TIR ve kamyon şoförleri çalışma koşullarını anlattı: Bir araya gelip bu koşulları değiştireceğiz

Salgın koşullarında risk altında çalıştırılan, sınır kapılarında günlerce bekletilen kamyon ve TIR şoförleri, Patronların Ensesindeyiz Ağı'na çalışma koşullarını ve salgın sonrası yaşadıklarını anlattılar.

Patronların Ensesindeyiz

Virüs salgınına rağmen oldukça durmadan çalıştırılan, iş yükleri eskisine göre daha da artan mesleklerden biri de şoförler oldu.

Sadece bugünkü gibi olağanüstü dönemlerde değil olağan dönemlerde de ciddi riskler altında çalışan şoförler, salgın günlerinde yaşadıklarını Patronların Ensesindeyiz Ağı'na anlattı.

Merhaba arkadaşlar, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Ahmet: Ben 42 yaşındayım. 22 senedir bu sektördeyim. Şimdilerde şehirlerarası TIR şoförlüğü yapıyorum. Şahıs firmasında çalışıyorum, bu dönem Ankara'ya taşındım.

Harun: Merhaba, ben 40 yaşındayım. 18 senedir şoförlük yapıyorum. Kocaeli’de yaşıyorum. Kocaeli Gebze bölgesinde küçük ölçekli bir şahıs firmasında kamyon şoförlüğü yapıyorum.

Deniz: 37 yaşındayım, 14 senedir şoförlük yapıyorum. 6 sene şahıs arabasında sonra da metal sektöründeki fabrikalarda iş yerine bağlı çalıştım. Şimdi daha kurumsal bir firmada çalışıyorum.

'Kurumsal firmalar dava durumuna bakmak için e-devlet şifreni istiyor'

Her biriniz lojistikte farklı alanlarda çalışıyorsunuz. Kurumsal firma, şehir içi ve şehir dışı şahıs firmaları... Çalışma koşulları hepsinde aynı mı? Kurumsal firmalarda çalışmak daha avantajlı değil mi?

Deniz: Kurumsal bir firmada çalışan biri olarak söz alayım. Son başladığım firmada 3 sene doldu. Evet, burası daha avantajlı ama başladığımda sefer parası konusunda çok sorun yaşamıştım. Maaşa yansıtmıyorlardı. Yeni yeni düzelmeye başladı çünkü masaya yumruğumuzu vurduk. İnsan kaynakları ile görüştük, işsiz kalmaktan korkmadığımı ilettim. Bugün eskisinden daha iyi durumdayız.

Harun: Şahıs arabasında, kurumsal olmayan yerde düzenli maaş alınmaz, tazminat hakkınız olmaz. Mahkeme yoluyla bir şey elde edemiyorsunuz. Kurumsal firmalara girmek de zor, mahkemen varsa mesela almıyorlar. Sadece çalıştığım firmayı mahkemeye verdim, o görünüyor benim. Yüz kızartıcı bir suçum yok, devletin bana verdiği haklardan faydalanıyorum. Mesela Arkas beni bu yüzden almadı.

Ahmet: TIR şoförlerinin çoğunun mahkemesi oluyor. Kurumsal firmaların çoğu e-devlet şifreni istiyor dava durumuna bakmak için. Şifreni vermen yasak deniyor ama vermeyince de işe almıyorlar.

'15-16 saat araç sürüyoruz'

Şoförlük denildiğinde uzun süreli yolculuklar geliyor aklımıza, sizin için durumlar nasıl?

Harun: Çalışma saatlerimiz çok belirsiz. Günlük olarak haber geliyor. Ben Kocaeli’de şoförlük yapıyorum, burada yaşıyorum ama haftanın altı günü evime gitmiyorum, TIR parkında kamyonda yatıyorum. Sadece Pazar günümü evde ailem ile geçirebiliyorum. Diğer türlü eve gitsem gece gündüz fark etmiyor, bir telefon geliyor, kalkıp gidiyorsun. Yani hem geldiğine değmiyor hem de evdekilerin de düzeni bozuluyor.

Ahmet: Uzun yol şoförlüğü yapıyorsan bazen haftalarca aileni göremiyorsun. Örneğin geçen yaz festivallerine stant taşıyordum, 2-3 ayda bir iki kez gördüm kızımı. Bazen İstanbul'a geliyorum, dönüşte balkonda görüp yola devam ediyorum. Bazen hiç görmeye fırsat olmuyor. Bizim iş hep “acil” bu yüzden, kimse şoföre senin durumun nasıl diye sormuyor. Böyle olunca ailevi sorunlar da çok yaşanıyor. Hem eşinle hem de çocuklarının okul günlerinde, önemli günlerinde yanında olamıyorsun.

