TKP ve YKP'den ortak açıklama: Çatışan bu çıkarların, halkların çıkarlarıyla en ufak ilişkisi yoktur!

Türkiye Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Partisi yaptıkları ortak açıklamada iki devlet arasındaki ilişkilerde son günlerde yaşanan tehlikeli gelişmelere yönelik derin kaygılarını ifade ederken, gerginliğin tırmanmasına ve askeri çatışmaya doğru ilerleyecek her türden eylemi reddetti.

Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Partisi son günlerde iki devlet arasında yaşanan tehlikeli gelişmelere yönelik ortak bir açıklamaya imza attı. 

Açıklamada "Bir kez daha ilân ediyoruz ki Türkiye ve Yunanistan halkları arasında, onları birbirinden ayıracak hiçbir şey yoktur. İki halkın çıkarları, gerilimlere ve hatta askeri çatışmalara yol açan kapitalist sömürüye ve sermaye sınıfının çıkarlarına karşı barış içinde yaşama ve kendi gelecekleri için mücadele etme talebinde yatmaktadır" denildi.

Hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de emekçi halk iktidara geldiğinde, halklar arasındaki işbirliği ve kardeşliğin gerçek güvencesinin bu iki ülkedeki komünistlerin samimiyeti, dayanışması, emperyalizme karşı yurtsever ve enternasyonalist duruşları olacağı vurgulanan açıklamanın tam metni şöyle:

"İki ülkenin halkları barış içinde yaşama hakkını talep edebilir ve etmelidir!
Burjuvazi ve emperyalist ittifakların çıkarları uğruna orduların karşı karşıya gelmesine hayır!

Yunanistan Komünist Partisi ve Türkiye Komünist Partisi, iki devlet arasındaki ilişkilerde son günlerde yaşanan tehlikeli gelişmelere yönelik derin kaygılarını ifade ederken, gerginliğin tırmanmasına ve askeri çatışmaya doğru ilerleyecek her türden eylemi reddeder.

Başka gelişmelerle birlikte, Türkiye hükümetinin Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi kararının da dinsel meselelerden yobazlık ve halkların bölünmesi lehine faydalanmaya yönelik olduğunu ve Türkiye’de laik güçlere karşı bir saldırı teşkil ettiğini belirtirler. İki parti de insanlığın evrensel kültürel mirasının en iyi korunmuş tarihsel anıtlarından biri olarak Ayasofya’nın müze olarak kalmasını desteklemektedir.

İki parti de NATO’nun emperyalist müdahalesiyle ve yabancı güçlerin sürece dâhil olmasıyla kışkırtılan Libya’daki iç savaşın yükselişinin; bunun yanında kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge konusundaki Türk-Yunan anlaşmazlığında bir koz olarak kullanabilmek adına ve Uluslararası Deniz Hukuku ihlâl edilerek deniz yetki alanları üzerinde ulusötesi anlaşmalar oluşturma gayretinin, halkların barış ve güvenliğini daha da fazla tehlikeye attığına inanmaktadır.

İki komünist parti, Türkiye ve Yunanistan burjuvazilerinin birbiriyle girdiği, enerji ve geçiş merkezi olmaya yönelik rekabetin ve bölgedeki enerji varlığının dağıtımı üzerindeki vahşi mücadelenin, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da karmaşıklaşmasına sebep olduğunu belirtmektedir. Bu rekabet, burjuva sınıflar, tekeller ve emperyalist ittifaklar arasında süren, Suriye ve Libya halklarına hâlihazırda yıkım getirmiş, şimdi de Basra Körfezi’ni tehdit etmekte olan daha büyük bir çatışmanın parçasıdır. Çatışan bu çıkarların, halkların çıkarlarıyla en ufak ilişkisi yoktur!

Bu durum, iki ülkenin emperyalist NATO örgütünde yer almasıyla ve ABD ve AB’nin tehlikeli amaçlarına dâhil olmasıyla daha da büyük bir ciddiyet kazanmaktadır. Türkiye ve Yunanistan halkları, uluslararası kapitalist krizin ve en güçlü kapitalist devletler arasındaki iktidarı yeniden bölüşme eğiliminin yoğunlaştığı koşullarda, güçlü emperyalist devletlerin müdahil oluşuyla meydana gelecek olaylardan olumlu hiçbir şey umut edemez.

Bir kez daha ilân ediyoruz ki Türkiye ve Yunanistan halkları arasında, onları birbirinden ayıracak hiçbir şey yoktur. İki halkın çıkarları, gerilimlere ve hatta askeri çatışmalara yol açan kapitalist sömürüye ve sermaye sınıfının çıkarlarına karşı barış içinde yaşama ve kendi gelecekleri için mücadele etme talebinde yatmaktadır. İnsanın insanı sömürmesinin ortadan kalkması ve halkın güncel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için halkları emperyalist savaşın 'kıyma makinesine' götüren bu sebeplerin ortadan kalkması gerekmektedir. Hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de emekçi halk iktidara geldiğinde, halklar arasındaki işbirliği ve kardeşliğin gerçek güvencesi bu iki ülkedeki komünistlerin samimiyeti, dayanışması, emperyalizme karşı yurtsever ve enternasyonalist duruşları olacaktır.

Bu doğrultuda, işçi sınıfı enternasyonalizmine sadık olan Yunanistan Komünist Partisi ve Türkiye Komünist Partisi:

  • Her türden sıcak çatışmaya ve savaş durumuna karşıdır.
  • Sınır ihlâllerine ve bölgedeki sınırları belirleyen uluslararası anlaşmaların sorgulanmasına karşıdır.
  • Sınırların ve onları tanımlayan anlaşmaların değişmesine karşıdır.
  • İki ülkenin, savaş için bir hazırlık aşaması anlamına gelen devasa askeri harcamalarına karşıdır.
  • Emperyalist müdahalelere ve savaşlara karşıdır.
  • Tekeller tarafından Ege’deki hidrokarbonların sömürülmesine yönelik rekabete ve bu tekellerin, kârlarını artırma hedefiyle, enerji kaynaklarını kontrol etmek için, çok daha büyük sorunlar yaratarak ve çatışma ihtimalini artırarak, ayrıca çevreyi riske atmak pahasına burjuva sınıflarla 'ortak sömürü' planlarına karşıdır. İşçi sınıfının, iki ülkenin halklarının bu planlardan kazanacağı hiçbir şey yoktur.
  • İki ülkenin, NATO ve yurt dışındaki diğer emperyalist görevlerden askeri güç elde edebilmek adına emperyalist planlara dâhil olmasına karşıdır.
  • Mücadelemiz, ülkelerimizin NATO ve AB gibi emperyalist birliklerden ayrılması, ülkelerimizdeki ABD ve NATO üslerini kaldırmak içindir.

Türkiye Komünist Partisi
Yunanistan Komünist Partisi
"