Trumpistan'ın bağnazları: Irkçılar ve Evanjelistler yeni bir iç savaşa mı hazırlanıyor?

ABD'de Covid-19 önlemlerine karşı başlatılan eylemler, Trump'ın beyaz üstünlüğünü savunanlardan ve Evanjelist Hristiyanlardan oluşan seçmen kitlesini konsolide etmeyi amaçlıyor.

GILBERT MERCIER (ÇEVİRİ)

Saf olmayalım. Başkan Trump’ın kısa bir süre önce kendisine tapan takipçilerini Michigan, Virginia, Maryland ve Minnesota gibi eyaletleri ‘‘kurtarmaya’’ çağırması, bu insanları karantina ve sosyal mesafe uygulamalarının sözde tiranlığından kurtarmakla ilgili değildi. Trump 2020 ve Konfederasyon bayrağı taşıyan Trump’ın silahlı fırtına birliklerinin örgütlenme sebebi ve muhtemelen para aldıkları görev Birleşik Devletler’in en kısa süre içinde yeniden işe dönmesini sağlamaktı. Doğal olarak bu Covid-19 salgınının hâlâ çeşitli düzeylerde 50 eyaletin tümünü kasıp kavurmasına ve ufukta sonunun görünmemesine rağmen böyleydi.

‘‘Amerika’yı yeniden iş hayatına açma’’ telaşı, küçüklü büyüklü Wall Street şirketlerinin dayatması ve özellikle Trump’ın Kasım ayında yeniden seçilebilmek için yaptığı çaresiz bir girişimdir. Trump için, devasa küresel ekonomik krizden bir çıkış yolu bulmak muhtemelen beyhude bir çaba olacak. Bu, elbette, kapitalizmin, ekonominin ve finans piyasalarının ayakta kalmasının insan yaşamından daha önemli olduğu canice mantığının bir belirtisidir. Kapitalizm hem savaş hem de barış zamanlarında her zaman kârı insanlara tercih etmiş acımasız bir katildir.

İç Savaşı Diriltmek: Trumpistan Birleşik Devletleri mi?

Teknik olarak Amerikan İç Savaşı 9 Nisan 1865’te sona erdi. Fakat 155 yıl sonra, Konfederasyon eyaletleri ile Kuzey arasındaki savaş Amerika’nın ruhunda yaşıyor. Köleciliği ve beyazların doğal üstünlüğünü savunan ırkçılığın kara lekesi bir miktar silinse de hâlâ ortada duruyor. Donald Trump’ın 2016 yılında seçilmesi bu lekenin siyaseten doğru gözükmemekten utanmaksızın yeniden açık bir şekilde sergilenmesini normalleştirdi. Trumpistan, şöyle ya da böyle eski Konfederayon’un yeniden doğuşu oldu. Konfederasyon’un kökleri coğrafyada yatıyor, ama kendisi esasen bir halet-i ruhiye.

Trumpistan, Amerika’nın silahın ve İncil’in üzerinde yükselen bir başka çağından gelen, pek sözü edilmemiş karanlık kalbidir. O denli şizofrenik bir ruh halidir ki, yaşamın ve henüz doğmamış olanların kutsallığı, ABD’nin askeri savaş makinesine neredeyse tapınmakla çelişmez. Trumpistan, Donald Trump’ın 2016 seçimini kazandığı yerdir ve Covid-19 krizini kötü yönetmesinden ve ekonomik yıkımdan bağımsız olarak Kasım 2020’de bir kez daha kazanmak istiyor. Trump sadece hayatta kalmakla ilgilenen politik bir hayvandır. Ondan ve dalkavuklarından önümüzdeki aylarda mutlak bir acımasızlık beklenebilir. Trump ve onu destekleyen para ve medya aygıtı, güvenilir bir seçmen bloğu içinde bir araya gelen iki farklı kesime dayanmakta ve yatırım yapmaktadır: Konfederasyon’ın, ‘‘isyan bayrağı’’ taşıyan, nostaljik, faşist mirasçıları ve Evanjelist Hristiyanlar.

