Bir de halkın isyan etmesinden duyulan derin endişe var. Çünkü petro-dolarlardan halkın payına düşen anca sus payı kadar. Plan basit; isyan mı edeceksin, al sana Ronaldo, al sana Dünya Kupası!

Şeriat, petrol, futbol

Şeriat ne? Allah tarafından ve tabii peygamber vasıtasıyla tebliğ olunan hükümleri içeren ilahi kanun. Haliyle bu kanun bir yandan da dine tekabül ediyor. Tarifleri aynıdır. Fakat gelin görün ki hükümler ilahi olduğu söylense de, üzerinize afiyet, biraz tekinsizdir. Eğilip bükülmeye pek müsaittir. Ne kadar mümin varsa o kadar değişik hüküm var haliyle. Ortalığın mezhepten, tarikattan geçilmemesi biraz da bundan. 

Şeriatla yönetilen ülke sayısı da hayli kabarık. Suudi Arabistan başı çekiyor. Afganistan, İran, Brunei, Endonezya, Sudan, Pakistan, Nijerya, Katar arkasından geliyor. Bir de bizimki gibi geçmeye niyet edenler var. Galiba içlerinde en dikkati çekenler Körfezin kuyu şeriatçıları. Burada yerleşik kabile kültürü petro-dolarla harmanlanmış, tuhaf bir petrol-islam sentezi çıkmış ortaya. Tabii dedikleri gibi her şey Allah’tan, petrol de dahil. 

Bu sentezin tuhaflığını fıkrasız anlatamayız; Suudi şeyh eğitim için Avrupa’ya yolladığı oğlundan acı dolu bir mektup almış. Mektupta, “Baba burada üniversiteye giden herkes trene biniyor. Kimse bana aldığın altın kaplama Ferrari ile ilgilenmiyor. Çok mutsuzum…” diyormuş kederli oğul. Şeyhin yüreği evlat acısına dayanamamış, oğluna şöyle bir cevap yazmış: “Oğlum, hesabına 100 milyon dolar yolladım. O tren denen şeyden bir tane de sen al.” 

E okula gitmek için tren alan, maç seyretmek için futbol takımı da alır. Olmamış şey değil! Avrupa’da ortalık kuyucu şeyh takımından geçilmiyor son günlerde. Malum 2022 Dünya Kupası da Katar’a taşındı, hepsi petro-dolarlar sayesindedir. Futbolun uluslararası alanda idare organı olan FIFA’nın üst düzey altı üyesine rüşvet verdiler bunun için. Hatta Avrupa Futbol Federasyonu Başkanı Michel Platini de bu amaçla rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklandı. Bazı Avrupa Parlamentosu çalışanlarına da rüşvet yağdırmışlardı. O şanslılar arasında AP Başkan Yardımcısı ve PASOK vekili Eva Kaili de vardı. Kaili rüşvetin teşvikiyle Katar'ın ateşli savunucularından biri olmuş, hatta işi Katar’ın işçi hakları konusunda öncü olduğunu iddia etmeye kadar vardırmış, kupa için yapılan statların inşaatlarında can veren binlerce işçiden utanmamıştı. Altı üstü 300 bin nüfuslu, dünya futbolunda yeri olmayan, hava şartları uygunsuz, altyapı yoksunu ve şeriatla yönetilen bir ülkeye böyle taşındı Dünya futbolu.

Petro-dolar zengini körfez ülkelerinin her biri aynı zamanda birer teokrasi. Krallar ulema ile paylaşıyor iktidarını. Yönetim biçimleri de katı şeriat ile light şeriat arasında değişiyor. Tartışmasız kadın düşmanı rejimler bunlar aynı zamanda. Malum dinde kadın yoktur. Bu koyu karanlığı bir miktar futbolla parlatmak gerekiyor. “Sportswashing” Körfezin en gözde uğraşı haliyle. 

“Sportswashing”, birtakım ülkelerin büyük spor organizasyonlarına ev sahipliği yaparak uluslararası arenada kendilerini aklama-temizleme girişimleri için kullanılan bir terim. 2022 Dünya Kupası ile Katar’ın kötü imajlı kupayı kaldıran cübbeli, bisht-jubba-cübbe, Messi ile yer değiştirdi. Altından petrol çıkmış şeyh giysisidir cübbe… Suudi Arabistan da rakibinin bu atağına futbolu petro-dolara boğarak karşılık verdi. Bunların sebebi kurdukları ve üzerinde oturdukları kanlı-karanlık düzeni yağlama, parlatma ihtiyacıdır. Sportswashing, şeriat aklama monarşi paklama operasyonunun diğer adıdır. 

***

Ayaktopunu ayağa düşürmek için dolaşıma sokulan petro-dolar miktarını şöyle ifade edeyim; Suudi ligi takımlarından Al Hilal, Fransız topçu Mbappe’yi transfer etmek için kulübü Paris Saint-Germain’e 300 milyon avro bonservis ücreti, oyuncuya da yıllık 700 milyon avro maaş önerdi. Yani bir futbolcu için gözden çıkardıkları para 1 milyar avroydu.

Suudi Arabistan dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı. Ancak bütün doğal kaynaklar gibi o da bir gün bitecek ve çöl uyduruk petrol uygarlığına yeniden galebe çalacak. Yaratmaya çalıştıkları spor ekonomisi o zamana bir hazırlık. Turizm ve eğlenceyi de içeriyor bu plan ama bunlar da şeriatla olmuyor. Haliyle kral ha bire şeriatın vidalarını gevşetip duruyor. 

