Havana’nın sevgilisi Eusebio Leal Spengler

Eusebio Leal’e Kübalı kimliği, toplumsal dönüşüm, kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması konusunda zemin sunan, olanaklar yaratan Küba Devrimi’ydi.

M. Onur ÇUVALCI

“Mutlak kopuş geldi, büyük bir afet gibiydi, her yerinden çöken bir şey ve aniden volkanik bir kuvvetle başka bir şey ortaya çıktı. Yer yükseldi ve Devrim’in dalgasıyla sürüklendik. Henry Reeve'nin Máximo Gómez’e dediği gibi "Devrim dalgasının bizi götürdüğü yere gideceğiz". Camagüey'deki Manga Larga'ya suyun ve doyumsuz sivrisineklerin ortasında şeker kamışı kesmeye gittik, Havana'nın çevre mahallelerine okuma yazma öğretmeye gittik, diğer sonsuz seferberliklere, sağlık tugaylarına, devrimci milislere katıldık ve tüm kişisel, ailevi ya da arkadaşlık kopuşlarını yaşadık.” 

Eusebio Leal Spengler, 26 Aralık 2016

Eusebio Leal yaşamı boyunca sayısız ünvan biriktirmiş bir isim. Hepsini bu yazıda sıralamaya kalkışmayacağım. O kadar çok ki. Kendisini bir nebze olsun tanımamız için bazılarını paylaşıyorum: Havana Şehir Tarihi Ofisi Başkanı, Küba Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi, 1993 yılından beri Küba Halk İktidarı Ulusal Meclisi Milletvekili, Küba Halk İktidarı Ulusal Meclisi Uluslararası İlişkiler Daimi Komisyonu Üyesi, Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi, Küba Bilimler Akademisi Onursal Üyesi, tarihçi, yazar, araştırmacı, aydın, akademisyen…

Hem ulusal hem uluslararası birçok ödül, nişan ve madalyanın sahibi. 

Fidel Castro’ya Havana’da bir Atatürk büstü yerleştirilmesi fikrini öneren kişiydi.

Küba’nın çeşitli ülkelerle ilişkilerinin güçlendirilmesi için muazzam katkıları oldu.

Küba ve dünya tarihine imzasını bırakanlardan.

11 Eylül 1942 Havana doğumlu Eusebio Leal Spengler, Küba Devrimi gerçekleştiğinde henüz 16 yaşındaydı. Okuma yazma bilmeyen bir emekçi ailenin çocuğuydu. Ailevi, ekonomik ve başka bilimum sebepten dolayı 5. sınıfı bile bitirememişti. 

Devrimin ilk yılında 26 Temmuz’un kutlandığı bir programda öğretmenlerin önünde yaptığı bir konuşmadan sonra yerel yönetim temsilcilerinden biri kendisini ofislerine çağırıyor. Bugün Havana Şehir Müzesi olarak korunan ve dönemin Havana Belediyesi Binası olarak kullanılan General Kaptanlar Sarayı’nın kapısına geldiğinde, ki ilk defa gördüğü bir binaydı, geleceğinin bu binada yazılacağını nereden bilebilirdi?

Gelir Dairesi’nde müfettiş olarak çalışmaya başladı. 

O günler dile getirilen ilk şey işçi-köylü eğitimi oldu. Onu kültürel faaliyetler, halk kütüphaneleri, film gösterimleri izledi. 

Okuma yazma seferberliğine şeker kamışı ve kahve tarlalarında gönüllü çalışmalar eşlik etti.

Devrimin ilk yılında yalnızca Havana’ya 53 okul yapılmıştı.

Gençlik için tüm yollar açılmıştı ve tüm duvarlar iniyordu. 

Eusebio Leal gelir müfettişi olduğundan Havana’nın her yerine gidiyor, her gün birçok sokağı arşınlıyordu. Böylece hem kentin sokaklarını tanıyor hem de dönemin ileri gelenleriyle görüşme yapma fırsatı yakalıyordu. O dönem yaşadıklarını herkeste büyük bir samimiyet hakimdi diye tanımlıyor.