Beyaz üstünlüğünü savunan faşistler: Kapitalizmin piyadeleri

Michigan’da eyalet yönetiminin karantina ve evde kal politikalarına karşı gerçekleştirilen son eylemlerde, göstericilerden biri şu dövizi taşıyordu: ‘‘Sosyal Mesafe = Komünizm’’. Trump’ın en savaş yanlısı fırtına birliklerinin ideolojik bakış açısı işte budur. Bu muhafazakâr seçmenleri alelade ana akım şirket Demokratlarını, aslında sosyalist radikal solun beşinci kolu olduklarına inandırmakla ilgilidir. Burada muazzam bir yanıltmaca vardır, ama tarih boyunca propagandanın ilk kuralı, yalan ne denli büyük olursa, kolay kandırılan insanların, hiçbir soru sormadan onu bir bütün olarak yutmalarının o denli muhtemel olacağını söyler. Bu sözde yurtseverlerin tabandan örgütlenmiş eylemlerinin arkasında tam olarak kim var? Ön saflarda Trump’ın yer altı propagandacısı, InfoWars’dan Alex Jones bulunuyor, ki 17 Nisan’da Teksas Austin’de düzenlenen eylemde elinde bir megafonla hazır ve nazırdı. Alex Jones, Trump’ın 2016 seçim zaferinde pay sahibi olduğu iddiasında bulunan daha çok işe yaramıştı.

Infowars ve diğer aşırı sağcı internet siteleri harekete geçirilirken, Demokratların kontrolündeki eyaletleri zayıflatmaya yönelik karmaşık ve yukarıdan yönetilen bir stratejinin arkasındaki derin eller hakkında sadece spekülasyon yapılabilir. Merces’in serbest yatırım fonunun, Breitbart’ın arkasındaki finansal varlığın yanı sıra, bir milyarder olan Eğitim Bakanı Betsy DeVos’unn, Başkan Yardımcısı Pence gibi bir yaratılışçının ve son olarak Blackwater’ın kurucusu Erik Prince’in kız kardeşinin ismi geçiyor. DeVos ve Mercer’in, ancak ‘‘yeniden açılsıncı Amerikan yurtseverlerinin’’ sponsorları olduğu iddiası ileri sürülebilir, çünkü şimdiye kadar herhangi bir somut para izi tespit edilemedi ve muhtemelen de edilemeyecek. İdeolojik sis perdesinden bağımsız olarak bu eylem, aslında can çekişen bir ekonomiyi sarsmaya yönelik umutsuz bir çaba. Trump’ın yakın çevresindeki pragmatikler, önemli olanın ekonomi olduğunu ve 30 ila 40 milyon işsizin olduğu bir ortamda Trump’ın seçimi yeniden kazanamayacağını biliyorlar.

Evanjelist Hristiyanlar

Trump’ın çekirdek destekçileri arasında yer alan Evanjelist Hristiyanlar, yukarıda sözü edilen grup gibi ve birkaç yıl önce oldukları kadar monolitik olmayabilirler. Çok sayıda samimi Evanjelist Trump’ın ikiyüzlülüğünün, yalanlarının ve suçlarının üzerinde parıldayan ışığı görmüş durumda. Ayrıca, dini inançlarından bağımsız olarak, Başkanı sallantıdaki yetkinliği ve istikrarsız mizacının yanı sıra, tartışmalı kişiliği ve davranışlarındaki vurdumduymazlık nedeniyle de affetmeleri zorlaştı. Ölümün her yerde pusuya yatmış gibi gözüktüğü bu korku döneminde, inanalar bile geminin dümenine sağlam birinin geçmesini takdir edebilir. İsa’nın kendilerini kurtaracağına inansalar da, insani kumaşları, nihai yolculuklarını ertelemek istemelerine neden olabilir.

Covid-19 zamanında seçimler

2020 Kasımı’nda yapılacak Covid-19 sonrası ABD seçimleri her şeye gebe olmalı, ama aslında pek az şey değişecek. ABD’de ve başka yerlerde demokrasi öleli o kadar uzun bir süre oldu ki, artık bir hayaletin gölgesinden ibaret. Gerçek alternatif tasavvurlar ve yeni toplumsal seçenekler olmadan, bir başka ehven-i şer senaryosu yaşanacak. Esas ilke NATO ve ABD ordusu tarafından dayatılan küresel şirket imparatorluğunun korunması olacak. Bu seçim, sonuçta ya günümüz Caligula’sının ikinci ya da Barrack Obama’nın üçüncü kez seçildiği bir imparatorluk seçiminden başka bir şey olmayacak. Bu saçma maskaralık yaşanırken, dünyada binlerce insanın yaşamı, kaçınılmaz çöküşünü önlemek için küresel kapitalizmin sunağında kurban edilecek.