Deniz: İstanbul tarafına gidiyorsan yandın zaten. Trafikten dolayı saatler sürüyor bir yere gitmen. Sürekli dur kalk derken gün geçiyor. E takograf var TIR'larda, onlar süre tutuyor. Dijital takograf 4,5 saat veriyor trafikte, sonra  45 dakika mola. Sonra bir 4,5 saat daha sonra yine 45 dakika mola. En son 2 saat çalışabiliyorsun, toplam 11 saat. 11 saati doldurunca 9 saat yatacaksın. Aracın çalıştığı süreyi de sayıyor. İleri geri dur kalk hepsini sayıyor. İstanbul'a gidiyorsam da mecbur basıp geliyorum. Bazı günler 15-16 saat araç sürüyoruz.

'Uyursan işveren sıkıntı yapıyor'

Takograf olması iyi bir şey değil mi ?

Deniz: Abi bizim sektörde yeme içme şoföre ait. İş bir gün daha uzarsa kendi cebinden çıkar masrafların. Ertesi gün iş geciktiği için de ceza alırsın. İki üç kere böyle olursa kapının önüne koyarlar. Bu yüzden basıp geliyorsun. Yolda yakalanırsan da cezayı sen yiyorsun.

Ahmet: Geçen gün ceza yedim. Tam anlamıyla yapılsa adam gibi çalışmayı sağlayabilir. Ama memlekette kural ya var ya yok. Uyarsan işverenle sıkıntı yaşarsın. Kapat diyor takografı bir an önce gideceğin yere git diye. Uymazsan polis ile sorun yaşarsın. İşveren parasını ödüyor ama ceza yiyorsun, şoföre yazıyorlar, 100 puanı bulursam ehliyetim gidecek, işveren de bunun parasını vermeyecek. Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal, şoför arada kalıyor.

Peki, TIR'lar ağır yük taşıyorlar, hem bakımlarının düzenli yapılması lazım hem yol kenarlarında kontrol istasyonları var yük – evrak kontrolü yapıyorlar. Buralarda işler düzenli yürüyor mu?

Harun: Abi geçenlerde Patronların Ensesindeyiz'e ulaştım, afişten gördüm. Size de söyledim. Aracın frenleri tutmuyor, basınca ses yapıyor. Şaft freni kolu yok arabada. Kaç kere söyledim, 3 hafta oldu hâlâ yapacaklar. Yarın öbür gün kaza olsa benim suçum olacak…

İşimiz gereği araç kullanıyoruz arada sırada küçük sürtmeler oluyor. Bunlar büyük araç dönerken alan dar oluyor bazen çarpabiliyorsun. Ya da gereğinden fazla yük yüklüyorsun lastik patlıyor yolda. Bunların hepsini şoföre ödetiyorlar.

Ahmet: Ben 60-70 ton ile geldiğimi bilirim. Normalde TIR ağırlığı ile birlikte 40 ton gelmeli. 2 ton da devlet pay veriyor 42 ton. Bu tonajın üzerini geçmek yasak. Yakalanırsan taşıma yapan da yükleyen de ceza yer. İkisi de bunu biliyor ama cezayı göze alıyorlar. Ağır yükte fren mesafen uzar, viraj çıkarken inerken farklı çıkarken farklı. Bazen kantardan kaçıyorsun, sana ceza yemeden gel diye emir veriyor. Bazen de kantarlara takılmamak için kaçak, bozuk yollardan gönderiyorlar.

Harun: İşverenler hem şoförü hem de yoldaki insanları hiçe sayıyorlar. Fren tutmazsa küçük aracı altına alırsın, sonra TIR şoförleri hızlı gidiyor, Azrail olmuş deniyor.  Hâlbuki bu olay işverenden kaynaklanıyor. Örneğin ben bir dönem Kılıç nakliyatta çalıştım, 60-70 ton mal taşıyordum, polis de görüyor jant yere yapışmış. Görüyor ama bir şey demiyor tanıdık firma olunca…

Deniz: Şantiyeye gidiyorum, hep çamur, sokak arası sıkıntılı işler. Buraya araba girmez diyorum, bir şekilde girecek diyor patron. TIR girmiyor, mecbur gireceğim derken sağdan duvar kırıyorsun, lastik patlatıyorsun bir şekilde giriyorsun. Mahalle arasında demir boşaltıyorum, çocuk fırlayıp geçebilir. Önlemini al dedi, gereken emniyet şeridini almamış, döner lamba çalışmıyor, uyarı sesi çalışmıyor. Dedim 3000 TL fiyat çıktı eksikler için, “ben taktırmam” dedi.