Küba ve Havana tarihiyle derinlemesine ilgilenmeye başladı. Katedral Meydanı'na yakın bir noktada Şehir Tarihi Ofisi’nin kapısını çaldı. Ofisin yayınladığı kitapları okumaya başladı. Ofisin başında Emilio Roig bulunuyordu. Roig önemli bir tarihçi, etnolog, gazeteci ve yurtseverdi. Ne var ki hem yaşı ileriydi hem de hastalığın pençesindeydi. Roig 1964’te hayatını kaybetti. 1967 yılında Eusebio Leal Havana Şehir Müzesi Müdürlüğü’ne getirildi. Yurtseverlik, Kübalı kimliği, Martí ve Cespedes’in öğretileri ve antiemperyalizm konusunda Roig’den çok şey öğrendiğini kaydetti.

1981 yılında Havana Valiliği kentteki restorasyon işleri için ayrılan bütçenin yönetilmesi sorumluluğunu kendisine verdi.

1982 yılında Eski Havana UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı.

1986’da Havana’nın tarihi savunma sisteminin parçaları olan Morro ve Cabaña Hisarları ile şehir surlarının restorasyon çalışmaları sorumluluğunu aldı.

Eski Havana’nın ana meydanları, onu çevreleyen yapıları, birçok sivil yapı Eusebio Leal sorumululuğunda restore edildi. 

2010 yılında restorasyonuna başlanan şehrin sembollerinden biri olan Capitolio Binası ise 2019 yılında Havana’nın 500. Yıldönümünde görkemli bir kutlama ile açıldı.

Küba’da kent tarihi deyince elinizi nereye atsanız Eusebio Leal’in adını görürsünüz

Eusebio Leal’i birkaç defa görme şansına nail oldum. Her defasında da ayaktaydı. 

Bir iki kez Eski Havana’nın sokaklarında gördüm. Etrafında birileri vardı. Yürürken meselelerden konuşuyorlardı. 

Bir restoranda gördüm. Devlet restoranında. Öyle gelişi güzel bir yerde değil. Aslına uygun değil. Aslı gibi değil. Kimlik ve karakter sahibi bir mekanda, Kübalı bir restoranda. Yine ayaktaydı. Ve yine etrafında birileri vardı. Mevzular konuşuluyordu. Sosyalist adayı ziyaret eden biz Türklerin masasına uğrayıp selam vermeden geçmedi. Samimi, mütevazı ve içten biriydi.

Küba’ya ilk gidişimi hatırlatmıştı. Ülke tarihi okumalarına kent tarihi, arkeoloji, müze okumaları eşlik etti. Küba’da kent tarihi deyince elinizi nereye atsanız Eusebio Leal’in adını görürsünüz. Adını makalelerde, kitaplarda, internet sayfalarında gördüğüm bu büyük kişiyi öyle yanı başımızda içtenlik ve tevazuyla bulacağımızı hayal bile edemezdim. Malum bizim ülkede herhangi bir yerde herhangi bir pozisyonun olmaya görsün yanına yaklaşabilene aşk olsun.

Meğer o restoranın geliri de o semtteki restorasyon işleri için kullanılıyormuş. Öyle bir sistem ki devrim öncesinde kaderine terk edilmiş veya bozuma uğramış yapılardan restorasyonu tamamlananların bazıları işte yukarıda bahsettiğim devlet restoranı gibi işletmeler olarak hizmet veriyor. Bu yapılar arasında kafeler, restoranlar, oteller, müzeler var. Bu işletmelerden elde edilen gelirler yeni projelere aktarılıyor. Projeler arasında yalnızca gelir getiren yapılar yok elbette. Meydanlar, sokaklar, okullar, parklar, konutlar bu gelir desteğiyle ayağa kaldırılıyor. 

