Sağlık Bakanlığının test kriterleri yanlış

Bu hastalık yaklaşık %40 oranında hiç belirtisiz (taşıyıcılar), %40 oranında da hafif belirtilerle seyrediyor. Dolayısıyla vakaların %80’i hekime başvurmak ihtiyacı bile hissetmeyebiliyor. İşte bu nedenle test kriterlerini olabildiğince geniş tutmak, temaslılara ve belirlenmiş riskli gruplara düzenli aralıklarla test yapmak gerekiyor. 

İlker Belek

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 16 Temmuz verilerini duyurduğu twitter mesajında şöyle dedi: “Daha çok test daha çok vaka saptar. .. Test sayısı ihtiyaca göre değişmektedir.”

“İhtiyaç” listesi ihtiyacı karşılamıyor

Bu iki cümlenin birbiriyle çeliştiği açık: Daha çok vaka daha çok testle saptanabiliyorsa, test sayısını “ihtiyaca göre” değil, en azından riskli grupları tarayacak şekilde ayarlamak gerekir.

Türkiye’de salgın yönetiminin en başından beri en önemli sorunlarından birisi test kriterlerinin çok kısıtlayıcı tutulmasıydı. Zamanla bu kısıtlılık bir ölçüde gevşetildiyse de sorun hala çözülmüş değil.

Örneğin şimdi bile kriterler vakaların temaslılarına test yapmaya olanak tanımıyor. 

Oysa vaka bulmanın en kolay, en maliyet/etkin yolu vakalarla aynı evde yaşayanları, aynı işyerinde çalışanları taramak.

Test kriteri en az iki şikayete sahip olmak

29 Haziran’da yenilenen Covid-19 Rehberi’ne göre ancak olası vakalara test yapılıyor, olası vakanın tanımı ise şu:

Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku alma kaybı ve ishal belirtileri ve bulgularından en az ikisinin bir arada olması ve bu durumun başka bir neden/hastalık ile açıklanamaması.

Sıralanan şikayetlerden en az ikisine sahip olmayan birisine, testi pozitif çıkmış, tedavisi başlanmış bir hastayla aynı evde yaşıyor, aynı yatak odasında yatıyor, 5-10 metrekarelik bir işyeri odasındaki karşılıklı masalarda burun buruna çalışıyor olsa bile test yapılmıyor.

Salgının sona ermesi için taşıyıcıların bulunması şart

Bu hastalık yaklaşık %40 oranında hiç belirtisiz (taşıyıcılar), %40 oranında da hafif belirtilerle seyrediyor. Dolayısıyla vakaların %80’i hekime başvurmak ihtiyacı bile hissetmeyebiliyor.

İşte bu nedenle test kriterlerini olabildiğince geniş tutmak, temaslılara ve belirlenmiş riskli gruplara düzenli aralıklarla test yapmak gerekiyor. 

Yalnızca şikayeti olanlara test yapmak %80’i kaçırmak anlamına geliyor.

Riskli gruplar taranmazsa taşıyıcılar ve hafif vakalar bulunamaz, bu durumda bulaşın önüne geçilemez, bu durumda da vaka sayısını azaltmak mümkün olmaz, sonuçta açıklanan verilerin de hiçbir güvenilirliği olmaz.

Bakanlığın günlük vaka sayısı yalnızca şunu ifade ediyor: En az iki şikayeti olan 42.000 kişi arasında test pozitif olanlar. 

Üstelik bu test yaklaşık %40 oranında yanlış negatifliğe de sahip.

İşte bu nedenlerle Türkiye’nin salgını bitirmesi mümkün değil.