Libya’da dengeler: Ne kadar silah, o kadar çözüm(süzlük)

Türkiye’ye karşı Hafter’i desteklemek konusunda kararlılık gösteren iki kesim var: Birincisi, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz çekişmesi nedeniyle Fransa ve Yunanistan. Bunlar Akdeniz’de çıkarı olan diğer güçleri de yanlarına çekmeye çalışıyorlar. İkincisi, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler uzantılarıyla Yeni Osmanlıcı yayılmacılığına karşı diken üstünde olan Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri.

Haber Merkezi

UMH’nin başkenti Trablus’ta geçtiğimiz Perşembe akşamı Türkiye destekli Sarrac’a bağlı ordunun son çatışmalarda ele geçirdiği Rus hava savunma sistemi halka teşhir edildi. Aylardır Trablus’u bombardıman altında tutan Hafter’e bağlı güçler, geçen hafta UMH’nin bu bombardımanı yürüttüğü Vatiyye hava üssünü ele geçirmesi üzerine bir geri çekiliş yaşamıştı. Hava üssünün taktik olarak mı boşaltıldığı yoksa gerçek bir yenilgi mi yaşandığı tartışmaları sürerken askeri hamlenin en sembolik yansıması Hafter’e destek veren Rusya’nın hava savunma sistemlerinin etkisiz kılınmasıydı.

UMH yanlısı basında “Türk İHA’larının başarısı” olarak işlenen hikayenin Rus hava sistemini başarısızlığı boyutu Rusya’yı ilgilendiriyor. Dün binlerce Rus paralı askerinin Güney Trablus’tan ayrıldığı haberi bu gelişmeler üzerine geldi. Siyasi sahada Putin’in Hafter’i stratejik bir ortak saymaması, hatta Hafter’i bir “Amerikan projesi” olarak gördüğü iddiaları, Rusya’nın Libya’da dolaylı da olsa bir askeri yenilgi görüntüsü vermektense geri adım atmayı tercih edebileceğini düşündürüyor. UMH taraftarı haber sitelerinin NATO’nun Libya’ya 2011 müdahalesini ve Türkiye’nin NATO üyeliğini Rusya’ya mesaj verir gibi hatırlatması da cabası. Bu arada Türkiye’nin ele geçirilen Vatiyya hava üssüne F-16’lar yerleştirmeyi planladığı bildiriliyor.

Diplomatik sahada Türkiye’nin Sarrac’a verdiği açık destek karşısında Rusya’nın Hafter’i açıkça desteklemediği zaten biliniyor. Aksine Rusya, Türkiye ile söz birliği yaparak taraflara ateşkes çağrısında bulunmayı ve bölgedeki çıkarlarını muhafaza etmeyi tercih ediyor. Rusya’nın daha ziyade bölgedeki müttefiklerini konsolide etmeye çalıştığı, Suriye’de Esad ile Libya’da Hafter arasında resmi bir köprü kurulmasına önayak olmasından anlaşılıyor.  2012’den beri ilk defa geçen Mart ayında iki ülke arasında karşılıklı konsolosluklar açıldı ve sivil uçuşlar başladı.

Askeri olarak Hafter tarafından temsil edilen Tobruk kentindeki Temsilciler Meclisi’nde ise Hafter’e desteğin azaldığı iddia ediliyor. Söylendiğine göre geçen ay Hafter’in kendisini Libya “devlet başkanı” ilan etmesi üzerine siyasi çözüm isteyen Temsilciler Meclisi’nden tepki görmüş. Doğu Libya’daki en kalabalık kabileyi temsil eden Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih, Hafter’in tek taraflı tutumuna karşı bölgesel temsilcilerden oluşan bir başkanlık konseyi kurulması çağrısında bulunmuş.

Libya tarağında bezi olanlar

Almanya’nın önemli medya kanalı Deutche Welle’nin (DW) son dönemde yayınladığı haberler, bir başka yabancı gücün yönlendirmeleri açısından dikkat çekici. DW’de manşetten yayınlanan bir BM gizli raporuna göre Türkiye’nin Libya’ya silah sevkiyatını engellemek üzere 2019’da Batılı ülkelerin de içinde bulunduğu güvenlik şirketlerinden bir özel tim oluşturulmuş. BM’nin Libya’ya silah ambargosu çağrısı üzerine Avrupa Birliği Akdeniz’de Operasyon Irini isminde resmi bir devriye başlatmıştı. Fakat bu devriyede siyasi olarak Hafter’i desteklediği bilinen Fransa ve Yunanistan, Türkiye’nin UMH’ye denizden desteğini önlemeyi amaçlıyordu.  

Alman kanalının haberi, AB’nin resmi operasyonunun Batı destekli gizli paralı asker operasyonlarıyla pekiştirilmeye çalışıldığını ifşa ederek UMH’nin eline koz veriyor. Rusya ile ılımlı ilişkileri olan Almanya’nın bu kanaldan Rusya’nın da gayrı resmi duruşunu yönlendirmeye çalıştığı hissediliyor. Rusya’nın Hafter’e desteği konusundaki DW haberlerinde Türkiye ile bir karşı karşıya gelişe değmeyeceği yönünden telkinlerde bulunduğu satır aralarından okunabiliyor.

Türkiye’ye karşı stratejik olarak Hafter’i desteklemek konusunda kararlılık gösteren iki kesim var: Birincisi, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz çekişmesi nedeniyle Fransa ve Yunanistan. Bunlar Akdeniz’de çıkarı olan diğer güçleri de yanlarına çekmeye çalışıyorlar. İkincisi, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler uzantılarıyla Yeni Osmanlıcı yayılmacılığına karşı diken üstünde olan Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri. Bunların da Afrika’daki Türkiye nüfuzuna karşı Arap ülkelerini harekete geçirmek üzere ısrarlı bir çaba içinde oldukları görülüyor.