sürdü, “sürpriz” bir şekilde tahliye edildi. İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti.

'Devletin bu konuda duyarlılığı olduğunu söyledi'

Zindaşti’nin tahliyesinin ardından Kasım 2018’de Habetürk’te Fatih Altaylı imzasıyla bir yazı yayımlandı. Söz konusu yazıda tüm bu suçlamalara karşın Zindaşti’yi tahliye eden mahkemenin hakiminin dikkat çeken bir itirafı vardı:

“İktidar partisinden eski milletvekili beni sürekli arayarak bu şahsın mutlaka tahliye edilmesi gerektiği yönünde telkinde ve baskıda bulundu. Devletin bu konuda bir duyarlılığı olduğunu belirtti.”

Tamamen duygusal...

Aynı yazıda Kuzu’nun “devlet duyarlılığının” kaynağı da belirtiliyor, “Mesele tamamen duygusal” denilerek para karşılığı “mahkemeye” müdahale edildiği vurgulanıyordu.

Bu yazıda işaret edilen isim AKP’nin sivil anayasa çalışmalarını yapan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından olan, uzun süre AKP’de milletvekilliği de yapan Burhan Kuzu’ydu.

Tüm yalanları ortaya çıktı

Önce sessiz kaldı, ardından tüm iddiaları reddetti Kuzu.

“Zindaşti'yi tanımıyorum bile” dedi, "Ben ne o İranlıyı tanırım ne de o hakimle görüşmem oldu. Hele hele duygusallık dediğin para işleri benim asla yapmayacağım işler" iddiasında bulundu.

Ancak bu açıklamadan kısa süre sonra tanımadığını söylediği Zindaşti ile yemek yediklerini gösteren fotoğraflar ortaya çıktı.

Fotoğrafların ardından bu kez savunmasını değiştirdi, sadece “bir kez görüştüm” dedi, bu kez de Zindaşti ve adamlarıyla yaptığı onlarca görüşme ortaya çıktı.

Hatta bu görüşmelerden birisi “para” ilişkisinin sürdüğünü de gösterir şekilde İzmir’de yapılacak bir ihaleye ilişkindi…

Artık üzeri örtülemeyecek kadar bilgi ortaya çıkınca HSK konuya ilişkin inceleme başlatmak zorunda kaldı.

Tahliye kararı veren hakim: Burhan Kuzu sürekli arıyor

Hakim Cevdet Özcan’ın verdiği tahliye kararına itiraz eden Zindaşti ve adamlarının tutuklanmalarını sağlayan Savcı Ercan Devrim, Kuzu’nun davaya dahlini şöyle açıklayacaktı:

“Cevdet Bey en az 3-4 kez farklı zamanlarda beni ziyarete etmişti. Bu ziyaretlerde söz konusu soruşturma dosyasının akıbetini ve ne zaman iddianame düzenleneceğini sormuştu. Bu ısrar ve genel itibarı ile kullandığı çekingen ve mahcup dil bende merak ve şüphe uyandırdı. Tehdit edildiğini veya kendisine şantaj yapıldığını düşündüm ve böyle bir şey olup olmadığını son gelişinde kendisine sordum. Bana, ‘Üzerimde çok baskı var. Çok baskı yapıyorlar’ dedi. Nereden olduğunu sorduğumda, ‘Ankara’dan Burhan Kuzu sürekli arıyor’ şeklinde yanıtladı… Yanlış hatırlamıyorsam Cevdet Bey, dosyanın önüne gelmesi halinde mazeret izni kullanacağını ya da rapor alacağını söylemişti. Cevdet Özcan’ın verdiği tahliye kararına şaşırdım.”

Hakimi üst üste aramış, ikinci arama Saray'dan

Hakim Özcan G. ise, Kuzu’nun kendisini aramasını şu sözlerle açıklayacaktı:

Hakim Özcan G.'nin ifadesinde Zindaşti ve adamlarının tartışmalı biçimde tahliye edilmesi olayında nüfuzunu kullandığı gerekçesiyle ismi sık sık gündeme gelen eski milletvekili Burhan Kuzu’nun da ismi tutanaklara şöyle geçti:

“Eşimle birlikte bir alışveriş merkezindeyken telefonum çaldı. Ailemle alışveriş yaparken Telefonumu tanımadığım bir başka cep telefonu numarası aradı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. Dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu hatırladığım kadarıyla iletti. Ben kendisine dosyada kararımı verdiğimi artık benlik bir şey olmadığını izah etmeye çalışsam da bulunduğum ortamın da gürültü olması sebebiyle beni anlamadığını düşünüyorum. Telefonu kapattıktan sonra o gün yeniden kendisiyle görüşmedim.

(Sonra) Cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı.”

İkinci soruşturma da geldi

Naci Zindaşti'yi tahliye ettirmek için hakimlere baskı yapmakla suçlanan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi Burhan Kuzu hakkında beş yıl hapis talebiyle iddianame hazırlanırken, şimdi bir soruşturma daha açıldı.

Zindaşti’nin hasmı olan Orhan Ünğan'ın tahliye edilmesini engellemek için yargıya baskı yaptığı iddiasıyla Kuzu hakkında yeni bir soruşturma başlatıldı.

Tüm detaylar ortaya saçılınca açılmak zorunda kalan bu iki soruşturma, AKP iktidarında adalet sistemin nasıl işlediğinin de dikkat çekici bir özetini sunuyor aslında...