Lojistik sektöründe hem yükleme için bekleme çok sürer hem de şoförlere kendi işleri dışında başka işler de yaptırırlar, malzeme indirip yükletirler. Sizde durum nasıl?

Deniz: Gittiğin fabrikalarda çoğunlukla dışarda bekletiyorlar, bazen saatlerce bekliyoruz. Tuvalet yok, dinlenme noktası yok, yeme içme yok, güvenlik içeriye almıyor. Ne halin varsa gör diyorlar.

Ahmet: Tanker de kullandık. Solventaş olsun diğerleri olsun kimyasal yüklemeye gidiyorsun, aracın hortumlarını aktarmalarını kendin hazırlıyorsun. En üstünü çıkıyorsun TIR'ın. Topraklama ve şalter sende, düğmeye basıyorsun dolana kadar yağmurda veya soğukta beklemek zorundasın. Güvenliğe girerken bütün sorumluğu üzerine aldığıma dair "işvereninin ilgilisi yoktur, benim sorumluluğumdadır" anlamında bir belgeye imzanı atıyorsun. Orada bir kaza olursa suçlu şoför…

Oldukça sorunlu bir sektör, ağır işçilik yapıyorsunuz. Son olarak maaş seviyeleri ne durumda? Sigorta, fazla mesai kurallara uygun şekilde ödeniyor mu?

Harun: Bizim sektörde şoför maaşları ortalama 5 bin civarında oluyor. Bunun içine yoldaki her türlü giderin dâhil. Senin eline bazı aylar asgari ücrete yakın para geçiyor. Sigorta şahıs firmalarının hepsinde aynıdır, asgari ücretten yatar. İlave sefer ücreti alınır. Bu yüzden şoför bir işi bitirip diğerine geçmeye çalışır biraz daha kazanmak için. Fazla mesailer elden verilir, çoğunlukla da verilmez. Bu yüzden şahıs firmasında çalışan şoförlerin çoğu davalıktır.

Ahmet: Kurumsalda çalıştım, asgari ücretten yatıyordu maaşım. İhbar ettim şirketi, ceza ödettirdim firmaya. CİMER'e yazdım defalarca, sonunda bir müfettiş gönderdiler. İlk gelen normal birini dinlemiş sonra gitmiş aşçıyı dinlemiş, bir sorun yok demiş. Ben şoförlerin maaşı eksik gösteriliyor diyorum, gelen müfettiş şoförler ile konuşmuyor… Bir şey olmadı, tekrar yazdım. Bu sefer şoförle konuştu, 1.5 milyon ceza yedi.

Deniz: Şimdilik düzgün yatıyor haklarımız. Ama şoförlük camiasında yüzde 80-90 hepsi sorunludur maaşlar, sigorta, fazla mesai…

Sektör belli ki hak gasplarının oldukça yoğun yaşadığın, ağır sömürü koşullarının yaşandığı alanlar birisi. Peki nasıl yapacağız? Buradan diğer arkadaşlarınıza iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ahmet-Deniz-Harun: Son bölümde konuştuk, hepimiz aynı düşünüyoruz. Şoför camiası kaypak camiadır. Kontak kapatmadan Adana'ya giden şoförler var. Fazla para da almıyorlar. Şoförü iki olay çalıştırır, ilki para, ikincisi güleryüz.

Herkese aynı parayı veriyoruz der patronlar ama aslında el altında farklı ödemeler yapar. Bunu alabilmek için herkes birini satıyor şu anda. Arkadaşının aracının sorunlu olduğunu görüyor, parasını alamadığını görüyor ama susuyor.

Koşullar hepimiz için ağır. Daha önce bazı dernekler kuruldu ama işverenler de geldi gitti derken işlevini kaybedip kapandılar. Patron Ensesindeyiz ile daha güçlü bir ağ kurabiliriz. Finalde yalnızız. Ama bir araya gelip bu koşuları değiştireceğiz. Bizim olan arkadaşlara en kısa sürede irtibata geçin diyoruz…