Dünya’nın çeşitli yerlerinde sıkça rastladığımız soylulaştırma çalışmaları Küba’da geçerli değil. Kentsel dönüşüm ve restorasyon çalışmaları yerelin sakinlerini dışlamıyor onlarla birlikte gerçekleştiriliyor. Ayrıca Şehir Tarihi Ofisi’nin öncülüğünde çeşitli bakanlıkların dahil olduğu eğitim programlarıyla yurttaşlar şehir bilinci, kültürel mirasın korunması ve kollanması, tarih, etnoloji, çevre gibi konularda eğitimlerin öznesi haline geldiler.

Eusebio Leal’e Kübalı kimliği, toplumsal dönüşüm, kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması konusunda zemin sunan, olanaklar yaratan Küba Devrimi’ydi. 

Bu durumu şu sözlerle ifade etmişti:

“Devrim olmasaydı her şey kaybedilmiş olurdu, çünkü buradaki hemen hemen her şey gayrimenkullerin geliştirilmesi uğruna yok olmaya mahkum edilmişti. Bazı yerler kaldı. Sonra şu sözleri duydum: elinizde ne olduğunu bilmiyorsunuz. Evet, elbette neye sahip olduğumuzu biliyoruz. Gerekli olan, bugün meyvelerini gördüğümüz çalışmalar için akademide tasarlanan ya da onu gerçek kılmak için yılmadan çalışanların eserleriyle bu süreklilik duygusuna sahip olmaktır.”

Havana’nın 500. Yılı şerefine görkemli bir kutlamayla açılan Capitolio üzerine sorulan sorulardan birine ise şu cevabı vermişti:

“Dış kısımdaki heykeller iki temel meseleyi temsil ediyor; eğer onları biz yerleştirseydik, bunun tamamen ideolojik bir eylem olduğu söylenirdi. Birincisi Emek, ikincisi ise birinciye atıfta bulunur: Halkın vesayet erdemi. Çalışmayan bir halk, yaratmayan bir ulus, bağımlı yaşayan, borcu olan ve ödemeyen, tüketen ve üretmeyen bir ulus felakete sürüklenir.”

Eusebio Leal hep ayaktaydı. 

Onu Havana’da ayakta gördüm. 

Ülkemize de geldi. 2007’deydi. Deneyimlerini paylaştı, tarihi muazzam zenginlikteki bu coğrafyanın kültürel varlıklarının korunumu ve kollanması konusunda ufuk açıcı bilgiler sundu. Gelin görün ki sunduğu bilgileri değerlendirecek bir sisteme sahip değiliz. Eusebio Leal’in gururla anlattığı deneyimin arkasında sosyalist bir toplum var. 

Bugün gazetelerde kurtarıcı olarak anılıyor. Oysaki Eusebio Leal bir kurtarıcı değildi. Kendini de öyle tanımlamazdı. Eusebio Leal zamanına aşık bir aydın, devrimin sunduğu olanakları en iyi şekilde halkın yararına kullanma sorumluluğu ile hareket etmiş biriydi. Hastalığı ağırlaşmadan evvel konuşmasını bir açılışta ayakta değil oturarak yaptı. O konuşmasında şu sözleri söylemişti:

“Biraz oturmam gerekirse beni affedin, çünkü biraz yorgunum; ama yorgunluk yenildiğim veya mağlup olduğum için değil. Uzun zamandır yürüyerek geliyorum, on yıllardır, yüz yıllar boyunca, esas gizem yüz yıllardır başka bedenlerde yaşadım, bu kale inşa edilirken buradaydım. Teşekkürler.”

31 Temmuz 2020 tarihinde birkaç yıldır mücadelesini verdiği pankreas kanseri sonucu adıyla birlikte anılan başkent Havana’da hayata gözlerini yumdu. 

Havana’nın sevgilisi ayakta, şehrin sokaklarını gezmeye devam ediyor. 

Kaynak

http://www.eusebioleal.cu/