Bir de halkın isyan etmesinden duyulan derin endişe var. Çünkü petro-dolarlardan halkın payına düşen anca sus payı kadar. Plan basit; isyan mı edeceksin, al sana Ronaldo, al sana Dünya Kupası!

Katar’ın açtığı yoldan ilerleyen Suudiler, 2027 AFC Asya Kupası için başvuruda bulundu. 2030 Dünya Kupası’nı Yunanistan ve Mısır’la birlikte düzenlemek istiyorlar. İspanya Süper Kupa maçları 2029’a kadar Suudi Arabistan’da oynanacak. Riyad yönetimi bunun için İspanya Futbol Federasyonu’na yılda 35 ila 45 milyon avro arasında bir ücret ödeyecek. 

İç düzenlemelerini de buna göre yapıyorlar. Ülkenin 700 milyar dolar büyüklüğündeki varlık fonu “PIF” ile devlet petrol şirketi “ARAMCO” çok sayıda futbol kulübünü satın aldı. Al-Ittihad, Al-Ahli, Al-Hilal ve Al-Nassr futbol kulüplerinin hisselerinin yüzde 75’i varlık fonunda. Aramco da Al-Qadisiyah takımına el attı. Suudi Arabistan bu yolla futbol ligini dünyanın en büyük 10 ligi arasına sokmayı amaçlıyor. Yani yeşil sahaların asıl oyuncusu petrol kuyusu. 

2018 yılında gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın akla gelebilecek en vahşi yöntemle öldürülmesinin ardından oluşan imajlarını böyle düzelttiler akıllarınca. Cinayet nedeniyle Suudi Arabistan'ı “parya haline getirme” sözü veren ABD Başkanı Joe Biden kuyuda sorun çıkma ihtimali doğunca koştu gitti, “veliaht prens” Muhammed bin Selman’la yumruk tokuşturdu. 

Ayaktopu ve oyuncuları böyle böyle futbol dışında her türlü işte kullanılabilen bir mala dönüştü. Suudi ligini bu kadar çekici hale getiren şey ülkenin futbol kültürü, ateşli seyircisi, altyapısı veya rekabetçi ortamı değil. Suudilerde her şeyi satın alabilecek kadar para vara var ve bu düzende her şey satılık, sırrı bu. 

***

Ortadoğu’da rejimlerin ve ülkelerin ömrü üç gün. Suudiler gibi “ülkemsiler” ise yerli yerinde duruyor. Ellerinde Mekke ve ARAMCO gibi iki etkili silah var çünkü. ARAMCO’nun açılımı “Arabian-American Oil Company”, yani Arap-Amerikan Petrol Şirketi. Suudi Arabistan’ın varlık nedeni Mekke’den çok işte bu ARAMCO. ABD’nin kurduğu bu petrol şirketi zamanla “ulusallaştırıldı”, hisselerinin tamamı Suudilere geçti. Ama gerçekte ARAMCO hâlâ bir Amerikan petrol şirketi. Bu öyle bir şirket ki 2019’un ilk yarısındaki net geliri 47 milyar dolardı. Tabii şirketin gerçek idare merkezi Amerika’da, Houston’da. ARAMCO’da görevli Amerikalılar, aileleri ile kendilerine ayrılan özel yerleşim birimlerinde yaşıyorlar. Bu birimlerin her biri birer küçük Amerika. Sinemalardan barlara, gece kulüplerinden oyun salonlarına kadar ne ararsan var. Suudi Arabistan’da yasak olan her şey bu kamplarda serbest. Yani Suudi Arabistan içinde şeriatın giremediği büyük özgürlük alanları var. 

Hakkını teslim edelim, petrol kadar olmasa bile din de işe yarıyor. ABD dinin bu işlevini Soğuk Savaş döneminde keşfetti. Suudiler ABD’nin teşviğiyle hem Sovyetlere karşı Afganistan’da Taliban’ı hem de Pakistan’da gerici unsurları destekledi. Suudi ailesinden Usame bin Ladin şeriat aşkına Afganistan’a gidip buradaki savaşa bizzat katıldı. Suudiler, ABD ile birlikte bu tür unsurları Sovyetlere karşı mücadelesinde destekledi, kışkırttı. ABD, Suudi dini nüfuzunu Kafkaslarda karışıklık yaratmak için de kullandı. Rusya’daki Müslüman çoğunluklu küçük otonom yapılarda selefi ekolün etkisi bu müdahalelerle ortaya çıktı. Petrol ve din şişede durduğu gibi durmaz. 

***

Bu yağlı sofraya bir tabak da Türk çerezi koydular; Türkiye ligi süper kupası. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kararıyla Galatasaray ve Fenerbahçe’yi karşı karşıya getirecek Süper Kupa finali Suudi Arabistan’da oynanacak. Neden? Adı “ümmet kupası” olarak değiştirilmediğine göre petro-dolarlardan başka bir cevabı yok bunun. Ucuza getirdiler üstelik, birkaç milyon dolara kapattılar işi. Cumhuriyetten önce kurulan bu iki futbol kulübü Suudi rejimini aklayıp gelecek bir koşu. 

E normal bunlar da. Cumhuriyete arkanı dönersen, paraya ibadet edersen, kendini şeriatın kuyusunda bulursun. Şeriat karanlıkta görünmez olmak için lazım şeyhlere, şıhlara, reislere, krallara. Bize ise mutlak aydınlık lazım. 
Ayak takımının sporudur futbol, proleterdir, bizimdir, bizdendir. Cumhuriyet gibi, laiklik gibi onu da korumamız lazım bu vampirlerden. Toplanın, topu da kurtaracağız!