İkizköy’de özelleştirme oyunu: AKP’li patron pandemi döneminde halkı susuz bırakıyor

Muğla'nın Milas İlçesi'ndeki İkizköy'de yaşayan yurttaşlar, 30 yılı aşkın süredir enerji şirketlerinin saldırısı altında. Pandemi döneminde dahi şirket tarafından susuz bırakılan İkizköy'ün yaşadığı sorunun kaynağında ise özelleştirmeler yatıyor.

Serhat Yılmaz

Muğla'nın Milas İlçesi'ne bağlı İkizköy Mahallesi'nde yaşayan yurttaşlar, 30 yılı aşkın süredir bölgede faaliyet gösteren enerji şirketlerinin saldırısı ile karşı karşıya.

Çevre ve doğaya verilen zararların yanı sıra, mahalle ile su kullanım kaynağı ortak olan şirket, defalarca İkizköy'ü susuz bıraktı. 

Geçtiğimiz yıllarda defalarca yaşanan su kesintilerinin, pandemi koşullarında devam etmesi ciddi bir halk sağlığı sorununa davetiye çıkarıyor.

Yargı kararı yok sayıldı

1996 yılında İdare Mahkemesi, 3 termik santralin kapanmasına karar verdi. 1998 yılında verilen karar Danıştay tarafından da onaylandı.

Ancak İdare Mahkemesi'nin ve Danıştay kararlarının ardından Bakanlar Kurulu kararıyla, Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var gerekçesiyle santralleri çalıştırmaya devam kararı verdi.

Bakanlar Kurulu'nun yargı kararlarını hiçe sayması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı. AİHM'den de yargı kararının tanınmamasına ilişkin Türkiye'yi mahkum eden ve santrallerin kapanmasını içeren bir karar çıktı. Ancak bu karar da uygulanmadı.

Su kaynakları santralin kontrolünde

Geçtiğimiz yaz İkizköy'ün suları 10 gün kesildi. Suların kesilme nedeni ise köyün ve santralin ortak kullandığı su deposu. Köylere su, deponun yüzde 90 dolu olması halinde verilebiliyor. Bunun kontrolü de santralin elinde bulunuyor. 

Pandemi döneminin hemen başında ve son günlerde köyde yaşanan su kesintilerinin nedenleri de santral kaynaklı. 

Vanalar santrallerin kontrolünde olduğu için depoların yüzde 90 doluluk oranına ulaşıp ulaşmadığı bilinemiyor.

Köylüleri bölgeden çıkartmak istiyorlar

İkizköy'ün susuz bırakılmasına ilişkin görüşlerini aldığımız Muğla Çevre Platformu Eşsözcüsü Güngör Erçil, ''Muğla'nın Milası'nda yaz döneminde 10 gün susuz bırakılmak korkunç bir şey. Santrallerin, yakıt sağlayan kömür ocaklarının maden ruhsatları köyleri de içine alıyor, kazı alanları köylerin sınırlarına dayandı. Susuz bırakmak, köylüleri bölgeden çıkartmak için kullanılıyor da olabilir. Ama santralin niyetinden bağımsız olarak depoda köylere su veren çıkışın yüzde 90 dolmasından sonra su verilmesinin mümkün olduğunu biliyoruz'' diye konuştu.

Özelleştirme oyunu

Kamu kuruluşu olarak kurulan üç santral, 2014 yılında özelleştirildi. 

Aynı yıl Muğla büyükşehir statüsünü kazandı ve Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi kuruldu. 

MUSKİ, santralin depolarını besleyen kaynakların bulunduğu 4 dönümlük arazinin devrini mülkiyetine sahip olan kamu enerji şirketi, Elektrik Üretim A.Ş.'den talep etti. Ancak EÜAŞ MUSKİ'nin bu talebini, su kaynaklarına santrallerin ihtiyacı olduğu gerekçesiyle reddetti. 

  • Arazi hem şirketin hem değil

2014 yılında özelleştirilen santralin kontrol ettiği su kaynakları kamu kurumu olan Elektrik Üretim A.Ş.'ye ait. Kamu kurumlarının mülkü kamulaştırılamayacağı için de MUSKİ, Danıştay'a başvurdu. 

Ancak Danıştay, santralin ve elektrik üretiminin daha acil ve zorunlu bir ihtiyaç olduğu gerekçesiyle MUSKİ'nin bu talebini reddetti. 

Yani İkizköy ve yedi köyü besleyen su kaynakları şirketin mülkünde değil ancak şirketin kontrolünde olmaya devam ediyor.

  • 'Özelleştirme, kamulaştırmayı perdeliyor'

Muğla Çevre Platformu Eşsözcüsü Danıştay'ın kararına ilişkin, ''Bugün orada yaşayan hayvanların, insanların, canlıların, bitkilerin hiçbirinin yaşama hakkını dikkate almayan, santralin su ihtiyacını öne alan korkunç bir karar.  İşletme hakkının devri biçimindeki özelleştirme, MUSKİ'nin kamulaştırma yapmasının önünde bir perde, kamulaştırmayı engelleyen bir unsur haline geliyor'' değerlendirmelerinde bulundu.

  • Şirket kamulaştırmak için baskı yapıyor

Santral ise boş durmuyor.

Santralin sınırları İkizköy'e dayanırken, İkizköy dahil üç köyde 300 civarında parselin kamulaştırılması için köylülere mektup yazıldı. Henüz kamulaştırma kararı alınmadı ancak önümüzdeki günlerde gündeme geleceği düşünülüyor. 

Yine ağaç kesimi, yine aynı manzara...

Aynı zamanda yasalara aykırı olarak zeytin ağaçlarını kesen şirket, pandeminin ortasında da bölgedeki zeytin ağaçlarını kesmeyi sürdürdü. Köylülerin de sokağa çıkma yasağında ağaç kesimini durdurmak için bölgeye gitmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Geçtiğimiz yılın kasım ayında İkizköy'ün yakınındaki ormanlığın kesilmek istendiği, köylülerin ise otuz ağacın kesilmesinin ardından doğa katliamını durdurabildiği de aktarılan bilgiler arasında. 

AKP'nin şirketleri iş başında

İkizköy'ü susuz bırakan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. AKP'li yıllarda servetine servet katan Limak grubunun ortak olduğu IC İÇTAŞ Enerji – LİMAK Enerj ortaklığına ait. 

Önce TEKEL ardından da çimento fabrikalarını ucuza kapatan Limak, bu çok kârlı devlet paslarına zaman içinde yenilerini ekleyerek büyümüş, enerji alanında birçok “ihaleyi” kolayca alan Limak, daha sonra AKP’nin mega projelerini yürüten ihale zenginlerinden biri haline gelmişti.