Doğalgaz fiyatı neden ticari sır? İşte fatura soygunun gizlenmesinin üç nedeni

Geçtiğimiz günlerde CHP'li vekil Ali Mahir Başarır’ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın yanıtlaması talebiyle verdiği yazılı soru önergesinde yer alan 'Avrupa doğal gazın bin metreküpünü 120 dolar civarında satın alırken, Türkiye’nin aynı miktarda doğal gazı 280 dolara almasının nedeni nedir?' sorusuna Bakanlık tarafından verilen yanıtta bunun ticari sır olduğu belirtilmişti.…

Turgut Yıldız

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın soru önergesine verdiği yanıtta doğalgaz alım satım anlaşmalarının uluslararası ilişkiler açısından ekonomik ve siyasi etkileri olan ticari akitler olduğu ve ticari gizlilik içerdiği belirtiliyor. Dolayısıyla anlaşmalar çerçevesinde ödenen tutarın sadece gaz bedeli olmadığı zımnen kabul edilmiş oluyor. 

Türkiye’de yıllık yaklaşık olarak 50 milyar m3 doğalgaz tüketiliyor. Tüketilen doğalgazın neredeyse tamamı ithal. Uzun dönemli anlaşmalar ile yaklaşık 45 milyar m3 doğalgaz temin ediliyor. Geri kalan ihtiyaç ise spot sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) piyasasından alınıyor. İthalatın büyük kısmı BOTAŞ tarafından gerçekleştiriliyor. EPDK’nın açıkladığı rakamlara göre 2018 yılında ithalatın %85’i, Ocak 2020’de ise %93’ü BOTAŞ tarafından gerçekleştirilmiş. Uzun dönemli anlaşmalar çerçevesinde Rusya, Azerbaycan ve İran’dan boru hatlarıyla, Cezayir ve Nijerya’dan ise sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak tankerler ile gaz ithalatı yapılıyor. 

Bu anlaşmalarda sabit bir fiyat üzerinden değil değişkenlere dayalı formüller üzerinden anlaşma yapıldığı biliniyor peki anlaşma bedelleri neden yüksek ve bu neden sır?

Yüksek fiyatın üç nedeni...

Birincisi, 2000’lerin başında dünyadaki pek çok doğalgaz kontratının petrole endeksli olduğu, gaz ticaretinin yaygınlaşması ile dünya genelinde bu yaklaşımın terk edilmeye başlandığı biliniyor. Özellikle Avrupa ülkeleri LNG teknolojisinin gelişmesi ve doğalgazda kaynak ülke çeşitliliğinin artması ile gazın gazla rekabet edebildiği bir piyasa yaratarak düşük fiyatlı anlaşmalar imzalayabiliyor. Dolayısı ile gaz piyasasındaki fiyat mekanizmasının son 10 yılda LNG nedeniyle yapısal olarak değişime uğradığını söylemek mümkün. Türkiye’de ise anlaşmaların tarife mekanizması net olarak açıklanmasa da hâlâ petrolün gazla rekabetine dayalı olduğu biliniyor.  

İkinci olarak, ABD ve Avrupa ülkeleri arz sıkıntısı ve iç talepte yoğun artış olmadığı için kısa vadeli anlaşmalara yönelirken Türkiye hala 1990-2000 arasında imzalanan uzun dönemli anlaşmalarla doğalgaz tedarik ediyor. Dolayısıyla Avrupa ülkeleri spot doğalgaz piyasasındaki düşüşlerden faydalanırken Türkiye’nin eli uzun dönemli anlaşmalar yüzünden bağlı kalıyor. 

Türkiye’nin Rusya ile imzaladığı iki uzun dönemli anlaşma bulunuyor. Bunların ilki 1997 yılında yıllık 16 milyar m3 doğalgaz alımı için imzalanan “Mavi Akım” olarak bilinen anlaşma. Bu anlaşma 2025 yılında sona erecek. İkincisi ise 1998 yılında 4 milyar m3 doğalgaz alımı için imzalanan Batı Hattı anlaşması. Bu sözleşmenin bitiş tarihi de 2021. Öte yandan 1996 yılında İran’dan yıllık 9,6 milyar m3 doğalgaz alımı için imzalanan 30 yıllık bir kontrat ve 2001 yılında Azerbaycan’dan yıllık 6,6 milyar m3 doğalgaz alımı için imzalanan 20 yıllık bir kontrat bulunuyor. Dolayısı ile Türkiye’nin doğalgaz arzının neredeyse dörtte üçü uzun dönemli kontratlarla Rusya eksenindeki ülkelere bağlanmış durumda. 

Üçüncü ve son olarak ise akla Bakanlığın da dediği gibi doğalgaz anlaşmalarının uluslararası ilişkiler açısından ekonomik ve siyasi boyutları geliyor. Muhtemelen anlaşmalarda fiyatları belirleyen “formüllerde” belli siyasi girdiler var ve ödenen sadece gazın bedeli değil. Bu anlaşmaların hiçbirinin münferit anlaşmalar olmadığı ve bir anlaşmalar dizisinin parçası olduğunu da belirtmek gerekiyor. Bu çerçevede, anlaşmalarda alınmayan gazın bedelinin ödenmesi, ödemelerin nakit olarak yapılması, gazın üçüncü ülkelere satılmasının önlenmesi gibi şartlar bulunduğu ise herkesin bildiği bir sır.

AKP’nin 2021 yılında bitecek 15 milyar m3’e yakın büyüklükteki anlaşmalar için yeni fırsatlar aradığı sürekli açıklanıyor. Ancak bu anlaşmalar da muhtemelen başka bir anlaşma silsilesinin parçası olarak, şeffaflıktan uzak ve karanlık girdilere sahip olacak. Tüm bunların ticari sır olması ise iktidarların yönetim ve müzakere zafiyeti, son 30 yıldır iktidarların bu sermaye sınıfına peşkeş çektiği kaynaklar ve kirli uluslararası anlaşmaların açığa çıkmaması için gerekli. Görünen o ki, bir düzen değişikliği olmadıkça yurttaşların doğalgazdan makul fiyatlara faydalanması mümkün değil.