İkinci dalga neden kaçınılmaz görünüyor, sosyalizm mücadelesi neden zorunlu?

Dünya salgında önlemlerin gevşetildiği bir döneme girmiş görünüyor. Ancak şimdiden 2. dalga tartışması başladı. Kapitalist dünyanın kâr odaklı sisteminin bu ihtimali kaçınılmaz kıldığını söylemek yanlış olmaz.

İlker Belek

İkinci bir dalganın ortaya çıkıp çıkmayacağı konusu gündemin önemli tartışma başlıklarından birisi. Bilim Kurulu üyelerinden bazıları açıkça ve rahatça yaz sonrası 2. dalganın geleceğini söylüyorlar. 

Bazı nedenlerle ikinci dalga kaçınılmaz görünüyor:

Kapitalist ülkeler salgını kötü yönetti

Bu tip salgınlarda mücadelenin en kritik unsuru izolasyon ve karantinanın katı şekilde hayata geçirilmesidir.

Covid-19 salgınında da yapılacak şey iki haftadan başlayıp, gerektiğinde 4-5 haftaya kadar uzayacak tam bir sokağa çıkma yasağı ve kritik olanların dışındaki tüm sektörlerde üretimin durdurulmasıydı.

Kapitalist dünya bunu yapamadı. Zira patronların para kazanması gerekiyordu, devletlerin emekçilerin ücretini ödeyecek halleri yoktu.

Öte yandan bu ülkeler toplumun taranması, hasta ve taşıyıcıların bulunması noktasında da yetersiz kaldılar.

En son olarak da çok erken dönemde, vaka sayıları henüz 1.000’in altına bile inmemişken “normalleşme” kararı aldılar.

Sonuç olarak virüsü “boğmak” mümkün olmadı. Bu da salgının sünmesine yol açıyor. Virüs yaz ayları boyunca hep hissedilir derecede aramızda olacak, kışın ise güneş ışınlarının zayıflamasıyla birlikte (hastalık yapıcı gücü zayıflamadığı taktirde, ki şu ana kadar bu yönde bir belirti vermiyor) yeniden atağa kalkacak.

Aşı çalışmaları henüz çok erken aşamada

DSÖ’nün bildirdiğine göre bugün dünyada 100 kadar aşı çalışması var. Bunlardan 3-4 tanesinin hayvan deneyleri aşamasını başarıyla geçtiği belirtiliyor. Ama daha önlerinde uzun bir insan deneyleri süreci var.

Bu süreç hızlandırılarak önümüzdeki 4-5 ay içinde tamamlanabilir belki. Ancak sorun bununla bitmiyor. Aşının sağladığı bağışıklığın ne kadar süre devam edeceği de apayrı bir sorun.

Daha da önemlisi aşının milyarlarca insana yetecek miktarda nasıl üretileceği ve ulaştırılacağı konusu.

Kabul etmeliyiz ki önümüzdeki kış mevsimi de çok yüksek ihtimalle aşısız geçecek.

Toplum bağışıklığı düzeyi halen çok düşük

Hatırlanacağı gibi İngiltere başbakanı Johnson ümidini toplum bağışıklığına bağlamıştı. Ancak bu tam bir safsataydı. Hiçbir salgında, hiçbir önlem alınmasa bile, toplum bağışıklığı kısa süre içinde oluşmaz.

Kaldı ki bu salgında İngiltere de içinde olmak üzere bütün dünya bilim insanlarının önerdiği önlemlere bir şekilde riayet etmek zorunda kaldı. Bu da doğal olarak hastalığın yayılmasını ve toplumsal bağışıklığın gelişmesini frenledi.

Nitekim yapılan araştırmalar da değişik ülkelerdeki toplum bağışıklığı düzeyini en fazla %10 olarak veriyor. Toplumsal bağışıklık yaz aylarında biraz daha artarak %20-30 düzeyine çıksa bile, bu da yeni bir salgın için kesinlikle koruyucu değildir, belki şiddetini azaltabilir.

Gevşemenin zemini yok, önlemlere ve sosyalizm mücadelesine devam

Bu ortamda “normalleşme” denilen şey aslında bilimin önerilerini kulak arkası eden bir gericilik ve gevşeme halidir.

Burjuvazi işletmelerin tam kapasite üretime girmesi için bastırıyor. Emekçiler işsizlikten, gelir kaybından bunaldı. Üst sınıflar yaz aylarında gezip tozmak istiyor.

Dolayısıyla herkesin talep ve beklentisi bir şekilde ortaklaşıyor, sonuç “normalleşme” oluyor.

Bu gevşeme halinin kış aylarındaki ikinci dalgayı şiddetlendireceği kesin.

Yapılması gerekenler maske ve mesafeyle sınırlı değil. Bu ortamda bunlar zaten etkili bir şekilde kullanılamazlar.

“Normalleşme” sürecinin en azından frenlenmesi, ikinci dalga dönemine de tam bir karantina için hazırlık yapılması gerekiyor. Ama kapitalist düzen bunları yapabilecek kapasiteye hiçbir şekilde sahip değil.

Bu ve benzeri olağanüstü koşullarla mücadele edebilecek tek sistemin sosyalizm olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Geliri eşit dağıtan, sağlık sistemini kamu eliyle örgütleyen, toplumsal ihtiyaçlar için bir kenara yedek fon ayırmış sosyalist düzen.

O halde salgınla mücadelenin temel koşulu sosyalizm mücadelesidir.