Giresun’u sel aldı: Doğanın hiddetinden değil, yağmanın şiddetinden 

Olup bitende bölgedeki yapılaşma ve betonlaşmaya yol veren iktidarların büyük sorumluluğu var. Bu sorumluluktan 'uyardık, vatandaşlar dikkate almadı' diyerek kurtulmak mümkün değil. Tüm derelere HES yapılmasının, daralan dere yataklarının imara açılmasının ve yağmurda HES'lerde toplanıp taşan suyun dere yatağı boyunca yıkıma yol açmasının bir uzantısı bu.

Haber Merkezi

“Şiddetli yağmur dolayısıyla Aksu, Yağlıdere ve Gelevera derelerinin taşmasıyla meydana gelen selde suların sürüklediği evlerin sayısı 150’yi buldu. Tirebolu–Espiye arasındaki köprünün yıkılmasıyla Trabzon–Samsun sahil yolu trafiğe kapandı. Orman İşletmesi’ne ait tomruklar denize sürüklendi, yaylalarda çok sayıda büyük ve küçükbaş hayvan telef oldu. Dereli, Aksu, Camiyanı, Yağlıdere ve Harşit bölgelerindeki halk evlerin damında ve ağaçlarda mahsur kaldı. Seller, Dereli ilçesinde 10 evi denize sürüklerken 25 ev ve çok sayıda dükkânı da yıkıldı. Dereli’de sellerin sürüklediği büyük bir kaya parçası bir evi yıktı ve içinde bulunan iki çocuk da hayatını kaybetti. Selin geçtiği bölgelerde fındık mahsulü tamamen harap oldu.”

Bunlar önceki gün Giresun’un ilçelerinde yaşanan sel baskınında yaşananlar değil. 1965’de yaşanmış bir sel baskınında kayda geçenler. 

Önceki gün de benzer görüntüler oluştu. Giresun'da aşırı yağışlardan dolayı Dereli, Espiye, Doğankent, Tirebolu, Güce, Görele ve Yağlıdere ilçelerinde sel, heyelan ve su baskınları meydana geldi. Sel büyük hasara ve ölümlere yol açtı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Ben de ilk defa böyle büyük bir doğal afet görüyorum. Şehrin silueti değişmiş durumda. Ciddi uyarılar yapmamıza rağmen vatandaşlarımız 'Nasıl olsa bana olmaz' düşüncesi içinde. Bu da can kayıplarına yol açabiliyor" dedi. 

Oysa olup bitende bölgedeki yapılaşma ve betonlaşmaya yol veren iktidarların büyük sorumluluğu var. Bu sorumluluktan “uyardık, vatandaşlar dikkate almadı” diyerek kurtulmak mümkün değil. Tüm derelere HES yapılmasının, daralan dere yataklarının imara açılmasının ve yağmurda HES'lerde toplanıp taşan suyun dere yatağı boyunca yıkıma yol açmasının bir uzantısı bu. 

Derelerde yağma var

9 Temmuz’da dünkü selin yıktığı Dereli ilçesinde bir HES protestosu gerçekleşmişti. İlçenin ortasından geçen Aksu Deresi üzerine yapılan ve yapılması planlanan Hidroelektrik Santrallerine karşı Aksu Vadisini Koruma Platformu tarafından Dereli ilçesinde eylem gerçekleştirildi. Dereli'nin Şebinkarahisar yolu üzerindeki Kotana mevkiinde bir araya gelen platform üyeleri, kemençe eşliğinde ellerinde “Su hayattır satılamaz”, “Andır galsın Hes'ler”, “Dereler özgür akacak”, “Suyumuzu vermiyoruz”, “Hes'tirin gidin”, “Aksu bizim, su bizim, köy bizim” yazılı pankartlarla yürüyerek tepkilerini dile getirdi. Bir HES inşaatının önünde platform üyeleri adına basın açıklamasını okuyan Bülent Aslan, yaklaşık 70 kilometre uzunluğundaki Aksu Vadisi'nde bazıları tamamlanmış, bazıları da devam eden toplam 18 HES projesinin uygulanacağını belirtti. Aksu Vadisi'nde dereler ve kaynak suları doğal akış yatağından alınarak borulara hapsedilmişti. Bu sadece dereleri değil, etrafındaki ormanlara, doğal alanlara yönelik de bir saldırıydı. Binlerce canlının yuvaları dağıtılıyor ve on binlerce kırmızı benekli alabalık yok ediliyordu. 

Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın verilerine göre, Karadeniz Bölgesi'nde son 10 yıl içerisinde 203 Hidroelektrik Santral yapıldı. 20 HES’in inşaatı devam ederken, 123'ü de proje aşamasında. Karadeniz’e bunun en görünür bedeli kuruyan dereler. Susuz dereler şiddetli yağmurlarda büyük bir sel yatağına dönüşüyor, su önüne ne çıkarsa söküp götürüyor.

https://www.enerjiatlasi.com/sehir/giresun/ adresine göre Giresun’da 38 adet HES var. Bunun yanında yapım aşamasında 7, üretim lisansı verilen 12, ön lisans alan 11 HES var. Karadeniz illeri içinde en fazla Hidroelektrik Santrali Giresun ilinde.

 

Ekosistemlerin üzerinden geçen buldozerler

Türkiye’nin elektrik üretimi için yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelimi ağırlıklı olarak HES’lere yönelim. Ama aslen HES’ler yenilenebilir enerji kaynağı değil. Ondan daha çok ekosistemlerin üzerinden geçen buldozerler. Kuruldukları akarsuların ekosistemlerini onarılmaz derecede yok eden, beton örmeler. Şehirlerdeki betonlaşma gibi suyun doğal akışını engelliyor, su ve toprağın buluşmasının önünde bir set oluşturuyor. Hidroelektrik santraller kurulmaları planlanan dere, nehir veya akarsu yataklarının özellikleri göz önüne alınmadan kurulursa büyük ekosistem tahribatlara yol açıyor. HES bölgede halkın katılımı gereği gibi sağlanamazsa sosyal problemler ve o bölgenin tarihi yapısı dikkate alınmazsa kültürel problemler ortaya çıkabilir. 

Karadeniz büyük bir HES saldırısı altında. Bunun yanında Karadeniz Sahil Yolu, Yeşilyol projesi arasında sıkıştırıldı. Çarpık yapılaşma bütün bunların üzerine tüy dikiyor. AKP genel başkanı bir hafta önce Ayder’e yeni yapılmaların müjdesini verdi. Bölge kimliğini hızla yitiriyor, doğaya verilen geri dönüşsüz zararların artarak sürüyor ve asıl önemlisi yoksulluk artıyor. Doğanın yağmalanmasıyla elde edilen rantın, doğal kaynakların asli sahibi olan halkın refah düzeyi artmıyor. İktidarın himayesindeki sermaye gruplarının organize yağması bu.

Doğa kendisine ait olanı geri alıyor

Karadeniz doğasında para getirecek ne varsa, vahşi bir saldırı ile karşı karşıya. Sadece Trabzon’da 100 ün üzerinde HES projesi var; çoğu faaliyette, bir kısmı da inşa ve proje aşamasında. Tüm Bölgede, HES’lerin yapım aşamasında ortaya çıkan hafriyatlar, dere yataklarının zeminini dolduruyor. Bu yüzden akış rejimleri değişmiş; normalin biraz üzerinde yağışlar, hemen sellere neden olabiliyor. İlçeler son yıllarda, tarihlerinde hiç yaşamadıkları kadar sel felaketi ile karşılaşıyor. Karadeniz Sahil Yolu’nun oluşturduğu set etkisiyle de su baskınları yaşanıyor. İlçe merkezleri balçık çamurla doluyor.

Giresun’da üzerinde onlarca HES dikili dereler taştı. Büyük can ve mal kaybı var. Ama sanıldığı gibi sebebi doğanın hiddeti değil, yağmanın şiddeti.