Kapitalizm salgınına karşı: Daha güçlü 1 Mayıs!

Herkes karantinaya çekilip, kendini korumaya alırken, sokağa, çalışmaya gönderilen bir sınıfın bayramı bugün. Çünkü açlığın korkusu, salgının korkusundan daha büyük. Kapitalizmin akıldışı, insanlık dışı yüzü bu. Ama işçi sınıfı güçlüdür, sarayları, saltanatları yıkar. Kapitalizm salgınına da korona salgınına da direnir, boyun eğdirir. Ve elleriyle yeni bir dünya kurabildiğinin farkındadır 1917’…

Haber Merkezi

Burjuvazi saldırıyor.
Öyleyse daha güçlü 1 Mayıs olmalı cevabımız.
Yaşasın 1 Mayıs!

1 Mayıs, 19. yüzyılın ikinci yarısında işçi sınıfının 8 saatlik iş günü mücadelesinden doğdu. Sonra, mücadelenin içinde yeni işlevler üstlendi. Vahşi kapitalizme karşı daha insanca çalışma ve yaşama talebinin, sosyal adalet arayışının ve dayanışmanın simgesi oldu. Ve daha önemlisi dünyanın bütün ülkelerinde aynı günde kutlanan evrensel bir mücadele gününe dönüştü.

1 Mayıs’ın sınıfa öğrettiği şey çok değerliydi. Burjuvazi mücadeleyle alt edilmezse, proletaryanın nefes almasına bile izin vermeyecekti. 20. yüzyıl Büyük Ekim Devrimi’nin ışığıyla aydınlandığında, burjuvaziye karşı her gün verilen mücadelenin ne kadar değerli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Yeni bir dünya emekçilerin ellerinde yükseliyordu. 

21. yüzyılın gerçeği ise bambaşka. Burjuvazi işçi sınıfını bir kez daha alt ettiğini ve bir kez daha muzaffer bir sınıf olarak tarih sahnesine çıktığını düşünüyor. Sosyalist sistem çözüldü, onun kırbacıyla terbiye ettiği kapitalizm yeniden olanca vahşiliğiyle sınıfa saldırıya geçti. Sonuçları çok yıkıcı bir geri çekilme bu. Öyle ki 1 Mayıs’tan 134 yıl sonra, 8 saatlik iş günü yeniden kavga konusu.

Oysa uzun, sancılı ve ağır bedeller ödenerek kazanılmış bir hak bu. Çocuk işçileri dahi gün ışığı göstermeden çalıştıran kapitalist düzene karşı işçi sınıfının en temel mücadele başlıklarından biri oldu çalışma sürelerinin kısaltılması mücadelesi. Dövüşe dövüşe yüründü. Önce 15, sonra 12, sonra 10 saate düşürüldü çalışma süresi. 1886’da, Chicago’da, 8 saatlik iş günü mücadelesi için sokağa çıkan işçiler acımasız bir saldırıyla püskürtüldü. Dört yıl sonra bir daha denedi, sonra bir daha, sonra bir daha… 8 saatlik iş günü o uzun mücadelelerin ürünü.

Bir asır sonra döndük başa. İşçi sınıfının bu en temel kazanımı çoktan budanıp kuşa çevrildi. Sınıf, 1 Mayıs 2020’yi hem kapitalist salgının hem de korona salgının baskısı altında karşılıyor. İşçilerin yüzde 40’ı haftada en az bir gün fazla çalıştırılıyor. Birçok işyerinde doğal çalışma saati haftalık 60’ı, günlük çalışma saati ise 12’yi bulmuş durumda. Günde 12 saat çalışan market işçilerinin, günde 14 saat çalışan kargo işçilerinin anlattıkları yüzyıllar sonra işçi sınıfının durumunun İngiltere’de Sanayi Devriminin şafağındakinden çok farklı olmadığının delilleri. 

Herkes karantinaya çekilip, kendini korumaya alırken, sokağa, çalışmaya gönderilen lanetli bir sınıfın bayramı bugün. Çünkü açlığın korkusu, salgının korkusundan daha büyük. Kapitalizmin akıldışı, insanlık dışı yüzü bu. 

Ama işçi sınıfı güçlüdür, sarayları, saltanatları yıkar. Kapitalizm salgınına da korona salgınına da direnir, boyun eğdirir. Ve elleriyle yeni bir dünya kurabildiğinin farkındadır 1917’den beri. Yine yapar, daha iyisini yapar.


Burjuvazi saldırıyor. Öyleyse daha güçlü 1 Mayıs olmalı cevabımız. Yaşasın 1 Mayıs!